Haftanın Kitaplığı – 26 Mayıs 2024

Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye göz atabilirsiniz

Melodramatik Muhayyile – Balzac ve Henry James’te Aşırılık Kipi

Yazar: Peter Brooks

Çevirmen: Suzan Sarı

Yayınevi: VakıfBank Kültür Yayınları

Melodram, başta Hollywood olmak üzere Türk sineması gibi ulusal sinemaların popüler hikayelerini anlamak için sıklıkla kullanılan bir kavram. Peter Brooks, kavrama teorik bir derinlik kazandıran bu duru ve etkileyici kitabında melodramın modern edebiyatın önemli bir ifade biçimi olduğunu savunuyor. On dokuzuncu yüzyılda hâkim bir popüler tür olan sahne melodramını inceleyerek yola çıkan yazar, romanda Balzac ve Henry James’i merkeze alarak bu “gerçekçi” romancıların melodramın retoriğini ve aşırılığını, özellikle de sekülerleştirilmiş iyilik-kötülük, felaha erme-lanetlenme karşıtlıklarını kullanarak nasıl hikâyeler anlattıklarını gösteriyor.

Melodramatik Muhayyile yazıldığı günden bugüne tiyatro, roman ve sinemayı anlamak için temel bir eser olma özelliğini koruyor.

Keder – Öyküler

Yazar: Yordanka Beleva

Yayınevi: Metis Yayınları

“Evlenmemişler, çünkü bir yılları eksikmiş. Tam olarak bu kelimeyi kullandı. Eksik. Tıpkı börek için yirmi sekiz stotinka veya ev için iki milyon eksiğinizin olması gibi. Tıpkı aniden aklınıza tatlı yapmak estiğinde, bazen un veya başka bir malzemenin eksik olması gibi. Ama bu aniden akla gelen bir şey değilmiş. Bu düğünü planlanmışlar. Bir yıl sonrası için. Sonra o yıla bir şey olmuş. Onu bir şey içine çekmiş. Kışla mı, hapishane mi, ya da başka şehre tayin. Eksik yıl, peşinden tuhaf bir zamanı sürüklemiş. Böylece bugün hem geliyormuş, hem gelmiyormuş. Ve tüm günler böyleymiş. Eksi bir gün, eksi bir yıl, eksi sonraki yıl, eksi bir hayat.”
Kelime ve kavramlarla oyun hamuru gibi oynamayı seven Bulgar şair ve yazar Yordanka Beleva’nın yirmi kısa öyküsünden oluşan bu kitap, inceliğinden beklenmeyecek bir zenginlik barındırıyor. Bu zenginlik yazarın sıradışı bakışından olduğu kadar, tekrar tekrar okunmayı, üzerinde düşünülmeyi talep eden, düşünüldükçe katman kazanan cümlelerinden de kaynaklanıyor. Hüzün notalarıyla bezeli, ince bir mizahın satır aralarından göz kırptığı bu yaratıcı öyküleri okurlarımızla paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz.

Gerçek Hayat

Yazar: Kerem Görkem

Yayınevi: Sia

“Sıradanlaşmayı bir kurtuluşa eşliyoruz.
Arzularımızdan vazgeçerek tüketmeye, örneğin bir noktada konut kredisi borçlusu olmaya ya da yılın tamamında iki haftalık yurtdışı tatilini planlamaya meylediyoruz. İhtiyacımız olmayan pahalı kıyafetlere, en yeni cep telefonlarına, ayakkabılara, gözlüklere erişmek için uyanıyoruz her gün; günü de bunlara erişebildiğimizi göstermeye ayırıyoruz. Çok çalışan, sık tüketen, haddinden fazla şeye sahip olan birer sıradan oluyoruz böylelikle. Toplum bizi takdir ediyor, açık açık söylemiyor ama kitap yazmak gibi boş hayallerin peşinde sürüklenmektense bütün bunları başarmış olduğumuz için kabul ediyor bizi. Tercihimiz yeni bir ben yaratıyor
– bu yeni ben herkese çok benziyor.”
 
Kerem Görkem, yine günümüz toplumunu, toplumdaki bireylerin açmazlarını büyüteç altına yatırıyor; ormana değil, ağaçlara bakıyor. Ne çok ortak yanımız olduğunu, bizi birbirimizden nelerin ayırdığını ya da ayırmadığını, o toplumun, toplum çarkının tam ortasından anlatıyor.

Burada Olmak Muhteşem

Yazar: Marie Darrieussecq

Yayınevi: Harfa

Çığır açan feminist sanatçı Paula Modersohn-Becker, 1907’de henüz otuz bir yaşındayken öldü. Kendini sadece çıplak değil aynı zamanda hamile olarak resmeden ilk kadın sanatçıydı. Ödüllü yazar Marie Darrieussecq, sanatsal sınırları aşan ve birçok kadın sanatçının yolunu açan bu olağanüstü kadının hayatını anlatıyor.
 
İlk kez 2016’da Fransa’da yayımlanan Burada Olmak Muhteşem, modernizmin önemli bir figürü olan Alman dışavurumcu ressam Paula Modersohn-Becker’ın (1876–1907) üretken ve pek de bilinmeyen yaşamının izini sürüyor. 1876 yılında Almanya’da doğan Paula Modersohn-Becker, kendisini sadece çıplak değil aynı zamanda hamile olarak resmeden ilk kadın sanatçıydı. Otuz bir yaşında kızının doğumunun hemen ardından gelişen emboli sebebiyle trajik bir şekilde yaşamını yitirdi. Kısa kariyeri boyunca, Almanya’da eğitim gördü, Paris’te yaşadı ve heykeltıraş Clara Westhoff ile şair Rainer Maria Rilke’yle yakın dost oldu. 
 
