Haftanın Kİtaplığı – 26 Mart 2023
Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye göz atabilirsiniz
ABIGAIL – MAGDA SZABÓ
Annesini erken yaşta kaybeden 14 yaşındaki Gina Budapeşte’de Fransız mürebbiyesi Marcelle ve general babasıyla rahat konforlu bir hayat sürerken İkinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesi üzerine babasının kararıyla bir taşra şehrindeki yatılı kız okuluna gönderilir. Gina çok sevdiği babasının bu kararına anlam veremez, üstelik yatılı okuldaki disiplinli hayat da ilk günlerden itibaren onu canından bezdirecek kadar bunaltır. Artık tek amacı o okuldan, o taşra şehrinden kaçıp babasının yanına, Budapeşte’ye dönmektir. Ancak bir süre sonra babası kızına onu yatılı okula gönderme sebebini mecbur kalarak açıkladığında, büyük bir şaşkınlık yaşayan Gina artık çocukluktan çıkıp yetişkin olmasının zamanının geldiğini anlar.
KÜLTÜR-SANAT VE SERMAYE-İKTİDAR/HETERODOKS BİR YAKLAŞIM – SACİT HADİ AKDEDE
Sacit Hadi Akdede’nin derlediği, kültür ve sanatın, iktisadi ve siyasi güç ile ilişkisine dair derinlemesine analizlerin yer aldığı Kültür-Sanat ve Sermaye-İktidar – Heterodoks Bir Yaklaşım, Alfa Yayınları’ndan çıktı.
Kültür ve sanat eğer arkasında yeterli iktisadi ve siyasi güç yoksa uzun süre ayakta kalamıyor, görünür olamıyor. Kültür ve sanatın ya da kültürel ve sanatsal ürünün-eserin üretimi, takipçisine ulaştırılması iktisadi ve siyasi kurumların, yapıların varlığını gerekli kılar. Hem piyasa mekanizması hem de devlet müdahalesi sanatçılar arasındaki gelir dağılımından, sanatın propaganda ya da kapitalist vitrin olarak kullanılmasına, devletin kendi görüşünü dikte etmesinden, kültür ve sanatta demokratikleşmeye, sanatçı emeğinin sömürülmesinden, malikanelerde lüks yaşantılarını sürdüren sanatçılara kadar birçok konuyu etkiler. Politik iktisat bu etkilerin nasıl ortaya çıktığını araştırır. Heterodoks yaklaşım da kapitalizmin doğasını saklayan neo-klasik iktisada önemli bir rakip yöntemi ve analiz araçlarını kullanır. Bu kitapta bu konular hakkında ayrıntılı gözlemler, akıl kurcalayan sorular, provokatif cümlelerin arkasından gelen derinlemesine analizler vardır.
SIRADAN DÜNYA – LU YAO
Lu Yao, Sıradan Dünya’da insan doğasının ve toplum trajedisinin katmanlarında dolaşırken, Çin’de, kültür devrimi sonrasının zorlu yıllarında ölümcül bir mücadele, inatçı bir direniş içindeki “sıradan” insanlarla tanıştırıyor bizi. Hayatı boyunca çabalamış, kendine, kaderine bir kez olsun meydan okuyabilmiş herkes Sıradan Dünya’da kahraman sayılıyor: Zamanın selinde sürüklenirken en sefil şartlarda bile gücünü yitirmeyen, hiçbir şartta boyun eğmeyen insanlar bunlar.
DÜNYALILAR – SAYATA MURAKA
Sayaka Murata’nın normlara, travmalara ve yabancılaşmaya dair kaleme aldığı romanı Dünyalılar, Alper Kaan Bilir’in çevirisiyle İthaki Yayınları’ndan çıktı.
Uluslararası çoksatan romanı Kasiyer ile ün kazanan Murata’nın bu kitabı Elif Batuman’ın yorumuyla “Uyum sağlamak ve hayatta kalmak için içselleştirdiğimiz saçmalıklara sert, coşkulu, yürek burkan fikirlerle yaklaşıyor”.
“Natsuki diğer kızlar gibi değil. Bir asası ve dönüşüm aynası var. Cadı ya da uzaylı olduğunu düşünüyor. Kuzeni Yu’yla birlikte yazlarını Nagano’nun dağlarında uzak gezegenlerin hayalini kurarak geçiriyor. Korkunç bir dizi olay iki çocuğu sonsuza dek ayırınca birbirlerine söz veriyorlar: Ne olursa olsun hayatta kalınacak.
