Haftanın Kitaplığı – 14 Temmuz 2024
Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye göz atabilirsiniz
Yaşama Uğraşı: Günlük 1935 – 1950
Yazar: Cesare Pavese
Çevirmen: Nevin Yeni
Yayınevi: Alfa Yayıncılık
“Benim halihazırdaki intiharlık yaşamım ancak böyle izah edilir. Her buhran ya da her acı karşısında intiharı düşünmeye sonsuza kadar mahkûm olduğumu biliyorum. Benim ilkem asla tamamına ermeyen ve benim asla tamamına erdiremeyeceğim ama hassasiyeti sırtımı sıvazlayan bir intihardır; budur beni ürküten.”
Yaşama Uğraşı, 1950’de İtalya’nın en büyük edebiyat ödülünü kazandıktan kısa bir süre sonra intihar eden Pavese`ye ulaşmak için en temel kaynaktır. Bir şairin duyarlılığıyla, erişilmesi güç bir duygusal olgunluğu arayan bir adamın yaşadığı eziyet okunur günlüklerinde. Hayatı boyunca intihar fikrinin kederli örtüsünün altında gizlenen Pavese, olağanüstü zekâsına, hayal kırıklıklarına rağmen “mükemmel aşkı” arar.
Cesare Pavese’nin Yaşama Uğraşı 6 Ekim 1935’te sürgün günlerinde başlayıp ölümünden dokuz gün öncesine, 18 Ağustos 1950’ye kadar sürer. Onun varlığını bölüp parçalayan tüm dramlara dair itiraflarıyla dolu yorgun bir günlük olur. Umutsuzluğun, acının ve ironinin söylendiği bu günlük Pavese’nin, bir yazar olarak yazın dünyasına dair düşüncelerini emanet ettiği bir yer haline gelir. Pavese, okura entelektüel ve ahlaki titizlikle yürütülen hayat, değişen yaşamlar, rüyalar, anılar, aşk ve sanat üzerine bir meditasyon sunar.
“Pavese için edebiyat bir uğraştır, şiir bir uğraştır, yaşamak bir uğraştır.”
–Domenico Starnone
Michael Haneke
Yazar: Kolektif
Yayınevi: Agora Kitaplığı
Michael Haneke`yle seçme söyleşileri biraraya getiren bu kitap, soykırımın damgasını vurduğu yüzyılımızda yönetmenin nasıl `duygusal buzullaşma`yı yansıtıp, filmlerinde her zaman ihtimallerle oynadığını ve seyirciye bir sıçrama tahtası sunduğunu göstermektedir…
Ateşin Şarkısı
Yazar: Tess Gerritsen
Çevirmen: Cumhur Mısırlıoğlu
Yayınevi: Doğan Kitap
Kemancı Julia Ansdell Roma’daki bir antikacıdan garip bir müzik kitabı ve el yazması bir vals eseri satın alır. Daha notaları okurken valsin güzelliği karşısında büyülenir. Ancak eve dönüp bu güzel şarkıyı çalmaya başladığında etrafında garip olaylar olmaya başlar. Bu büyüleyici, tutku ve acı dolu müziğin üç yaşındaki kızı Lily’nin üstünde açıklanamaz bir etkisi vardır.
Küçük kız önce evin kedisini sonra da Julia’yı bıçaklayınca Julia bu müziğin geçmişindeki gizemi ortaya çıkarmaya karar verir. Ailesini ve kendisini kurtarabilmek için Incendio adındaki bu valsin ardında yatan laneti bulmak zorundadır. Fakat müziğin notaları onu çok daha büyük bir tehlikenin kucağına düşürür.
“Nefes kesici… İlk sayfaları okuduktan sonra elinizden bırakamayacaksınız.”
David Baldacci
“Edebiyat, psikolojik gerilim ve duygu yüklü bir roman.”
The Huffington Post
Tuttuğun Yasa Rağmen Hayat Devam Ediyor – Kayıplarının Acısıyla Başa Çıkma Rehberi
Yazar: Gina Moffaa
Çevirmen: Seda Peker
Yayınevi: Düşbaz
Yakın zaman önce büyük bir kayıp yaşamış olabilirsin. Belki anneni kaybettin, belki babanı, anneanneni, dedeni ya da babaanneni. Çok sevdiğin biri artık seninle değil. Yanından ayırmadığın evcil hayvanın uzaklara gitmiş olabilir. Bir anda telefonun çalmış ve eskiden çok sıkı görüştüğün ama araya yılların girdiği dostunun bir anda ölüm haberini almış olabilirsin. Veya feci bir ayrılık acısıyla başa çıkmaya çalışıyor; kronik rahatsızlıklarla ve günden güne artan ağrılarla mücadele ediyorsun belki. Yıllardır özlemini çektiğin ve hayalini kurduğun bebek için sancılı ve acılı bir süreçten de geçiyor olabilirsin.
