Haftanın Kitaplığı – 18 Şubat 2024
Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye göz atabilirsiniz
Permafrost
Yazar: Eva Baltasar
Çevirmen: Emrah İmre
Yayınevi: Can Yayınları
İşte huzurunuzda ben, herkesin tanıdığı yabancı; kısa ve sık ot katmanının altında sahte gibi görünen kadın. Dış kaplamam sağlam, tıpkı teknelerinki gibi sugeçirmez, ama sahte değil: Katı buz tabakasının altında yaşama elverişli olsa da uyku halinde bir dünya var.
Her daim donuk haldeki toprak katmanını ifade eden permafrost aynı zamanda bu romanın anlatıcısı kadını mecazi olarak sarmalayan bir katman. Hiçbir yere uyum sağlayamayan, yaşadığı kişisel krizler karşısında cinsellik, edebiyat ve sanata sığınan bu kahraman, ailesindeki kadınların yol açtığı travmaları sevgili olduğu kadınlarla yatıştırmaya çalışıyor. Çocukluğu ve yetişkinliğinde Barselona, Brüksel ve İskoçya’da yaşadıkları, ailesi ve toplumun dayattığı kuralları kırma çabası, hayattaki şüpheleri, kontrolcü bir anne ve aşırı normal bir kız kardeşin yarattığı beklentiler kendi etrafına bir kalkan gibi ördüğü tabakayı her geçen gün sağlamlaştırıyor.
İlk romanı Permafrost’la ülkesinin son yıllarda en çok konuşulan yazarlarından biri haline gelen Katalan yazar ve şair Eva Baltasar’ın isyan ve zarafeti buluşturduğu bu anlatı, gizemli buz katmanının altında hassas ve tutkulu bir varoluş sorgulaması.
Perviz
Yazar: Celal Nuri İleri
Çevirmen: Merve Köken
Yayınevi: Karakarga
Kayıp Kitaplar Kütüphanesi’nde bu kez Türk edebiyatında fantastiğin izlerini sürüldü.
Celal Nuri İleri’nin 1916’da kaleme aldığı Perviz, modernleşme sürecindeki edebiyatımızda o zamana kadar kullanılmamış olan temaların ilk kez kullanılmasıyla dikkat çekiyor.
İktidar mefhumunu fantastik eksenle ele alan Perviz’de edebiyatımızın önemli bir boşluğu doluyor. Osmanlı Devleti’nin son evresinde yazılmış olan bu eser, modern Türk edebiyatının kronolojisini yeniden yapılandıracak cinste bir niteliğe sahip.
Bir Sinir Sistemi Romanı
Yazar: Lina Meruane
Yayınevi: Timaş Yayınları
Ella, doktora teziyle mücadele eden bir astrofizikçidir, hem kişisel hem de politik trajedilerle dolu geçmişin yükünü taşır. Kocası El, devlet şiddeti mağdurlarının vakalarını çalışan bir adli tıp uzmanıdır. Yazma tıkanıklığından bunalan Ella, kendini hasta olmayı dilerken bulur; böylece tezinde ilerleme kaydedememesine bir mazeret bulacaktır. Daha sonra doktorlarca teşhis edilemeyen gizemli semptomlar yaşamaya, sinir sistemini etkileyen ağrılar çekmeye başlar.
Ella’nın kaygısı arttıkça geçmiş girdap misali güçlü bir çekim etkisi yaratır ve ailenin diğer üyeleri hikâyenin odak noktasına yerleşir: Dul Baba, Üvey Anne, Üvey İkizler ve Öz Abi. Her birinin kendine has hastalık ve şiddet deneyimleri, onları hem bir arada tutan hem de atomize eden sistemleri açığa çıkarır.
Sinir sistemiyle galaksiler ve yıldızlar arasındaki paralelliği incelikli bir anlatı formunda sunan bu roman, bir ailenin sevgi, kırgınlıklar, sırlarla dolu hikâyesini Şili’nin çalkantılı politik geçmişine yaslanarak anlatan bir eser.
“Meruane, yetkinliğiyle göz dolduran yeni nesil Şilili yazarların en iyilerinden.” -Roberto Bolaño
“Lina Meruane, Bir Sinir Sistemi Romanı’nda edebiyat ve hastalık tartışmalarını kuşatan kalıpları altüst ediyor… Kendi sinir sistemimiz gibi dendritik bir yapıya sahip bu roman, kendi sinirsel bugünümüzü okumamıza olanak sağlıyor.” -Alia Trabucco Zerán
“Burada Meruane’nin yazarlığı vadettiğini gerçekleştiriyor ve cüretkâr metaforik oyunlarla zirveye yerleşiyor. Böylece bir atom bir galaksiye, bir hastane bir devlete, hasarlı bir organ bir ülkeye, bir sıfat bir kansere, bir aile bir kozmosa ve kozmosun entropisi kişisel bir meseleye dönüşüyor.” -El País
Fakir Sanat – Beckett, Rothko, Resnais
Yazar: Leo Bersani
Yayınevi: Ketebe
“Sana söyleyecek çok az şeyim var (belki de hiçbir şeyim yok);
sana gösterecek çok az şeyim var (belki de hiçbir şeyim yok).
