Haftanın Kitaplığı – 14 Haziran 2021
Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye göz atabilirsiniz.
MÜREKKEP LEKESİ – MİHAİL ŞİŞKİN
Evet, her şeyin temelinde bir doğru, hat, çizgi yatar. Boşlukta herhangi iki noktayı alın, herhangi iki nesneyi alın; aralarına onları bağlayacak bir doğru çekebilirsiniz. Dünyadaki her şeyin arasında gözle görülmeyen doğrular vardır, hepsi birbirine bağlıdır, ayrılamazlar. Uzaklık da bu gerçeğin önünde engel teşkil edemez; doğrular uzadıkça uzar, lastik gibi, uzadıkça şeyleri daha sıkı bağlar birbirine. Gördüğünüz gibi mürekkep hokkası ile parke zemine düşmüş as arasında, kuyruklu piyanonun pedalı ile pencere pervazına düşen ağaç dallarının gölgeleri arasında, benimle sizin aranızda birer doğru uzanıyor. Onlar da bir nevi damarlar, dünyanın dağılıp gitmesini engelleyen damarlar.
Mihail Şişkin, öykülerinde “dünyanın dağılıp gitmesini engelleyen damarlar”dan besleniyor. Kendisinin ve çağının gerçeklerini, çok az yazarın sahip olduğu canlı bir hayal gücüyle, yeni bir perspektiften sunmayı başarıyor.
Şişkin, büyük idealler uğruna hayatlarından ve aşklarından vazgeçmiş devrimcilerden Sovyetler Birliği’nin dağılışını yaşayan insanlara uzanan geniş bir yelpazede, başta Gogol ve Çehov gibi büyük Rus öykücülerin görkemli mirasına yakışır bir dünya yaratıyor.
Çağdaş Rus edebiyatının büyük ismi Şişkin’in farklı zamanlarda yayımlanmış sekiz öyküsünü bir araya getiren Mürekkep Lekesi, Erdem Erinç’in Rusça aslından çevirisiyle…
KAYIP TANRILAR ÜLKESİ – AHMET ÜMİT
Ahmet Ümit’ten polisiyeyi arkeoloji ve mitolojiyle harmanlayan usta işi bir roman.
Berlin Emniyet Müdürlüğü’nün cevval başkomiseri Yıldız Karasu ve yardımcısı Tobias Becker, göçmenlerin, işgal evlerinin ve sokak sanatçılarının renklendirdiği Berlin sokaklarından Bergama’ya uzanan bir macerada, hayatı ve insanları yok etmeye muktedir sırların peşinde bir seri cinayetler dizisini çözmeye çalışıyor. Soruşturmanın Türkiye ayağında sürpriz bir ismin olaya dahil olmasıyla heyecanın dozu gitgide artıyor.
Kayıp Tanrılar Ülkesi, Zeus Altarı ve Pergamon Tapınağı’nın gölgesinde mitlere günümüzde yeniden hayat verirken, suçun çağlar ve kültürler boyu değişmeyen doğasını bir tokat gibi yüzümüze çarpıyor.
“O yüzden unuttuk dediğiniz yerden başlayacağım. Unutmanın bedelini ödeyecek unutanlar. Cezaların en şiddetlisiyle ödüllendirilecek saygısızlık yapanlar, kalbi yerinden çıkarılacak beni kalbinden çıkaranların, yüzlerinin derisi yüzülecek benden yüz çevirenlerin…”
KARİKATÜR KİTABI 2: YAŞASIN ÇOCUKLAR – BEHİÇ AK
Dikkat, şehirde çocuk var!
Karikatürist, yazar Behiç Ak, 40 yıllık benzersiz karikatür verimini yeni bir albümle taçlandırıyor. Her yaştan okura çocuk neşesini ve bilgeliğini taşıyan ikinci “Karikatür Kitabı”nda, günümüz dünyasını çocukların gözünden yorumlayan 143 karikatür yer alıyor. Çevre duyarlığından pandeminin zorlu koşullarına, okul yaşamından gelecek kaygısına pek çok temada mizahla felsefeyi harmanlayan karikatürler çocuklara taptaze sorular, yeni düşünme yolları sunuyor. “Çocuklarla büyükler arasındaki farkı kaldıran karikatürler” çizdiğini söyleyen sanatçı, çocukların birçok konuyu büyüklerden daha iyi anladığına dikkat çekiyor. Türkiye’nin 2022 Hans Christian Andersen Ödülü “yazar” adayı olan Behiç Ak’tan felsefi okumalara göz kırpan özel bir seçki!
