Haftanın Kitaplığı – 27 Haziran 2022
Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye göz atabilirsiniz
KITLIK – LİAM O’FLAHERTY
İrlanda edebiyatının toplumcu yazarlarından Liam O’Flaherty, Kıtlık romanında, 1840’larda İrlanda’da bir milyon insanın ölümüne, iki milyon insanın da ülkeden göç etmesine yol açan Büyük Kıtlık’ı, yoksul bir aile odağında anlatır. O’Flaherty, İngiltere’nin boyunduruğu altındaki İrlanda’nın tarihinde yaşanmış bu en korkunç yıkımı, yöneticilerin yıkımdaki rolüyle birlikte ortaya koyar. Halkın yaşam, kimlik ve bağımsızlık mücadelesi, diğer romanları gibi Kıtlık’ın da konusudur. Romanları ve öykülerinde İrlanda halkının yürekliliğine ve kararlılığına duyduğu saygıyı dile getirmekten hiçbir zaman geri kalmayan O’Flaherty’nin, yapıtlarında ödünsüz bir doğalcılık ile şiirsel bir anlatımı, keskin bir yergi ile psikolojik çözümlemeyi ustaca birleştirdiği görülür.
Kıtlık, O’Flaherty’nin sinemaya uyarlanan Muhbir’le birlikte en güçlü iki romanından biridir.
Celal Üster’in Mamak Askerî Cezaevi’nde çevirisini yaptığı Kıtlık, daha önce 1973 yılında yayımlanmıştı.
Yordam Edebiyat bu tarihsel romanı, ilk kez eksiksiz çevirisiyle okurlara sunuyor.
ÜTOPYA VE MASAL BİLİM – SADIK USTA
Türkiye’nin en sevilen düşünürü Sadık Usta’nın Ütopya ve Masalbilim – Binbir Gece Masalları adlı kitabı, Kafka Kitap logolu ve yeni kapak tasarımlı baskısıyla yeniden raflarda yerini aldı.
Kitabın ilk yarısında Binbir Gece Masalları’nın keşfine ve masalların tarihsel kökenine derinlemesine bir bakış sunan Usta, ikinci bölümde ise kendi çevirdiği sekiz örnek üzerinden bu kadim masallarda ütopyanın izini sürüyor, tarihsel ve toplumsal işlevlerini inceliyor.
YİTİK KIZLAR – ALEX MICHAELIDES
Sessiz Hasta romanıyla tüm dünyada okurun ilgisini çeken Alex Michaelides’in psikolojik gerilim türündeki romanı Yitik Kızlar, Cenk Pamay’ın çevirisiyle Domingo Yayınevi’nden çıktı.
Michaelides, bugüne dek 40 dile çevrilen Yitik Kızlar ile okura soluksuz okuyacağı bir roman sunuyor.
Edward Fosca bir katil! Mariana bundan emin ama hiçbir şey yapamıyor. Çünkü Cambridge Üniversitesi’nde Yunan Tragedyası profesörü olan Fosca, bütün kampüsün hayran olduğu, yakışıklı, karizmatik ve lekesiz bir adam. Özellikle Genç Kızlar Kulübü denen özel hayran topluluğundaki öğrencileriyle ilginç bir yakınlığı var.
Bu kızlardan birinin törensel şekilde katledilmesi üzerine Mariana, psikoterapi uzmanlığını polise yardım için kullanmaya başlıyor. Eski okulu Cambridge’de, kuleler ve taş duvarların sardığı bu cennette, antik geleneklerin uğursuz bir şeyi sakladığının farkında. Lehinde görgü tanığı olmasına rağmen, katilin Edward Fosca olduğundan zerre şüphesi yok. Ama bir profesör neden öğrencisini öldürür? Ve neden Yunan mitolojisinin “genç kızı” Persephone’nin ayinlerinden ve yeraltı dünyasına yolculuğundan söz edip duruyor?
Kampüste yeni bir cesedin bulunmasıyla, Mariana’nın suçlunun Fosca olduğunu kanıtlama çabası onu çöküşün kıyısına sürükleyecek bir saplantıya dönüşüyor.
HENDEK – HERMAN KOCH
Amsterdam Belediye Başkanı Robert Walter yeni yıl resepsiyonunda karısının, belediye encümenlerinden biriyle konuşurken kahkahalarla başını arkaya attığını görünce kendisini aldattığından şüphelenir.