Yapıtımın otoritesi yok.
Ondan hiçbir şey öğrenemeyeceksin; ondan hiçbir ahlaki kazanç sağlayamayacaksın; hatta, sanatçının sana sağlama yükümlülüğü olduğuna inandırıldığın sevinçle ya da üstün zevkle yaşamının değerini artıramayacaksın.”
Edebiyat, resim ve sinemadan üç büyük figürü, yani Samuel Beckett, Mark Rothko, Alain Resnais’yi yan yana getiren Fakir Sanat, yeni bir sanat hareketini tasvir eder. İncelenen yapıtlar esasında direniş eylemleridir; sanatın ahlaki ve epistemolojik otoritesini desteklemekten yana olan bir kültürün kendinden hoşnut tavrına hizmet etmeyi reddederler.
Sanki okunmak istemeyen bir yazar, anlaşılmak istemeyen bir ressam ve bizi kımıldayamaz duruma getirmek için hareketi tasarlayan bir yönetmenle karşı karşıyayızdır.
Edebiyat eleştirmeni Leo Bersani ve sinema eleştirmeni Ulysse Dutoit`nın bu parlak ve ufuk açan disiplinlerarası çalışması, modern sanatı anlamak için bir kılavuz niteliğinde…
Dinlemiyorsun – Ne Kaçırdığının Farkında mısın?
Yazar: Kate Murphy
Çevirmen: Özge Meliha Onan
Yayınevi: Doğan Kitap
En son ne zaman gerçekten birini dinledin veya biri seni dinledi?
Ofiste en çok konuşan olmak istiyoruz. Sosyal medyada sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Sokaklarda, restoranlarda, kafelerde hep bir ağızdan konuşuyoruz. Ama dinlemiyoruz.
Kimse de bizi dinlemiyor. Teknolojinin dijital iletişime her an izin verdiği bir çağda yaşasak da kimse birbirini dinlemiyor. Ve bu bizi daha yalnız, daha izole ve daha geçimsiz insanlara dönüştürüyor. Mesleği gereği iyi bir dinleyici olan gazeteci Kate Murphy, nasıl bu hale geldiğimizi ve bundan nasıl kurtulabileceğimizi araştırıyor.
Bu aydınlatıcı kitapta Kate Murphy neden dinlemediğimizi, bunun bize olan maliyetini ve nasıl tersine çevirebileceğimizi anlatıyor. Dinlemenin psikolojik, sosyolojik ve nörobilimsel taraflarını aktarırken en iyi dinleyicilerin (bir CIA ajanı, odak grubu moderatörü, barmen ve radyo programcısı) sözlerine kulak veriyor. Artık susup dinleme ve neler kaçırdığını fark etme zamanı.
“Siz de diğer birçok insan gibiyseniz, yeterince sıklıkla ve dikkatle dinlemiyorsunuz demektir. Bu beceriyi edinmek için yetenekli bir gazeteciden daha iyi bir öğretmen bulamazsınız.”
― Adam Grant, Orijinaller ve Yeniden Düşün’ün #1 New York Times çoksatan yazarı
Korkudan da Büyük Bir Şey
Yazar: Baran Güzel
Yayınevi: Everest Yayınları
“Yerde bir elin büyüklüğü kadar kan, bir tutam saç kaldı. Yerde, bir insandan geriye kalan korkunç bir anı.”
Sadece kadınları etkileyen çaresiz bir intihar salgınının gölgesinde adım adım sona yaklaşan bir dünya, bu korkunç karmaşanın içinde eski sevgilisinin peşine düşen yalnız, yoksul, paniklemiş bir adam: Hükümet aleyhine tweet attığı için gözaltına alınan ve şartlı tahliye edilen anlatıcı, bir yandan birkaç kadının intiharıyla başlayan ve kısa zamanda kitlesel bir hal alan kaosla baş etmeye çabalarken, bir yandan da eski sevgilisinin son arzusunu yerine getirmeye çalışacaktır… Baran Güzel, Her Kötü Geceden Sonra adlı öykü kitabının ardından bu kez bir ilk romanla okurun karşısında: Kadınların saçlarının kaldırımlardan kazındığı tekinsiz, umutsuz bir evrene açılan Korkudan da Büyük Bir Şey, erkek egemen düzenin bir alegorisini ortaya koyuyor.
Dünya büyük bir şantiyeydi. Belediyeler, taşeronlar işçi bulmakta zorlanıyordu. Birçok adam karşı çıkıyordu çalışmalara. Ne gerek var, diyorlardı. Yok olup gidecektik nasılsa. Kaosa teslim olmalı, girdabın bizi alıp götürmesine izin vermeliydik. Elimizde yalnızca kendi hayatlarımız vardı. Gezegeni teslim etmemiz gereken yeni bir kuşak doğmayacaktı. Düzene, paraya, ilerlemeye, güzelliğe ihtiyacı yoktu dünyanın. İyiliği kaybetmiştik, hepsi buydu.