Haftanın Kitaplığı – 24 Ağustos 2020

Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye bir göz atabilirsiniz.

WALDEMAR HANSEN’İN ANİ ÖLÜMÜ – CARLOS MARIA DOMINGUEZ

“Dünyanın yüzeyde ışıldadığı, aşağılardaysa basitleşip kabalaştığına dair ortak inanca dayalı bir arkadaşlığa, muhtemelen daha önce hiç tanık olmamıştım. Kendi hayatlarımızdan hiç bahsetmiyor, bu hususu pratikte tamamıyla göz ardı ediyorduk; ama yine de çoğu kez bir bakış birbirimizi anlamaya yetiyordu.”

Waldemar Hansen’in Ani Ölümü’nün anlatıcısı, arkadaşı Hansen’in intiharından sonra onun hayatı hakkında neredeyse hiçbir şey bilmediğini fark eder ve tıpkı kendisi gibi babasının ölümünü aydınlatmak isteyen kızı Eva’yla bu intiharın izini sürmeye başlar. Bu yolculuk esnasında, sürpriz karakterlerin tanıklıkları aracılığıyla Hansen’in karanlıkta kalmış yönleri karşılarına çıkar. Domínguez bütün bu bileşenleri kusursuz bir araştırmacı-gazeteci titizliği ve röportaj tekniğiyle bir araya getirir ve okurlarını “ani ölüm”ün ardındaki bilinmezliğe doğru son derece dolambaçlı ve çok katmanlı bir yolculuğa çıkarır.

KRAKEN UYANIYOR – JOHN WYNDHAM

Tehlikeyi hiçe sayıp körü körüne felakete yürümek…

Bilimkurgu türünün en edebi kalemlerinden John Wyndham, Kraken Uyanıyor’da kusursuz bir ”yokoluş” tasviri çiziyor ve insanlığın karşı karşıya kaldığı, direnmesi gayrimümkün bir istilanın getirdiklerini iki gazetecinin gözünden, tarafsız bir dille anlatıyor.

Olağanüstü bir hayatta kalma çabasına tanıklık ettiren bu roman, yarattığı korku, bilinmezlik ve tehlikeyi görmezden gelme atmosferiyle ta yetmiş yıl öncesinden, günümüzün siyasal kültür ortamı ve liderlik anlayışı ile ilgili ürpertici öngörülerde bulunuyor.

Kraken Uyanıyor, karanlık sulardan yükselmekte olan bir tehdidin, insanlığın sonunu getirmeye hazırlanan ölümcül bir saldırıya dönüşme sürecini aşama aşama, bütün ayrıntılarıyla aktarıyor. Burnunun dibine kadar gelen tehlikeyi görmezden gelen insanlığın, son kertede yaşadığı çaresizliği kusursuzca hissettiriyor.

Yaşam okyanuslarda doğdu. Su, canlıların her zaman vazgeçilmez hayat kaynağı oldu. Fakat günün birinde denizlerin ve okyanusların insanlığın en büyük düşmanı olacağını kimse hayal bile edemedi. Derin denizlerin tabanına yerleşen kimliği belirsiz varlıklar, önce usul usul, sonra açık açık saldırıya geçti; insanlık, iş işten geçene kadar savaşın farkına bile varamadı. Artık yapılacak tek şey, hayatta kalmaya çalışmaktı…

Adını ünlü şair Alfred Tennyson’un bir şiirinden alan Kraken Uyanıyor, kibrine ve özgüvenine yenik düşen insanlığın felakete yürüyüşünü ve çaresizce ”yokuluş”unu şiirsel bir üslupla resmediyor.

Niran Elçi’nin yetkin çevirisiyle Türkiyeli okurların karşısına ilk kez çıkan bu distopik eser, kaleme alındığı zamanın çok ötesindeki hikâyesi ve kusursuz anlatımıyla alışılagelmiş istila romanlarından çok daha fazlasını vadediyor.