Behiç Ak’ın kitaptaki “Önsöz yerine…” başlıklı sunuş yazısından: Komşum geçenlerde, ‘Çocukluğumda kaybettiğim bilyelerimi yıllarca aradım bulamadım,’ dedi. ‘Ta ki, çocuğum onları bulana kadar.’ Deminden beri merak ettiğini söylediğin, kaybettiğimiz sorular da çoktan bulundu. Hem de, meraklı çocuklarımız tarafından. Onlar şimdi çocuklarımızın zihninde… Yanına yenilerini de eklediler üstelik. İstersek kavuşabiliriz onlara, yeter ki izin verelim, çocuklarımızın soru sormasına…”
VULNUS / KIRILGANLIK ÜZERİNE – GAMZE HAKVERDİ
Hiç kimsenin rahatça yerleşemediği gösterişli bir koltuğa benzer “ideal”. Hep oradaymış ve hep orada olacakmış gibi optik düzenin merkezine yerleşiktir. Bir sabitlik sunar; konfor vaat eder. Kapaktaki koltuk gibi hem gündelik ve sıradan bir nesne gibi görünür; hem de aşırı varlığıyla gündelik olanın rahatını kaçırır, göze kendi varlığını dayatır ve sembolik olarak hep erişilemez bir uzaklıkta kalır.
Bu çalışma “idealliği” tam karşıtı olarak görülen “kırılganlık” ile birlikte tartışıyor. Ankara’dan ve Roma’dan katılımcıların anlattıkları hikâyelerde bu iki kavram, çeşit çeşit ses ve imgeye bürünerek farklı katmanlarıyla karşımıza çıkıyor. Kırılganlıklarını dile getirmeye çalışan bu hikâyelerin arka planında, toplumsalın özneyi idealliğe çağıran o gıcırtılı sesini de duyuyoruz.
Yara, kesik, kırık, çatlak, delik… Kırılganlığın ilk akla gelen, sabit bir kırılma anında kıstırılmış imgeleri bunlar. İdeale karşı kırılganlığı, vulnus’u tanıyan bir görme rejiminde, böylesine bir sabitlemeye direnen, yaşayan ve dönüşen şeylerin bu imgelerin yerine geçebileceği umudunu taşıyor bu metin. Belki, çiçeklerin!
Gamze Hakverdi
LIKTORUN KILICI – GENE WOLFE
“Son elli yılın en olağanüstü bilimkurgu kitabı. Yeni Güneş Kitabı, bilimkurgu edebiyatının Kayıp Zamanın İzinde’si olmaya en yakın eser.”
Neil Gaiman
Locus En İyi Fantazi Romanı Ödülü
August Derleth Yılın En İyi Romanı Ödülü
“Bazen Bir Oğlan Çocuğunun Gözlerinden Anlarım Onun Gelecekte Gamli Bir Adam Olacağını.”
Bilimkurgunun Melville’i olarak bilinen Gene Wolfe, spekülatif edebiyatın sınırlarını zorlayan, fantaziden bilim ve bilimden de fantazi çıkarmayı başaran, türün her alanında eşit muazzamlıkta eserler veren ender yazarlardan biri. Wolfe’un dilin ve türün imkânlarını sonuna kadar kullandığı, bilimkurgunun Ulysses’i olarak da anılan Yeni Güneş Kitabı’nın üçüncü cildi Liktorun Kılıcı’nda ise bu gizemli yolculuğun sonuna yaklaşıyoruz artık.
Günümüzden yüz binlerce yıl sonrası. Ancak öyle bir gelecek ki geçmişten farkı yok. Bugüne ait kültür ve olaylar artık bir anı bile değil. Gezegen, beklenmedik ve gizemli biçimlerde değişimler geçirmiş. Güneş’in ömrünün sonu gelmiş, sönmekte.
İşkenceci Severian, sürgün edildiği Thrax’a, Penceresiz Odalar Şehri’ne ulaştı sonunda. Ancak vicdanı yüzünden burayı da terk etmek zorunda kalacak ve dağları aşacağı bu yolculuğunda, adaş olduğu bir oğlan da yoldaşlık edecek ona.
Serinin bu cildinde, Severian, kaderin kendisi kadar azametli kılıcı Terminus Est ve pek kudretli bir ışığa sahip cevheri Pençe ile yoluna devam edecek, karşısına çıkan canavarları alt edecek, bu yıkılmış dünyanın mazisine dair biraz daha bilgi edinecek ve bazı eski yüzlerle tekrar karşılaşacak. Güneş elbet bir gün ölecek. Ve Yeni Güneş elbet bir gün doğacak.
Liktorun Kılıcı, tek hamleyle birbirinden ayrılmayan doğru ile yanlışın kitabı.