Haftanın Kitaplığı – 19 Nisan 2021

Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye göz atabilirsiniz.

HOUSTON, HOUSTON DUYUYOR MUSUN? – JAMES TIPTREE JR.

“İnsanlığın hayatta kalabilmesi için farklı bir dünya tahayyül eden, eşsiz bir feminist masal.”

Michael Swanwick

Hugo En İyi Novella Ödülü / Nebula En İyi Novella Ödülü

Alice B. Sheldon 1967 yılında James Tiptree, Jr. adıyla bilimkurgu yazmaya başladığında kimse onun bir kadın olduğunu bilmiyordu. Gerçek ortaya çıktığında ise insanlar ne şaşkınlıklarını gizleyebilmiş ne de yazarı takdir etmekten kendilerini alabilmişti. Ötekilikten cinsiyete, gerçeğin yanıltıcılığından insanın evrendeki yerine kadar pek çok konudaki eseri arasında muhtemelen en önemlisi olan Houston, Houston Duyuyor Musun?’da Tiptree feminist ütopyanın temel metinlerinden birine imza atıyor.

İnsanlık tarihinde Güneş’e gerçekleşen ilk sefer. Bu seferden başarıyla dönen Güneşkuşu ve üç kişilik mürettebatı. Beklenmedik şekilde uzayan bir rota. Telsizin diğer ucunda tüm iletişim girişimlerini yanıtsız bırakan Houston. Sinyallerini yakalayıp iletişime geçen başka bir uzay aracı.

Erkeklerden oluşan ve araçları hasar aldığı için tahmini bir rotayla Dünya’ya dönmeye çalışan astronotlar, mürettebatı kadınlardan oluşan bir uzay gemisiyle derin uzayda karşılaştığında dehşet ve umut karışımı bir hisse kapılır.

Bu yabancı gemidekiler, Güneşkuşu’nun yüzyıllar önce kaybolduğunu söyler. Belli ki karşılarında onları kandırmak isteyen başka astronotlar ya da uzaylılar vardır. Ama ya söyledikleri doğruysa ve geride bıraktıkları hayat artık tarih olduysa?

Birkaç yüzyılda Dünya ne kadar değişebilir? Değişime uyum sağlanabilir mi?

Houston, Houston Duyuyor Musun?, bakış açılarının kırılganlığına dair sert bir kanıt.

Robert Silverberg’ün önsözüyle

GÖKÇUKURU – RAMAZAN GÜNGÖR

“… Peki sen aynı insan mısın?” sorusu geçti yıldırım hızıyla aklımdan. Her şeyin bıraktığım gibi kalmasını isteyen ben de o geçmişten neredeyse hiçbir iz taşımıyordum. Ne kafamın içindekilerin ne de üzerimdekilerin o geçmişe ait olduğunu iddia edebilirdim. Bir kök arayışıyla buraya gelip düş kırıklığına uğradığım için başkalarını mı suçluyordum? Benim ruhuma yabancılaşmış o geçmişe başkasını bekçi bırakmaya çalışmamdan öte bir anlamı var mıydı bunun gerçekten?

Geçmişte kalmaya direnen çocukluklar, Avrupa’nın ortasında bir yerde kendini, kimliğini, aidiyetini sorgulayan karakterler; travmalar, yitip gidemeyen anlar ve biriktikçe biriken duygular. Farklı zaman dilimlerine, farklı yaş dönümlerine ait, büyükşehirden taşraya, farklı dünyalarda yaşanan ve bir hayata gölgesini vuran deneyimler…

Ramazan Güngör Gökçukuru’ndaki öykülerinde kimi zaman karakterlerini farklı diyarlar ve kültürlerde yaşadıkları yabancılaşmanın kimi zaman da gelip geçen zamanın dolayımında resmediyor. Varoluşumuzda büyük yarılmalar yaratan anları ustalıkla yakalayıp, arka planı asla ihmal etmediği fotoğraf karelerinde kristalleştiriyor.

SINIR – SUAT DERVİŞ

“Sana erişmek istiyorum, erişemiyorum. Sanki gözle görünmeyen kuvvetler tarafından şiddetle korunan bir sınırın birimiz bir, diğerimiz öteki tarafındayız. Sana erişmeye imkân bulamıyorum. Bana o kadar yakınsın, yan yanayız ve arada geçilmez bir çizgi var.”

Evet, Ayla ile Osman arasında aşılması güç bir sınır var. Peki, ya aşk? Aşk her zorluğu, her imkânsızı yenemez, her sınırı aşamaz mı?

Suat Derviş en önemli eserlerinden biri olan Sınır’da bu sorunun cevabını arıyor. Farklı sınıflardan, farklı hayatlardan iki gencin, İkinci Dünya Savaşı’nın gölgesinde verdikleri bir arada kalma mücadelesini tüm ayrıntılarıyla anlatıyor.

“Suat Derviş’in Romanlarında Kadınlar ve Yoksulluk” başlıklı bir tez de hazırlayan Çiğdem İlker, “Aşkın ve Savaş’ın Romanı: Sınır” başlıklı yazısıyla sizin için romanı derinlemesine inceliyor.

YEŞİL YILANLA BEYAZ ZAMBAK – JOHANN WOLFGANG VON GOETHE

Dünya edebiyatının gelmiş geçmiş en büyük dehalarından biri olan; şiir, oyun, hikâye, otobiyografi, estetik, sanat ve edebiyat teorisi ile doğa bilimlerinde birçok esere imza atan Goethe, Yeşil Yılan ile Beyaz Zambak’ı Schiller’in İnsanın Estetik Eğitimi Üzerine Mektuplar adlı eserine yanıt olarak yazmış, bu vesileyle insanın özgürlüğü üzerine görüşlerini dile getirme olanağı bulmuştur.

Elinizdeki kitap, eserleriyle dünya edebiyatının zirvesinde yer edinmiş bu büyük yazarın Yeşil Yılan ile Beyaz Zambak’la birlikte başka masallarını ve öykülerini de içeriyor. Kitapta Goethe’nin değişik yıllarda yazdığı, genellikle de romanlarının ya da özyaşam öyküsü gibi daha kapsamlı yapıtlarının içine serpiştirdiği öykülerinden ve masallarından oluşan bir seçki bulacaksınız.

Ölümsüz bir yazarın edebiyat bahçesinden toplanmış bir sepet meyve… Üstelik yalnızca gençlerin değil, yetişkinlerin de tatması gereken…

BENİ GÖREBİLİYOR MUSUN? – GÖKÇE İRTEN

Sen de bazen çok küçük olduğunu düşünüyor musun? Acele etme. Onu bir de ayağına tırmanan minik tırtıla soralım bakalım. O da senin küçük olduğunu düşünüyor mu? Büyüklük ve küçüklük nereden baktığına göre değişir. İnanmıyor musun? Haydi o zaman Gökçe İrten’le birlikte küçük şeylerin dünyasını keşfetmeye hazırlan ve kitabın sayfalarını çevirmeye başla.

What's your reaction?