Haftanın Kitaplığı – 14 Mart 2022
Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye bir göz atabilirsiniz
DENİZİN UZUN TAÇYAPRAĞI – ISABEL ALLENDE
Benim hayatım bir dizi deniz yolculuğuyla geçti, bu dünyada oradan oraya dolaştım. Derin köklerim olduğunu bilmeden hep bir yabancı oldum… Ruhum da denizlerde yolculuk etti. Ama bunların üzerine düşünüp taşınmanın yararı yok gibi geliyor bana; bunu çok önce yapmalıydım. İspanya İçsavaşı sırasında genç doktor Víctor Dalmau ile piyanist Roser Bruguera, Barselona’dan kaçarak Şili’nin yolunu tutarlar. Avrupa savaşların pençesinde kıvranırken Víctor ile Roser ülkelerinde bir türlü kavuşamadıkları huzur ve barışı şair Pablo Neruda’nın “uzun taçyaprağı” diye tanımladığı Şili’de bulurlar. Ta ki 1973’te Salvador Allende’yi deviren askerî darbeye kadar… Denizin Uzun Taçyaprağı’nda Isabel Allende 20. yüzyılda Avrupa ve Latin Amerika’yı şekillendiren tarihî olayların insani yansımalarını unutulmaz karakterler üzerinden aktarıyor.
MEYHANEDE HANIMLAR – HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR
Hüseyin Rahmi Gürpınar Meyhanede Hanımlar’da Cumhuriyet sayesinde kadınların kazandığı özgürlüğün sosyal hayata yansımasını, çerçevesini kimsenin tam olarak bilmediği içki yasaklarını, sanatta taklitçiliği mizahi bir dille hikâye eder.
Mazhar Osman, Turşucu Cemal, Şehir Tiyatroları gibi dönemin popüler kişi ve konularına da değinilen Meyhanede Hanımlar’ı, Son Telgraf gazetesinde yayımlanmadan hemen önce yazarıyla yapılan röportajla sunuyoruz.
İNCELİKLER TARİHİ – GÜLTEN AKIN ŞİİRİ
Gülten Akın şiiri üstüne incelemeler “İncelikler Tarihi”
21 yazarın katkısıyla ortaya çıkan “İncelikler Tarihi”, ortak bir Gülten Akın kitabı. Kitabı hazırlayan şairler Asuman Susam’la Duygu Kankaytsın’ın üç bölümde topladığı yazılarda Gülten Akın şiiri tüm yönleriyle ele alınıyor.
“Gülten Akın’da Şair Oluş” başlıklı ilk bölümde Necmiye Alpay, Saliha Paker, Mahmut Temizyürek, Sevilay Çelenk, Olcay Akyıldız ve Metin Celâl kişiliği ve şiirimizdeki yeri çerçevesinde şaire yaklaşıyorlar. “Gülten Akın’ı Okumak” başlıklı ikinci bölümde Cevat Çapan, Haydar Ergülen, Roman Karavadi, Ömer Erdem, Semih Çelenk, Pelin Özer ve İnanç Avadit şairle etkileşimlerini anlatıyorlar. “Gülten Akın Şiirinin Yüzleri” başlıklı üçüncü bölümdeyse Betül Mutlu, Hüseyin Köse, Yusuf Alper, Emel Kaya, Hayri K. Yetik, Ali Özgür Özkarcı, Didem Gülçin Erdem ve Ruken Alp estetiğin ve eleştirinin kavramsal, yöntemsel bilgisinin işletildiği bir yerden Gülten Akın şiirine bakıyorlar.
“İncelikler Tarihi – Gülten Akın Şiiri” modern şiir tarihimizde kadının bireysel-toplumsal duruşunu gösterme ve özellikle “şair oluş” ve “kadın oluş” imgelerinin katmanlarını birlikte açma amacını da taşıyor.
YÜREKTEKİ HAYVAN – HERTA MÜLLER
Başladığı yerde biten ve bittiği yerde başlayan bir roman: Yürekteki Hayvan. Herta Müller, diktatörün baskısı altında yaşamı ve yaşamın imkânsızlığını anlatıyor, düşünmeyi yasaklayan köy sessizliği ile yaşamayı cezalandıran kent gürültüsünün arasına sıkışmış insanları kendine özgü diliyle sayfalara taşıyor. Kuşatılmışlığa ve bir direniş alanı olarak dostluğa dair çarpıcı bir büyüme öyküsü bu, diktatörün ölümünden başka umudu kalmamış insanların, her şeye rağmen dayanışmanın ve ne kadar uzağa gidilirse gidilsin kapanmayacak yaraların öyküsü.
İnsan ilişkilerinin siyasi rejimin karanlık mengenesinde adeta bu¨zu¨ştu¨ğu¨ ve bireylerin yalnızlıkları içinde ne pahasına olursa olsun birer çıkış yolu aradıkları tüyler ürpertici bir yoksunluk ortamını betimleyen Yürekteki Hayvan, toplumsal baskının boğuculuğunu ve nefes alma arayışlarını metaforlarla örülü ince bir dille zihinlere kazıyor.
Yürekteki Hayvan’la Kleist Ödülü’nü ve Uluslararası IMPAC Dublin Ödülü’nü alan Herta Muller, 2009 yılında, ‘şiirin yoğunluğu ve nesrin doğrudanlığını kullanarak yurtsuzların dünyasını betimleme yeteneğiyle’ Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülmüştür.
KONUK KIZ – SIMONE DE BEAUVOIR
20. yüzyılın en etkili kalemlerinden Simone de Beauvoir’ın ilk romanı Konuk Kız 1943’te, İkinci Dünya Savaşı devam ederken yayımlandı. Bu tarihte Fransa, Almanya’nın işgali altındaydı ve işbirlikçi Vichy Hükümeti vatan, aile, çalışma gibi değerleri öne sürerek kitleleri elinde tutmaya çalışıyordu. Konuk Kız, bu anlayışa tamamen karşıt bir kurgu ve atmosfere sahiptir. Savaş yaklaşırken Paris’te bir tiyatroyu ayakta tutmaya çalışan Pierre ve Françoise çiftiyle himayelerine aldıkları, taşradan gelen genç kızın hikâyesi, dönemin yerleşik yargılarına ve hükümetin ideallerine alabildiğine uzaktır. Üçlü bir ilişkiye dönüşen bu birlikteliğin taraflarının ötekinin varlığıyla sarsıldığı, çatışmalara sürüklendiği Konuk Kız, Simone de Beauvoir’ın hayatından ve savaş öncesinde içinde bulunduğu düşünce dünyasından izler taşır.
GÜNLERDEN BİR GÜN – QUARENGHI MULAZZANI
Giusi Quarenghi’nin eğlenceli metni ve Simona Mulazzani’nin harika çizimleri bizi esnemelerin bulutlara dönüşebildiği, trenlerin denize girip yunuslara ıslık çalmayı öğrettiği gerçeküstü bir dünyaya davet ediyor.
Günlerden Bir Gün, hayal gücünü yansıtan, belki de ancak bir çocuğun bakış açısıyla kavranabilecek düşsel ve şiirsel bir anlatım..