Kısa süre sonra bir gazeteci, Vietnam Savaşı’nı protesto eden üç eylemcinin bir toplum polisini dövdüğünü gösteren bir fotoğrafla belediye başkanının karşısına çıkar ve bu eylemcilerden birinin kendisi olduğunu iddia eder. Tam da o sıralarda, Robert’in 94 yaşındaki babası oğluna, kendisinin ve annesinin kötüleşen sağlık durumlarıyla onu uğraştırmak istemediklerini, bu nedenle hayatlarına onurlu bir biçimde son vereceklerini söyler.
Bir zamanlar dengeli ve başarılı biri olan Robert, korkularının ve şüphelerinin esiri olur, kıskançlık ve paranoya içini kemirmeye başlar. Hiçbir şey göründüğü gibi değildir, ya da yoksa Robert en sonunda ilk kez dünyayı –ve karısını– gerçekten oldukları gibi mi görmeye başlamıştır?
YİNE DE BİR ŞANSIMIZ OLMALI – GAMZE EFE
Gamze Efe’nin sevginin, bağlılığın, yasın ve bekleyişin yükünü sırtlananların, öylece “kalan”ların hikâyeleri anlattığı ilk öykü kitabı Yine de Bir Şansımız Olmalı, Everest Yayınları’ndan çıktı.
Yine de Bir Şansımız Olmalı, birbirini tamamlamayan uyumsuz parçalara, anlamlı bir bütüne ulaşmayan anlara, faili meçhul kesiklere dokunuyor. Efe’nin öykülerinde gidenlerden kalan serin boşluğu sözcüklerin sıcaklığıyla doldurmaya çalışan kahramanlar var.
Hayatta kalanın, evde kalanın, çocuklukta kalanın, yabanda kalanın, el elde baş başta kalanın, hevesi kursağında kalanın ya da bir hevesten artakalanın, korkusunun gölgesinde kalanın ya da değişip dönüşemeyince unutulanın bir şansı daha var mı?
UZAKLAR AĞACI’NIN TEPESİNDE – ENID BLYTON
Robin ve Joy, Sihirli Uzaklar Ağacı adında bir kitap bulurlar. Kitap sayesinde Joe, Beth ve Frannie ile buluşup soluğu Sihirli Uzaklar Ağacı’nda alır ve ağacın tepesine gelen ülkelerde maceradan maceraya atılırlar. Şatolar Ülkesi, Dilekler Ülkesi derken, iki arkadaş hiç ummadıkları bir tehlikeyle karşı karşıya kalırlar. Acaba ülkelerden zamanında çıkıp evlerine dönebilecekler midir?
Sihirli Uzaklar Ağacı hem içinde yaşayan sakinleriyle hem de tepesine gelip bir süre orada duran ülkeleriyle çok renkli bir dünya. Her ülkenin başka bir gizem, başka bir düzeni var; elbette kahramanlarımızın her ülkeden öğrenecekleri de var. Kısa çizgi romanların yanı sıra uzunca bir öykü de içeren Uzaklar Ağacı’nın Tepesinde, yeni keşifleri ve macerayı seven her yaştan okura hitap ediyor.
MAVİ 55 – LYNNE KELLY
Amerikalı yazar Lynne Kelly’nin “Dünyanın En Yalnız Balinası” ya da “Mavi 52” ismiyle bilinen balinadan esinlenerek kaleme aldığı, işitme engelli bir çocukla balinayı aynı şarkıda buluşturduğu romanı MAVİ 55, Mine Kazmaoğlu’nun çevirisiyle Günışığı Kitaplığı’ndan çıktı.
MAVİ 55, kendine özgü şarkısıyla okyanusta tek başına yaşamak zorunda kalan balina Mavi 55’in hüznüne ortak ediyor ve onun sesini izleyen işitme engelli bir çocuğun peşinden sürüklüyor. Hikâyesiyle mesafelerin aşılabilir olduğunu, sevginin sınır tanımazlığını gösteriyor okura.
“İşitme engelli Iris’in sessiz dünyasındaki tek mutluluğu, dinleyemediği radyoları tamir etmektir. İletişim kuramadığı arkadaşları yetmezmiş gibi, ailesinin de onu anlamadığını düşündükçe yalnızlığı derinleşir. Okyanusta yapayalnız gezindiğini öğrendiği balinadan çok etkilenir. Sesinin frekansı farklı olduğu için sürüsü tarafından terk edildiği halde şarkılar söylemeyi sürdüren Mavi 55, onu çağırmaktadır adeta. Bu özel balinayı bulmayı aklına koyan Iris, uzun bir deniz yolculuğuna çıkmak için anneannesinden yardım alır…”