”Ama deniyorlar Phyl, biliyorsun…”

”Deniyorlar mı gerçekten? Bence daha ziyade, bir şeyleri dengeliyorlar sürekli. Siyasi düzenin sürmesi için, ne kadar insanın kaybını kabul edebiliriz? Halk, siyasi düzen için tehlike oluşturmaya başlamadan önce ne kadar can kaybına tahammül eder? Sıkıyönetim ilan etmek akıllıca mı, değil mi? Akıllıcaysa, hangi aşamada ilan edilmeli? Vesaire, vesaire… Ama hayır… Yeter ki tehlikeyi itiraf edip işe girişmesinler…”

”Yaratıcı, ürkütücü, ustalıkla anlatılmış bir eser…”

Guardian

AYAĞIN HİKAYESI VE DIĞER FANTEZİLER – J.M.G. LE CLEZIO

Nobel Edebiyat Ödüllü Le Clézio, masalsı üslubu ve hayal gücüyle harmanladığı öyküleriyle okuru, Asya’dan Afrika’ya, Avrupa’dan Amerika’ya uzanan etkileyici bir yolculuğa çıkarıyor.

Kendi hayatından, geçmişinden, köklerinden, yolculuklarından izler taşıyan bu öykü derlemesinde Le Clézio farklı coğrafyalardan, farklı dönemlerden ezilen, yaşam mücadelesi veren, savaştan kaçan insanların hikâyelerini yalın üslubu ve masalsı diliyle anlatıyor.

Özellikle kadın karakterlerin öne çıktığı öykülerde en zor şartları bütün dehşetiyle gözler önüne sermekle birlikte umudun her zaman var olduğunu da hatırlatmayı ihmal etmiyor. Bir öyküde Ujin’in topuklarının ritmine kapılıp koşarken, bir diğerinde örümcek yuvasına kısıldığınızı hissedecek, bir tarafta bombalardan saklanırken öte yandan Mari ve Esmée’yle birlikte ağaç kovuğuna sığınacaksınız.

“Yeni yola çıkışların, şiirsel serüvenin ve bedensel coşkunun yazarı, hüküm süren uygarlığın ötesindeki ve aşağısındaki bir insanlığın kâşifi…”

2008 Nobel Edebiyat Ödülü Komitesi

KİMSE HİKAYEYLE ARAMDA GEÇENLERİ ANLAMIYORDU – NEZİHE MERİÇ

Nezihe Meriç’in ilk öyküleri de ilk söyleşisi de Seçilmiş Hikâyeler dergisinde çıktı. 1950’de “Bir Şey” adlı öyküsüyle başlayan yazınsal serüveni altmış yıl sürdü. Bu süre boyunca dergi ve gazetelerde yayımlanmış belirli söyleşileriyle arşivinde bulunan, tarihi, yeri, kişisi belirsiz söyleşileri elinizdeki kitapta bir araya geldi.

Seval Şahin’in yayına hazırladığı kitapta öykücülüğümüzün gelişiminde pay sahibi ustalardan Nezihe Meriç’in kitaplarının yazılış süreci, öykü anlayışı, anıları, kişisel dünyası, günlük uğraşıları, yazarlık tutumu, yazınsal sorunları konu ediliyor. Nezihe Meriç’i yakından tanımak, bir öykücünün mutfağına sokulup sohbetine katılmak için bulunmaz bir fırsat “Kimse Hikâyeyle Aramda Geçenleri Anlamıyordu”.

“Kolay mıdır bir beyaz kâğıda üç sözcüğü yan yana koymak! Bu işlemi sürdürmek! Her sözcüğün arkasında bir dünya vardır. Geçmişin, bugünün, yaşamakta olanın, insanın, toplumun devinimini, evrimini, devrimini, her bir şeyini içerirken, kolay mıdır yazı yazmak! Ateşle oynamaktır.”

KİTABEVİ GÜNCESİ/Kalabalık Bir Cumartesi – BURCU URAL KOPAN/GÖKÇE AKGÜL

Kitabevlerinde sadece çeşit çeşit kitap olduğunu mu düşünüyorsunuz? Aslında türlü türlü müşteri de var. İşte kitabevi çalışanlarının gözünden bir gün. Burcu Ural Kopan, kitabın önsözünde, “Kitabevi Güncesi’nde açıldığımız günden bu yana çocuk ya da yetişkin müşterilerle yaşadığımız ve benim not alıp biriktirdiğim olayları, diyalogları bulacaksınız. Amaç okuma kültürüne bakışımızda biraz farkındalık yaratmak ve çokca da güldürmek, eğlendirmek,” diyor. Yazar aynı zamanda ülkemizdeki çocuk kitapları yayıncılığı ve okuruyla ilgili bizlere bir fikir veriyor. Gökçe Akgül’ün ustaca çizgi romanlaştırdığı kitap her yaştan okura hitap ediyor.

What's your reaction?