Bunların hepsi, birkaçı, biri ya da hiçbiri. Yaşadığın acı çok taze olabilir veya yıllar önceye ait bir yasın vakti ancak gelmiştir, üzüntü tüm yüreğini sarmaya başlamıştır. Bazı kayıplarsa seni belirsizlik içinde de bırakabilir, düşük yapmak veya demans hastalığı gibi; haliyle beklentilerin, umudun, güvenin, kimliğin yitirilmesine hatta daha fazlasına da sebep olabilir.
Belki de yaşadığın kayıplar birikmiş birikmiş, kocaman bir üzüntü yumağı olarak çıkmıştır karşına. Travmatik bir kayıp olabilir bu veya sana travmatik gibi görünüyor da olabilir.
Kimleri ve neleri, nasıl kaybettiğini bilmiyorum ama kaybın için üzgünüm.
Hatta çok, çok üzgünüm.
Neyse ki bu kitapla karşılaştın.
Klinik psikoterapist Gina Moffa, bu kitabında yas sürecini her yönüyle ele alırken okurlarının bu süreci en az hasar alarak geçirmesi için pratik öneri ve yöntemler sunuyor. Yazarın kendi yas deneyimden de esinlenerek yazdığı bu kitap yas tutmaya dair, yasla yüzleşmeye ve yasla yaşamaya dair bir başucu kılavuzu.
Knockemstiff
Yazar: Donald Ray Pollock
Çevirmen: Avi Pardo
Yayınevi:İthaki Yayınları
Köylü doğup basit bir işçi hayatı yaşadıktan sonra emekliliğinde yazdığı Knockemstiff’teki öykülerle elli yaşında PEN/Robert Pingham Ödülü’nü kazandı Donald Ray Pollock. Daha sonra 2012’de Guggenheim Bursu’na da layık görülen Pollock, Düş Yakamdan Şeytan adlı ilk romanıyla öykü kitabında anlattığı memleketini okurlara daha da etraflıca göstererek, Amerikan Güney Gotiği ve taşra anlatısında eşsiz bir yer elde etti.
Ortabatı Amerikan kasabasının olağanca sertliğini ve hü-zünlü sıradan insanlarını, ruhlarına nüfuz eden her tür kir pastan arındırarak unutulmaz bir anlatıyla ortaya koyar Pollock. Altmışların ortalarından doksanların sonlarına uzanan bir zaman diliminde yaşadığı, karakterleriyle birbirlerine zincirlenen öykülerinde kendi dünyasını, Ohio’daki Knockemstiff’i yazarak edebiyat haritasına gerçek bir hayal diyarı bağışlar.
Tozun toprağın, patlak lastiklerle kırık kaportaların, gres yağlı mermilerin, inançlı sarhoşların, küfür kıyametin, ana babalarla kardeşlerin, her türden köylüyle işçinin kurnaz zekâları, çapraşık ahlaki değerleri ve kapkara mizahıyla hâl-i pürmelali.
“Belki umutlu ve yaşam enerjisi yüksek bir Raymond Carver ya da tanrısız bir Flannery O’Connor – ama Pollock hiç kimsenin gölgesi değil. Güçlü bir yetenek iş üstünde.” —KATHERINE DUNN
“Ürkütücü, kasvetli, tavizsiz ve matrak… Amerikan kurgusu ne kadar çiğ olabilirse. Unutulmaz bir deneyim.” —SAN FRANCISCO CHRONICLE
Sınırdaki Okul
Yazar: Geza Ottlik
Çevirmen: Gün Benderli
Yayınevi: Can Yayınları
“Otuz dört yıl boyunca en iyi dostumdu ama bunları hiçbir zaman konuşmadık. Beni de dövdüler Szeredy’yi de, hepimizi. Hepimiz sonunda itaat etmek zorunda kaldık. Ama bunları ileride ne Medve’yle ne Szeredy’le ne Énok Gereben’le ne de başkalarıyla konuştuk. Asla kendimizden ya da dünyanın halinden utandığımızdan değil, ilginç olmadığı için, önemli bulmadığımız için. Bütün bunlar sonunda hiçlere karıştı, hiç oldu ve tam da bir daha asla konuşulmaması için hiçe dönüştü.”
1920’ler, Macaristan. On yaşlarındaki üç oğlan –Bébé, Szeredy ve Medve– akranlarıyla birlikte demirden disiplinle örülmüş askerî eğitimin karanlık yüzüyle karşılaşacakları, Avusturya sınırındaki bir okulda bir araya gelirler. Kısa süre içinde de burada ailelerinin yanında öğrendikleri hiçbir şeye –nezakete, şefkate, tevazuya– yer olmadığını anlarlar. Şişman ya da miyop olan, kekeleyen ya da memleket özlemiyle ağlayan, kuralları sorgulayan herkes baştan kaybetmiştir. Böyle bir atmosferde, çocukların masumiyetlerini yitirmesi ve hayatta kalmak için birtakım seçimler yapması kaçınılmazdır.
1956 Macar Ayaklanması’ndan üç yıl sonra yayımlanan ve ülkede edebî bir sansasyon kabul edilen Sınırdaki Okul, 20. yüzyılın en iyi Macar romanlarından biri olmasının yanı sıra bir toplumun psikolojik okuması.