56
Views

Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye göz atabilirsiniz.

Mezarlarında Dua Eden Olmadı

Yazar: Halid Halife

Yayınevi: DeliDolu

Kim ölü bir şehri defnedebilirdi ki?

Çağdaş Arap edebiyatının ödüllü yazarlarından Halid Halife’nin kaleminden çıkan Mezarlarında Dua Eden Olmadı, ölümün kadim bir şehri ve sakinlerini nasıl şekillendirdiğini gözler önüne seren destansı bir anlatı.

Ölüm bazen yanı başımızda yalınayak yürür; kapı aralıklarından, sokak köşelerinden, sarsılıp çöken binalardan, elden ele dolaşan öfkeli meşalelerden ya da bir nehrin taşan sularından yayılır.

Hanna ve Zekeriya’nın 1907 kışında Fırat Nehri’nin azgın sularının yarattığı bir tufanla kökünden sarsılan yaşamlarını konu eden bu çoksesli roman, bir ömrü beraber yürüyen, biri Hıristiyan diğeri Müslüman iki erkeğin dostluğu üzerinden sürekli sınanan bir coğrafyanın hikâyesini anlatıyor.

Başta Halep olmak üzere Suriye’nin on yıllar içindeki değişimine ve dönüşümüne ayna tutan kitap; okuru geçmişle geleceğin gelgitlerindeki çıkmaz sokaklarda dolaştırırken Mardin’e, İstanbul’a ve hatta Venedik’e kadar götürüyor.   

Büyülü gerçekçiliği acımasız gerçeklerle harmanlayarak yürek burkan bir metne imza atan Halife; doğası, imkânsız aşkları, hayalleri, mucizeleri, katliamları, liberalleri, muhafazakârları, isyancıları ve modernleriyle kaderine boyun eğmeye zorlanan bir toplumun kanayan damarlarını ince ince işliyor.

Bu toprakların toplu mezarlarla, çaresiz insanların kemikleriyle dolu olduğunu düşündü.

Ne cenazelerini defneden olmuştu ne de onlar için dua eden.

Dünya Mitolojilerinde Bitkiler

Yazar: Kolektif

Yayınevi: Mundi

Mitolojik hikâyeleri sever misiniz?
 Yüzyıllardır heykellere, resimlere, tablolara ilham veren mitolojik sahneler, mitoloji sevenlerin gönüllerine taht kurmaya aday bu kitapta bir araya geliyor. Üstelik içinde yalnız Antik Yunan ve Roma mitolojileri değil, Çin, Hint, Japon mitolojilerinden İskandinav ve Latin Amerika mitolojilerine uzanan birçok hikâye var…
 Bu kitaptaki hikâyelerin ortak noktası, bitkilerin dilinden konuşmaları… Defne ağacından nergise, ketenden bambuya, adamotundan üzerliğe, şekerkamışından ters laleye, insanlığın ortak hafızasından süzülen bu mitler, onlarca bitki üzerinden coğrafyalar ve zamanlar arası bir gezinti sunuyor!
 Özgül ve Sinan Cömert’in hazırladığı Dünya Mitolojilerinde Bitkiler, nadide bir dünya mitolojileri derlemesi…

Yol Aşkı – Yürümenin Tarihi

Yazar: Rebecca Solnit

Yayınevi: Minotor Kitap

“Radikal, insancıl, esprili.”

—Alain de Botton

“Çok tanıdık bir şeye yeniden bakmanızı sağlayan o nadir, ilginç ve keyifli kitaplardan biri… Solnit bir ayağı diğerinin önüne koymanın değişen kültürel öneminin izini başarıyla sürüyor.”

—Daily Telegraph

İster doğada, ister kentin içinde, ister bir hac yolculuğunda isterse bir protesto yürüyüşünde olsun, yürümek ne anlama gelir? Yürümenin tarihini irdeleyen Rebecca Solnit, onlarca ilgi çekici hikâyeyi buluşturarak insanlığın en temel ve etkileyici eylemlerinden birine yeni bir bakış açısı getiriyor.

Yürümenin keyif verdiği kadar siyasi, estetik ve sosyal anlamlar da taşıdığını savunan Solnit, Antik Yunan filozoflarından Romantik dönem şairlerine, sürrealistlerin gezintilerinden dağcıların tırmanışlarına dek gündelik ve sıradışı eylemleriyle kültürümüzü şekillendiren yürüyüşçülere odaklanıyor.

Eğlenceli olduğu kadar sorgulatan bir kitap olan Yol Aşkı yürüyüşçülerin izlediği tarihi, siyasi ve felsefi yolları yeniden keşfetmemizin kapılarını açıyor.