Yıllar geçiyor. Natsuki bir yetişkin artık. Aseksüel kocasıyla sakin bir yaşamı var, normalmiş gibi davranarak elinden geldiğince hayatta kalmaya çalışıyor. Ancak Natsuki’nin ailesinin talepleri artıyor, arkadaşları neden hâlâ bir çocuk doğurmadığını sorguluyor ve Natsuki’nin küçüklüğünden kalan travmalar yavaş yavaş gün yüzüne çıkıyor. Nagano’ya dönmek için şehirden ayrılan Natsuki, Yu’yla yeniden bir araya gelmeye hazırlanırken aklında tek bir düşünce var: Dünyalılardan kaçmak mümkün mü?”
YÜZÜCÜLER – JULIE OTSUKA
Tavan Arasındaki Buda‘yla okurun dikkatini çeken Julie Otsuka’nın bir annenin demansı ve kızının ona sevgisi üzerine güçlü bir hikâye anlattığı yeni romanı Yüzücüler, Duygu Akın’ın çevirisiyle Domingo Yayınevi’nden çıktı.
2023 Andrew Carnegie Mükemmellik Madalyası’na layık görülen Yüzücüler, bir yüzme tesisindeki yazılı ve yazılı olmayan kurallar kataloğu gibi başlıyor. Anneler ve kızları, keder ve anılar, sevgi ve geri dönüşsüz kaybın kulvarlarında yüzen bu roman, efsunlu ve unutulmaz bir düş gibi çıkıyor okurun karşısına.
Yüzücüler, havuz rutinleri (yavaş, orta ve hızlı kulvarcılar) haricinde birbirleri için bilinmezler. Her biri, kaçışı kulaç atmakta bulduğu için orada. Ama havuzun dibinde bir çatlağın belirmesiyle, rahatın ve huzurun olmadığı acımasız bir dünyaya sürülüyorlar. Yüzücülerden biri, Alice, yavaş yavaş hafızasını yitirmekte. Onun için havuz, sinsice sızan demansın karanlığına karşı son savunma hattıydı. Hızla bulanan zihni düne –çocukluğuna, toplama kamplarında geçen yıllarına– doğru kaçarken, uzun süre önce koptuğu kızı giriyor bugününe, geç de olsa. Annesinin hastalığının yıkıcı ilerleyişine tanık olurken, ilişkilerinin kuruyup çölleşen paramparça arazisinde yolunu bulmak zorunda.
“Yerüstünde önü alınamayan yangınlar, hava kirliliği alarmları, benzeri görülmemiş kuraklıklar, makinelere sıkışan kâğıtlar, öğretmen grevleri, ayaklanmalar, devrimler, dayanılmaz derecelere yükselen rekor sıcaklıkla geçen yazlar varken aşağıda, havuzda sıcaklık hep yirmi yedi gibi tatlı bir derecede seyrediyor.”
KIZ – EDNA O’BRIEN
İngiliz dilinin yaşayan en büyük yazarlarından Edna O’Brien’ın Kuzeydoğu Nijerya’nın vahşi doğasında din adına işlenen insanlık suçlarını ve kadın düşmanlığını ele aldığı romanı Kız, Seda Çıngay Mellor’un çevirisiyle Can Yayınları’ndan çıktı.
Kız; dehşet dolu ormanlara kaçışı, bürokrasinin sonsuz labirentini ve düşmanın kanını taşıyan bir çocukla yuvasına dönen bir kadının karşılaştığı düşmanlığı konu ediniyor.
Bir gece vakti, uykusundan silah sesleriyle uyandırılan Maryam, okul arkadaşlarıyla birlikte Boko Haram örgütü tarafından kaçırılır ve ormanın derinliklerinde, tamamen erkeklerin egemenlik kurduğu bir kampta her türlü barbarlığı, dehşeti deneyimler. Militanlardan biriyle zorla evlendirilir, hamile kalır. Nihayet oradan kaçıp tehlikelerle dolu bitmek bilmez bir yolu aştıktan sonraysa kendisini bekleyen sıcak bir karşılama değil, toplumsal yargılar ve bürokratik açmazlardır.
“Bir zamanlar bir kız çocuğuydum ama artık değilim.”