Haftanın Kitaplığı – 17 Kasım 2024
Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye göz atabilirsiniz
Acaip
Yazar: Mahir Ünsal Eriş
Yayınevi: Doğan Kitap
“Bunları sonra oku olur mu Güzin? Al bunları, sakla. Bir gün öldüğümü duyarsan, olur da duyarsan, işte o zaman çıkar, baştan sona oku. Çünkü bizim hikâyemiz burada saklıdır.”
Bu cümlelerle başlayan bir defterin, saklı kalmış hayat hikâyesi… Samim ve Güzin’in yolları, Ankara’nın ürpertici sokaklarında, sır dolu bir çeviri bürosunda kesişiyor. Okyanuslardan göklere uzanan korkutucu mitolojik figürler, karşı konulmaz aşkların gölgesinde kalan hayalet hikâyeleri ve birbirine yabancı insanların sırları, aşk ile harmanlanıyor. Mahir Ünsal Eriş’in güçlü kaleminden Samim’in sakladığı ve ondan saklanan sırlar, Güzin’in peşinden sürüklendiği geçmiş, ikisini birbirine bağlayan sıcak bir aşk hikâyesi içinde çözülüyor. Acaip, okurları derin bir duygusal yolculuğa çıkarırken, kendimize ve birbirimize dair karanlık yüzleşmelere de davet ediyor.
Şok
Yazar: Keith Ridgway
Yayınevi: İthaki Yayınları
İrlanda’nın ödüllü ve gizli kalmış yıldızlarından, kendine özgü sakin ve cüretkâr ritmiyle çağdaş edebiyatta dikkat çeken Keith Ridgway’in, uzun zaman sonra yayımladığı son romanı dilimize ilk çevrilen kitabı oldu: Şok. İngiltere’nin en eski ödülü James Tait Black Kurgu Ödülü’nü 2021’de kazanan roman, aynı zamanda her biri kendi gücüyle dikkat çeken öyküler toplamı olarak da algılanabilir. Ödül jürisinin görüşünde belirttiği üzere Şok’ta, “başka pek çok yapıtta kenardaki karakterlere indirgenecek hayatlar duyarlı, yaratıcı ve oldukça insani biçimde irdeleniyor.”
Eğlenceli partiler, hüzünlü insanlar, kendilerini ararken başkalarını bulanlar, kafalarını açmaya çalışırken ruhunu açanlar, kaybolanların yerine geçenler, durmadan konuşanlar, hikâye anlatanlar, ölümcül fıkralar, neşeli barlar, farklı toplantılar, fareli köyün kavalcıları, modern Londra’nın insanları.
Birbirlerine farklı bağlarla bağlanan bölümler ve insanlar, aramızdaki bağların potansiyellerini gösteriyor, ortaya eşsiz bir roman çıkarıyor.
“Keith Ridgway’in Şok’u ‘başyapıt’ sözcüğünün bugünkü çoksatana indirgenmiş anlamını değiştirip asıl anlamını hatırlatıyor. Kaçırılmış ve gerçekleştirilmiş bağlar hakkındaki, bizi bir araya getiren ve ayrı tutan şeyler hakkındaki, duvarlar (bazen gerçek) ve sızıntıları (bazen gerçek) hakkındaki, neyin geçirgen neyin geçirmez olduğu hakkındaki bir roman bu. Şok biçimsel olarak göz kamaştırıcı, tarz olarak çoğulcu ve kusursuz, anlam olarak bir nabız gibi atıyor. Kalabalık kadrosu dolu bir kutu kibrite bakıyormuş hissi veriyor, kutuyu açıyorsunuz ve içinde bir elmas keşfediyorsunuz. Hata olmasın, Ridgway Esas Olan.”
Neel Mukherjee
“Kendine özgü ve büyüleyici.”
Zadie Smith
Cumhuriyetin Yüzü: Başkenti Savunmak
Yazar: Tezcan Karakuş Candan
Yayınevi: Tekin Yayınevi
Her kentin bir hikâyesi vardır. Bu hikâyeleri mekân üzerinden okumak, geçmişe ve geleceğe ışık tutmak ve sahip olduklarımızın farkında olarak bir kenti sevmek gerçek sevgidir. Ankara’nın hikâyesi binlerce yıl öncesine uzanıyor. Anadolu’nun orta yerinde bir bozkır kasabası olarak ifadelendirilen Ankara, taşıdığı değerlerle birlikte bir kültürler katmanıdır. Her döneme ait izlerin olduğu bu kent, bir kültürler coğrafyasıdır. Katmanlı yapısı ile birlikte çok kültürlülüğü bağrında taşıyan yaşlı, bilge bir kenttir Ankara.
Fiili başkentlik süreci Kurtuluş Savaşı ile birlikte başlayan ve hukuki olarak başkent olmasıyla Cumhuriyet’i ifade eden simge yapılarla planlı bir şekilde inşa edilen Ankara’da son yıllarda bu yapıların doğrudan hedef alınmasının asıl nedeni temsil ettikleridir.
Hükümetin ve yerel yönetimin uygulamalarıyla tehdit altında olan Cumhuriyet’in mimari, kültürel ve doğal mirasına başkent olarak ev sahipliği yapan Ankara’nın biriktirilen öfkenin patlama kenti olması bundandır.
