Haftanın Kİtaplığı – 23 Mayıs 2022

Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye göz atabilirsiniz

ŞEYTAN TOZU – LEO PERUTZ

Perutz’un 1933 tarihli romanı Şeytan Tozu, Almanya’da Nazilerin aynı yıl iktidara gelmesiyle yasaklandı. Halkı histeriye ve isyana sürükleyen bir laboratuvar deneyinin hummalı öyküsü muktedirleri bu denli rahatsız etmişti.

Kitlenin manipülasyonu üzerine ustaca yazılmış, 1930’ların başında geçen bu romanda yazar bizi gizemli bir eski dünya atmosferine buyur eder. Girdiği komanın ardından hastanede bilinci yerine gelen Dr. Amberg, Vestfalya’nın hâlâ feodal dönemi yaşayan uzak bir köyünde doktor olarak işe başladığını hatırlar. Hizmetine girdiği Baron von Malchin, Kutsal Roma İmparatorluğu’nu canlandırma düşleri kurmakta, hatta iktidarı devralacak bir veliaht yetiştirmektedir. Baronun Tanrı inancını dünyaya geri getirmek için laboratuvarda çavdar mahmuzundan damıttığı uyuşturucu ise köy halkını felaketin eşiğine getirmiştir. Amberg’in hatırladığı bütün bu olaylar gerçek midir? Yoksa doktorların ileri sürdüğü gibi komadayken gördüğü rüyalardan mı ibarettir?

IOKASTE’NİN ÇOCUKLARI – NATALIE HAYNES

“Haynes kadim hikâyeye yepyeni bir soluk getiriyor. Sıklıkla göz ardı edilen, muhteşem karakterler İokaste ve İsmene’ye yeni bir ses veriyor. Coşkulu ve sürükleyici.” –Madeline Miller, Ben, Kirke’nin yazarı
LANETLİ EBEVEYNLERİN ÇOCUKLARI OLARAK LANETLİ BİR EVDE BÜYÜDÜK.
İokaste, evlenmesi için hiç tanımadığı yaşlı bir adam olan Thebai Kralı’na ailesi tarafından satıldığında henüz on beş yaşındaydı. Hiçbir zaman kendi hayatının sahibi olmamıştı ve hiç yanında bulunmayan yeni kocasından daha uzun yaşamadığı sürece olmayacaktı da.
Evi olarak gördüğü sarayında saldırıya uğradığında İsmene de İokaste gibi on beş yaşındaydı. On yıl önce ebeveynlerinin trajik ölümünden beri güvende hissetmek dışında hiçbir şey istemiyordu hayattan. Ne var ki bu saldırı onun hayatının tüm gidişatını değiştirecekti.
Bu iki olay, bir trajedinin başlangıcı olacaktı.
Natalie Haynes, İokaste’nin Çocukları’nda Oidipus ve Antigone’nin trajik öykülerini, daha önce kenara itilmiş kadın karakterlerin gözünden yeniden inşa ediyor ve bu öykülerin yepyeni yanlarını ortaya çıkarıyor.
“İki buçuk milenyumluk bir suskunluğun ardından artık İokaste ve İsmene’nin de bir sesi var.” –Guardian

ENSTANTANELER – CLAUDIO MAGRIS

“Bazen asla iki kişiyken olduğun kadar yalnız değilsindir. Cennetten sürgünün küçük bir kutsal temsili.”

Claudio Magris Enstantaneler’de 1999-2016 yılları arasında yazdığı bir anlık görüntüler koleksiyonu oluşturuyor. Günlük, siyasi ve özel hayata irili ufaklı kesikler atıyor. Anlamsızlık ve yüzeysellik uçurumlarını gizleyen yanlış inançları, deyimleri ve davranışları damgalıyor; insan ruhunun enginliğini ortaya çıkaran küçük, gizli davranışların altını çiziyor. Bu özgün ahlakçı, bize asla nasıl olmamız veya yaşamamız gerektiğini söylemiyor. Ancak bizi, kendimize titizlikle ve hassasiyetle bakmaya davet ediyor. Sonunda da bizi bir davetle selamlıyor: “Otuz yıldan fazla bir süre önce Linz Katedrali’nin kapısında okuduğum bir yazıt, ancak yeniden gülebildiğin zaman, gerçekten affedilmiş olursun, diyordu.”

GÖÇMEN KUŞLAR – CHARLOTTE MCCONAGHY

Charlotte McConaghy’nin insanı soluksuz bırakan, samimi ve yürek burkan Göçmen Kuşlar’ı kaybolan bir dünyaya ve umuda destansı bir övgü.

Franny Stone’un aşk için yapamayacağı şey yok. Günün birinde hayatındaki her şeyden “kaçmaya” karar verir ve bu “kaçmaya” bir neden bulur: Antarktika’ya son göçleri olacağı düşünülen dünyadaki son kuş türünü takip etmek. Franny bir balıkçı teknesine biner ve mürettebatla birlikte kıyıdan ve güvenli bölgeden çok uzaklara yelken açar. Ancak Franny’nin öyküsü -tutkulu bir aşk, olmayan bir aile, yıkıcı bir suç- açığa çıkmaya başladığında onun kuşlardan daha fazlasının peşinde olduğu ortaya çıkar.