Paula Modersohn-Becker, Picasso ve Matisse gibi ressamların yanı sıra modernizmin tanınmasına katkı sağlamasına ve kendi kuşağının önde gelen sanatçılarından biri olmasına rağmen, sırf kadın olduğu için sanat tarihinin çatlaklarında kaybolmuştur. Marie Darrieussecq’in bu aydınlatıcı ve dokunaklı anlatısı modernizmde önemli bir figür olarak ele aldığı Paula Modersohn-Becker’ın itibarını yeniden canlandırıyor ve kadınların kültürel tanınırlık ve sanatsal kariyer inşa etmeleri konusunda karşılaştıkları zorluklara ışık tutuyor. 
 
 
Sanat üzerine en iyi kitap, 2016
-Lire magazine
 
“Bir ressamın acı veren ve mükafatsız kalan güçlü ve kısa sanatsal yaşamı.”
-Julian Barnes
 
“Marie Darrieussecq, Modersohn-Becker’in vasiyetini- mektupları, günlükleri ve hepsinden önemlisi resimleri – ateşli bir zekayla ve bir kadın ve sanatçı olmanın ne anlama geldiğine dair şiddetli bir tutkuyla okuyor.” 
-J. M. Coetzee
 
“Marie Darrieussecq’in Burada Olmak Muhteşem adlı eseri, hırslı bir dehanın ve onun kendi sosyal çevresindeki diğer iki hırslı sanatçıyla olan tutkulu ve bazen rekabet halindeki dostluklarının şehvetli ve melankolik bir portresi. Mektuplardan, günlüklerden ve tarihi kayıtlardan büyük bir iştahla yararlanan kitap hem takıntılı bir dedektiflik çalışması hem de sanat ve anneliğe dair ağıt niteliğinde bir çalışma.”
-Kate Zambreno
 
“Geniş bir okuyucu kitlesi için yazılmış olan Burada Olmak Muhteşem, hak ettiği halde sanat tarihi kitaplarında sıklıkla zayıf bir anma ile geçiştirilen Modersohn-Becker’in takdirini tazeleyecektir.”
-Publishers Weekly
 
“Satır aralarında bu güzel metin, kadının sanattaki yerini sürekli sorgulayan bir feminist manifesto olarak okunuyor.”
-Les Inrockuptibles

Hayatın Anlamı

Yazar: Sinan Canan

Yayınevi: Alfa Yayıncılık

“Hayatın anlamı” pek büyük bir başlık. Herkesin ara sıra kendine sorduğu, sormasa da kimi zaman bilinçli ama çoğu zaman bilinç dışında hep aradığı temel bir mesele. Akıl denen yetenek nedeniyle “sürekli bir şeylere anlam vermek zorunda olan” bizler, buradaki varlığımızın da bir anlamı olmasını arzu ediyoruz.

“Hayatın anlamı” pek büyük bir başlık. Herkesin ara sıra kendine sorduğu, sormasa da kimi zaman bilinçli ama çoğu zaman bilinç dışında hep aradığı temel bir mesele. Akıl denen yetenek nedeniyle “sürekli bir şeylere anlam vermek zorunda olan” bizler, buradaki varlığımızın da bir anlamı olmasını arzu ediyoruz.

Biz mutluluğu iki şey zannediyoruz: haz ve acıdan kurtulma hali. Haz aldığımız şeylerde, yemek yemek, cinsel ilişki dahil olmak üzere her şeyde ortak bir yön var: Bitiyor. Biz, insan olarak, yediğimiz yemeğin, ilişkinin, haz veren herhangi bir aktivitenin biteceğini bilen tek varlığız. Aldığımız hazzın biteceğini biliyoruz, o nedenle bir yandan bize çok haz verirken aynı esnada bitecek olmasının hüznünü yaşıyoruz.

Çeviri Şehirleri – Dil ve Hafızanın Karşılaşmaları

Yazar: Sherry Simon

Yayınevi: Everest Yayınları

Çeviri Şehirleri, okuyucuyu çokdilli şehirleri çeviri dinamikleri ışığında (yeniden) keşfetmeye davet ederken diller arasındaki yaratıcı etkileşimin kültürel çeşitlilik açısından gücünü ve önemini ortaya koyuyor. Coğrafi, kültürel ve dilsel olarak bölünmüş Kolkata, Trieste, Barselona ve Montreal’in zengin bir arka plan oluşturduğu bu çalışma, güç ilişkileri ve bölünmüşlüklerle şekillenmiş çeviri ve edebiyat pratiklerini inceliyor, sınırları keskinleştiren bakış açısını ve bunun dayattığı geleneksel kavramları sorguluyor.
Bu çekici keşfe eşlik eden fotoğraflar ve haritalarla daha da aydınlatıcı bir yolculuğa dönüşen Simon’ın titiz çalışması, şehirlere bakış açınızı tümüyle değiştirecek nitelikte. Şehirleri dillerin ve çevirinin kültürel, coğrafi ve tarihsel boyutlarla iç içe geçtiği mekânlar olarak sunan Çeviri Şehirleri, geniş bir okuyucu kitlesine hitap ediyor. Sadece çeviribilimciler, edebiyatçılar, göstergebilimciler ve kültürel çalışmalar meraklıları için değil, dillerin karmaşık etkileşimine ve sınırları muğlaklaştırma gücüne ilgi duyan bütün
okuyucular için dikkat çekici bir kitap.

What's your reaction?