Edebi Babanın Reddi – Kadın Yazınında Kurucu Söylem Türsel İşlev ve Anlatısal Arayışlar (1895 – 1950

Yazar: Bilge Ulusman

Yayınevi: Metis Yayınları

Türkçe edebiyat tarihinde kadın yazını, yalnızca edebi değil, aynı zamanda siyasi ve toplumsal bir varoluş mücadelesinin de alanı olmuştur. Kadın yazarlar, geç Osmanlı’dan erken Cumhuriyet dönemine uzanan süreçte, erkek-egemen edebiyat kamusu ve kanonik yapılanmaların sınırlarını aşarak kendi sözünü kurmanın yollarını aramışlardır. Ancak bu üretim, edebiyat tarihi yazımında çoğunlukla marjinalleştirilmiş ya da eril normların belirlediği çerçevede okunmuştur.

Edebi Babanın Reddi, 1895’ten 1950’ye dek Türkçe edebiyatın içinde kendine yer açmaya çalışan kadın yazarların üretimlerini, onların özgün manevralarını ve edebi patikalarını takip eden bütünlüklü bir analize katkıda bulunuyor. Edebiyat tarihi yazımının ıskaladığı metinleri mercek altına alırken, kanon dışına itilen kadın yazınının eril vesayete karşı nasıl bir mücadele verdiğini; kadın yazarların kendi anlatısal stratejilerini, erkek şiddetine ve ataerkine karşı geliştirdikleri eleştirel söylemleri ve edebiyat içindeki yerlerini nasıl inşa ettiklerini de gösteriyor.

Kadın yazınına özgü deneyimleri ve anlatısal pratikleri tanıyan bir eleştiri mümkün mü? Bilge Ulusman, edebiyat tarihçiliğinde bir kadın yazını tarihçiliğinin gerekliliğini vurgularken, kadın yazarların edebi ve siyasi mücadelelerini birlikte ele alan bir eleştiri modeli sunuyor.

İlk Aşk

Yazar: Gwendoline Riley

Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları

Elimizdeki kibritler ile kendimizi de karşımızdakini de yakmadan ısınmak mümkün mü?
Otuzlarında bir yazar olan Neve, kendisinden yaşça büyük Edwyn ile evlidir. Hayatları başlarda görece bir huzurla dolu gibi görünse de ikisinin de geçmişi bugünlerini tehdit eden, kapan¬mayan yaralarla doludur. Neve, her an patlamaya hazır bir bom¬banın gerilimiyle dolu yaşamında onu bu noktaya getiren kişileri ve olayları anımsarken, zorba bir baba, benmerkezci bir anne ve aklına estikçe ortaya çıkan eski sevgilisi ile bir türlü bağ kurama¬mış genç bir kadınla tanıştırır okuru.
Gwendoline Riley, kendisine Women’s Prize, Gordon Burn, Goldsmiths, Dylan Thomas ve James Tait Black Memorial gibi ödüllerde adaylığın yanı sıra Geoffrey Faber Memorial Ödülü’nü kazandıran İlk Aşk’ta çaresizlik ve düşmanlık arasındaki ilişkiyi yine cesur ve benzersiz üslubu ile mercek altına alıyor.
“Riley’nin yazdıkları her zaman net, odaklı ve sakin ol¬muştur- tıpkı bir Edward Hopper resmi gibi fakat İlk Aşk daha zengin, daha rafine ve boğucu bir gerilimle dolu.” –The Guardian

“Riley, diyalog yazmadaki muhteşem yeteneğiyle Henry Green ve Barbara Pym’in de dahil olduğu İngiliz edebiyat mirasındaki yerini alıyor. Hayatta karşılaştıklarımızı böy¬lesine incelikle aydınlatan bir yazarla tanıştığımız için çok şanslıyız.” –Claire Messud

“Gwendoline Riley’nin düello davetini kabul edin, çünkü buna değer.” –TLS

Dokumanın Arka Yüzü: Çeviri Sanatı Üzerine Değiniler

Yazar: Alberto Manguel

Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları

Okumanın Tarihi, Geceleyin Kütüphane, Hayali Yerler Sözlüğü gibi kitaplarıyla tanıdığımız Alberto Manguel, yeni kitabı Dokumanın Arka Yüzü’nde okurlarını çeviri kavramı etrafında kültür tarihinde bir gezintiye çıkarıyor; çeviriyle ilgili temel tartışmalara, önyargılara, üstünde fazla kafa yorulmamış imkânlara edebiyat tarihinden renkli anekdotlar aracılığıyla yaklaşırken kendi çeviri deneyiminden öğrendiklerine de başvuruyor. 

Her biri “siyaset”, “sadakat”, “şans” gibi kırk dört anahtar sözcük etrafında örülmüş bu kısa denemelerde Manguel, kendisinden alıştığımız geniş gönderme yelpazesi ve oyuncu zekâsıyla, özgün metinle çeviri metin arasındaki ilişkiye, çevirmen figürüne, çevirinin kültürlerarası alışverişteki rolüne bakmanın yeni yollarını arıyor, çeviri faaliyetini metinlerle sınırlı tutmayıp hayatın birçok yönünü açıklayan bir anahtara dönüştürüyor.

Makale Kategorileri:
KİTAP · MANŞET