Haftanın Kitaplığı – 25 Nisan 2022

Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye göz atabilirsiniz

HİLELİ AYNA/Kendimizi Nasıl Kandırıyoruz? – JIA TORENTINO

Benliğin ön plana çıktığı bir çağda yaşıyoruz; gerçekleri güçlülerin şekillendirdiği, hem kişisel hem de siyasi yanılgılarla dolu bir çağda.

The New Yorker’ın en parlak genç yeteneği Jia Tolentino, karmaşık ve çok katmanlı meseleleri açıklama becerisini mizah anlayışı ve derin bir dürüstlükle birleştirerek içinde yaşadığımız dönemi tanımlayan çatışmaları, çelişkileri, büyük değişimleri irdeleyen eşsiz bir ses. Birbiriyle bağlantılı konuları masaya yatıran dokuz denemenin yer aldığı Hileli Ayna’da, hayatlarımızın yüzeyinin hemen altında akıp giden kendini kandırma nehrinde bizleri aydınlatıcı, unutulmaz bir yolculuğa çıkarıyor; içine doğduğumuz ve bizi şekillendiren kültürün aynasında kendimizi net bir şekilde görmenin zorluğunu gözler önüne seriyor. Sosyal internetin kâbus gibi yükselişinden 2000’lerin belirleyici sistemi haline gelen dolandırıcılık düzenine, abartılı düğünlerden bedenlerimiz de dahil olmak üzere her şeyin biz ölene kadar daha verimli ve güzel olması gerektiği konusunda ısrar eden optimizasyon rüyasına, farklı gözüken konuları birbirine bağlayarak anlatıyor Tolentino.

Çağımıza dair keskin bir gözlem yeteneğine sahip bir zihinden, benzersiz eleştirel üslubuyla, bakış açımızı çarpıtabilecek güçlerin bir analizi…

“Son derece zekice, sınırları zorlayan bir eser.”

KİRAZ ÇİÇEKLERİ – YASUNARİ KAWABATA

Japonya’nın geleneklerine bağlı eski başkenti Kyoto’da değişim rüzgârları esmektedir. Mevsim değişir, kiraz çiçekleri açarken şehir başka bir renge ve kimliğe bürünür. Bir kimono ustasının evlatlığı olan Chieko da bu değişimden uzak kalamayacaktır.

“Kawabata’nın romanları, hazin güzellikte çiçeklerle dolu gizli bahçeler gibidir.” The Japan Times “Kawabata’nın kimono sanatına ağıdı” The New York Time

BELKİ DE DÜNYANIN SONUNDAYIN – YAVUZ EKİNCİ

“O gün geldiğinde yalnız olacaksın.”

Seni kim hatırlayacak?
Sözünün yankısı kaç kuşağa ulaşacak?
Zamanın hükmüne ve ölümün mutlaklığına rağmen başardıkların kaç ömür daha yaşayacak?
Kendinden ve sevdiklerinden vazgeçerek kucakladığın zafer, kimin zaferi olacak?
Gücün bedelini ödeyince senden geriye ne kalacak?
Her şey bittiğinde seni kim hatırlayacak?

2005 yılında Haldun Taner Öykü Ödülü’nü,
2007 yılında Yunus Nadi Öykü Ödülü’nü kazanan; yapıtlarında geçmişle bugün, gelenekselle modern, mitlerle gerçekler arasında köprüler kuran Yavuz Ekinci, bu kez ne pahasına olursa olsun hayatta iz bırakmak için savaşanların hikâyelerine, babalarla oğulların ve kardeşlerin mücadelelerine odaklanıyor.

“Belki de Dünyanın Sonundayım” güven ve iktidar ekseninde, insanlık tarihi kadar eski bir sorunun izini sürüyor: Dünyayı dize getiren o zalim, zamanı da yenebilir mi?

GÖÇMEN FİGÜRÜ – THOMAS NEIL

Göçmen, doğası gereği hareketli olmasına rağmen, bir tür durağanlıkla tarif edilmeye yatkındır. Hareketlerinden ziyade, şu an bulundukları nokta üzerinden tanımlanırlar. Üstelik bu tanıma dâhil bile olamazlar çoğu zaman; özne değil, nesnelerdir: Birilerinin bakış açısından buradan oraya gitmişlerdir, diğerlerinin bakış açısından da oradan buraya gelmişlerdir. Her ikisine göre de göçmen “başarısız bir yurttaş”tır.

Thomas Nail ise Göçmen Figürü adlı kitabında, bu toplumsal kimliği durağınlıkla değil, devinimle tarif ediyor. Kimsenin göçmen doğmadığını, göçmen olunduğunu belirterek bir siyasi özne olarak gördüğü göçmenin felsefi tarihini yazıyor. Ufuk açıcı bir kavramsal çerçeve çizerek cadı avlarından Zapatistalara, toprak parsellemeleri sonucu yersiz yurtsuz kalanlardan barbarlara ve göçmen proletaryaya uzanan bir yelpazede göçmen figürünü bölgesel, siyasi, hukuki ve iktisadi açıdan irdeliyor.

TEPETAKLAK / DÖNÜŞÜM 1 – VUOKKO HURME

Lenna Anderssen hayatının ilk sekiz yılını Kardum’da, tersine dönmüş bir dünyada geçirmiştir. Eskiden gökyüzünün olduğu yerde artık toprak vardır. Ayaklarının altında, asıl toprağın olması gereken yerde ise uçsuz bucaksız bir boşluk. Dönüşüm adı verilen olay her şeyi kökten değiştirmiştir. Ama insanlar bu tepetaklak dünyada yaşamanın yolunu bir şekilde bulmuşlardır. Lenna ve ailesinin hayatı, Kardum’daki içme suyu tükenmeye başlayıncaya dek aslında gayet heyecan verici ve rahattır. Peki ama kaynaklar tükenmeye yüz tutarken hayatlarında neler değişecektir? Geleceklerini, gökyüzünde olması muhtemel başka bir dünyada aramaya cesaret edebilecekler midir?

BÜYÜK KAMP MACERASI – SARINA DICKSON

Bir dal parçası ve bir tane taş. Yanında kuş tüyü ve de bir kemik…

Kamp alanlarına giderken yolda birçok güzel şey keşfeden kampçıların arasına sen de katıl. Yol boyunca haylaz papağana dikkat etmeyi de unutma!

What's your reaction?