Atatürk Orman Çiftliği arazisi üzerine kaçak olarak yapılan “saray”dan, Atatürk’ün tarihî tören pistinin yıkıldığı Hipodrom alanına, İller Bankası binası, Havagazı Fabrikası, Baraj Gazinosu, Su Süzgeci binası yıkımına, TCDD Garı yerleşkesinin parçalanmasından tarihî Sümerbank binası, Sağlık Bakanlığı ve valilik binasına kadar uzanan mekân hıncı, saygı mekânı olan Anıtkabir’i de hedef almıştır. Mekân hıncının asıl hedefi Cumhuriyet, özgürlük, demokrasi ve laik yaşamdır.
Tezcan Karakuş Candan, başkent Ankara’nın kuruluş sürecinden başlayarak, hukuk tanımazlıkla, hınçla tahrip edilen Cumhuriyet yapılarını ve bu büyük yıkım sürecine karşı verilen mücadeleyi Başkenti Savunmak ile anlatıyor, her birimizi korunması gereken cumhuriyet değerlerine karşı sorumluluğa davet ediyor.
O Çılgın İnsanlar
Yazar: Zeynep Oral
Yayınevi: İnkılap Kitabevi
Gazeteci ve Yazar Zeynep Oral, O Büyülü İnsanlar, O Güzel İnsanlar isimli kitaplarında kaleme aldığı portrelere O Çılgın İnsanlar’la devam ediyor.
O Çılgın İnsanlar’da; Ahmet Say, Ali Poyrazoğlu, Atillâ İlhan, Ayla Erduran, Jacques Brel, Birsel Lemke, Bülent Ecevit, Deniz Türkali, Füruzan, Gilbert Becaud, Hümeyra, Kaptan Coustau, Mahmud Derviş, Marlene Dietrich, Moris Gabbay, Muazzez İlmiye Çığ, Müjdat Gezen, Nazlı Eray, Nermin Abadan Unat, Sunay Akın, Tarık Akan, Türkan Şoray ve Vedat Günyol’un portreleri bulunuyor.
Kültür yaşamımıza damga vurmuş, birbirinden değerli isimlerin yer aldığı portrelerde onların yaratıcılıkları, yetenekleri ve olağanüstülükleri anlatılıyor.
Anılarla harmanlanan bu portreler; bir döneminin kültür sanat yaşantısına dair önemli kesitler sunuyor. Sanat üretiminde dayanışmanın, dostluğun ve mücadelenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.
Gülme: Komiğin Anlamı Üzerine Bir Deneme
Yazar: Henri Bergson
Yayınevi: Can Yayınları
Kıyıya vuran dalga uzaklaşırken bazen köpüğün bir kısmını kumsala bırakır. Yakınlarda oynayan çocuk, bu köpükten bir avuç dolusu alır ve bir an sonra avucunun içinde birkaç damla sudan fazlasının kalmadığını görünce şaşırır – üstelik bu, onu getiren dalgadan çok daha tuzlu, çok daha acı bir sudur. Gülme de işte bu köpük gibi doğar.
Henri Bergson, ilk kez 1900’de kitaplaştırılan Gülme’de komiğin tanımını, üretim yasalarını ve toplumsal fonksiyonlarını doğal ortamında, yani beşeriyet içerisinde arayıp buluyor. Günlük hayat ve tiyatro örnekleri üzerinden nelerin neden komik olduğunu, karakter ve durum komedisinden çeşitli söz komedilerine kadar fani komiğin farklı biçimlerini, komedinin diğer sanatlar arasındaki konumunu ve gülmenin ardında yatan itici güçleri irdeleyen Bergson aynı zamanda bireyin ve toplumun mekanik katılığını, otomatik dalgınlığını ve birtakım kusur ve dürtülerini mercek altına alarak kültürel analizini yapıyor.
On Sekizinci Yüzyıl İngiliz Edebiyatı 1660 – 1789
Yazar: Charlotte Sussman
Çevirmen: Barış Arpaç
Yayınevi: VakıfBank Kültür Yayınları
Tristram Shandy bir roman mıdır yoksa eğlenceli bir performans mı? Pamela boş vaktini yazı yazmak için kullanabiliyorken boş vakti olmayan işçi sınıfı kadın ne zaman yazı yazabilirdi? Orronoko ile Robinson Crouse hangi açılardan birbirine benzerler? Bu kitap, bu tür kışkırtıcı sorulara cevap ararken aynı zamanda 18. yüzyıl edebiyatını yeni okurlarla buluşturmayı hedefliyor. Dönemin önemli eserleri, yazarları ve tartışmalarını tanıtırken kronolojik bir inceleme yerine, kentleşme, sömürgecilik, ticaretin yaygınlaşması, kamusal alanın ortaya çıkışı ve toplumsal cinsiyet rollerindeki değişimlerin edebiyat üzerindeki etkilerini inceliyor. 18. yüzyıl Britanya’sında kadınlar ilk kez sahneye çıkarken roman edebi piyasada ön safhaya geçiyor, insanlar eşitlik fikrini tartışmaya başlıyorlar. Defoe, Swift ve Pope gibi kanonik yazarların yanında, Charlotte Smith ve Olaudah Equiano gibi daha az bilinen isimlere de dikkat çeken bu kitap, VakıfBank Kültür Yayınları etiketiyle hem öğrenciler hem de araştırmacılar için eşsiz bir başvuru kaynağı niteliğinde okurlarını bekliyor.