Gerilim ve sürprizlerle dolu bir roman 
The Washington Post

Acı verici ve yürek burkan bir kitap 
The Guardian

Kaybolan doğamıza muhteşem bir övgü 
Newsweek

MAHVETTİN MATERYALİ – SERDAR TUNÇER

Serdar Tunçer’in 2019-2021 yılları arasında yazdığı 26 şiirden oluşan ilk şiir kitabı Mahvettin Materyali, Tabiat Kitap tarafından yayımlandı.

Liriğin epikle buluştuğu yerde şairin kendi türünü yaratma uğraşı çok önemli bir boşluğu kapatıyor. 2019-2021 arasında yazılan 26 şiirden müteşekkil kitapta günümüz genç öznesinin hayata ve topluma karşı nasıl mukavemet ettiğinin delillerini bulmak mümkün. Tunçer bunu yaparken klişeden kaçıyor ve kendi dilini öneriyor. Kendine özgü söyleyiş biçimlerini önerirken savruk bir deneysellik takınmaktan ziyade gelenekten damıttığı güncelliği yansıtıyor. Dize şiirini seven okurlar için taptaze bir eser bu anlamda. İmge şiirini sevenlerse bulmacaları çözerken epey zevk alacak gibiler. Bir asli ceza unsuru olarak/ birinci tekilden ikinci tekile yazıyorum diyen şairin şiirleri âşıklara da uygundur. Döğüş sporlarına meraklı insanlar için “labutları çivilerim artık/ şiirden vazgeçerim” diyerek şiirden feragat etmeyi göze alacak kadar gözü kara şairin kitabın arka kapağına alınan dizleri bize cesur şiirin imkânlarını gösteriyor:

her gördüğüne hastalıklarını sıralayan teyzen orda
kendi notasına basan kardeşin orda
küçük göçü gören baban orda
deniz ırkının en güzel kadını annen
rüyalarıma giriyor bazen”

ÖLÜMDEN BETER YAZGILAR – KURT VONNEGUT

Yenilikçi ve muzip yazar Kurt Vonnegut, kendi yaşamından karelerle birleştirdiği bu “kolaj”da kaleminin sivri ucunu bu kez modern topluma ve kültüre dokunduruyor. İntihardan sansüre, dünya barışından depresyona, dünyayı bekleyen olaylardan müziğe, her konuda Vonnegut’un eğlenceli üslubunu ve iyimser nihilizmini bulmak mümkün.

KARANLIK ZAMANLARDA İNSANLAR – HANNAH ARENDT

Hannah Arendt’in kaleme aldığı, bir dizi felsefeci ve edebiyatçının entelektüel portresinden oluşan Karanlık Zamanlarda İnsanlar, İsmail Ilgar, Duygu Öktem, Funda Sarıcı, Gülce Sorguç, Özgür Soysal, Selbin Yılmaz’ın çevirisiyle İletişim Yayınları’ndan çıktı.

Bu kitapta Arendt’in Walter Benjamin, Bertolt Brecht, Hermann Broch, Isak Dinesen (Karen Blixen), Waldemar Gurian, Randall Jarrell, Karl Jaspers, Gotthold Ephraim Lessing, Rosa Luxemburg ve Angelo Giuseppe Roncalli hakkında denemeleri yer alıyor. Arendt’in andığı ve üzerine düşündüğü bu yazarlar, büyük siyasi felâketlerle, ağır ahlâki sarsıntılarla, trajik sorularla yüzleşmiş şahsiyetler.

Arendt ele alınan yazarların düşünsel portrelerini çizerken, sanki onların problemlerini ve arayışlarını kendileriyle tartışıyor. Bu arada kendi sorularının da peşindedir; Kamusal’ın, Siyasi’nin, İnsani’nin, “İyi” ve “Doğru”nun anlamını, bu entelektüellerin düşünsel deneyimlerinin tartısına vurur. Kitabın, Arendt’in en “edebi” anlatımlı eseri olduğu da söylenebilir.

“Karanlık Zamanlar’a tanık olmak, tekrar edelim, o zamanın içinde olmak, orada yaşamaktır. Bu yaşamanın özel alanın ilgilerine kendi ‘oda’sına kapanmadığı bir tarzın açığa vurulduğu yaşamları okuyacağımız bu kitap, tanıklığın o zamanı konuşmak da olduğunu anlatıyor. Olan biteni görmek ve konuşmanın her bir tarzının bizi diğerlerine bağladığı ve dünyaya ait olmaklığımızı açığa vurduğunu, bunun da politik eylemin kendisi olduğunu okuduğumuz bu yaşamöyküleri, dünyaya karşı sorumluluğumuzun dünyayı görme kapasitemizde yattığını da gösteriyor.” – Nilgün Toker

MILAN KUNDERA: BİR YAZARIN HAYATI – JEAN DOMINIQUE BRIERRE

Jean Dominique-Brierre’in bu kapsamlı entelektüel biyografisi, 20. yüzyılın en büyük yazarlarından Milan Kundera’nın hayatını, ülkesinin geçirdiği siyasal değişimlerle beraber şahsi serüveni, göçmenliği ve şairlikten romancılığa edebi eserleri üzerinden anlatıyor.

What's your reaction?