8
Views

Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye göz atabilirsiniz:

Kalbin Durduğu Bütün Zamanlar

Yazar: Polat Özlüoğlu

Yayınevi: İthaki Yayınları

Polat Özlüoğlu’ndan bireysel hafıza ile toplumsal belleğin kesiştiği noktada yankılanan güçlü bir ilk roman: Kalbin Durduğu Bütün Zamanlar.

Bir kadın… Adı Meşhur.
Çocukluğu kimsesizlikle, gençliği yasaklı yıllarla, kadınlığı suskunlukla örülmüş bir hayat yaşadı. Karanlığı, yalnızca meydanlarda değil zihinlerde de derin izler bırakan 12 Eylül 1980 darbesi, onu uzun yıllar bir gölge gibi takip etti. Ancak sığındığı peruk dükkânında yalnızlığından sıyrılarak hem hayata tutundu hem de görünen görünmeyen, yas ve korkularının ağ tuttuğu onca yarasını örttü.

Kalbin Durduğu Bütün Zamanlar yalnızca bir roman değil, yakın tarihin onarılması güç travmalarını en sert hâliyle belgeleyen edebi bir kayıt. Özlüoğlu; kırılgan üslubuyla ortak hafızadaki işkencelere, kayıplara, yarım kalmış hayallere ayna tutuyor.

Kaç kez durmuş ancak direnerek hayata tutunmuş tüm kalplere…

“Bütün hikâyeler birbirine benziyordu. Bütün filmler aynı hikâyeyi anlatıyordu. Sanki hepsini aynı adamlar yapıyordu. Hepsinin faili aynı kişilerdi. İşkencelerin şekli şemaili bile aynıydı. Bütün kötü adamlar birbirine benziyordu. Yaşanan acılar da, açılan yaralar da, kırılan, dağılan kemikler de, kanayan dudaklar da aynıydı. Ölüler bile birbirine benziyordu. Kurbanların çektiği acılar değişmiyordu. Acı yuva yapıyordu içlerine. Kimliksiz, benliksiz, aidiyetsiz bir ortaklık vardı yaşananlarda. Kıyamet bu muydu? Herkesin birbirinin aynı olması mıydı? Herkesin birbirine benzemesi miydi?”

Bahçıvan ve Ölüm

Yazar: Georgi Gospodinov

Çevirmen: Hasine Şen Karadeniz

Yayınevi: Metis Yayınları

Hayatının uzun yıllarını bahçesine vakfetmiş olan babasının, “omuzlarında tonlarca geçmiş taşıyan bir Atlas” gibi gördüğü ve idealize ettiği kişinin ölümünü anlattığı bu kitabında Georgi Gospodinov, yeri doldurulamaz bir kayıp karşısında hissettiklerini içten ve etkileyici bir dille aktarırken, aynı zamanda hayat ve ölüm üzerine, sevgi ve yas üzerine, varoluşumuzu anlamlandıran ve yola devam etmemizi sağlayan şeyler üzerine derin bir tefekküre dalıyor.

“Onun bugüne kadarki varlığı, benim kendi varlığımı, çocukluğumun varlığını doğruluyordu. Öte yandan yokluğu hafızanın tüm mekanizmasını harekete geçiriyor. Uzun zamandır aklıma gelmeyen şeyler şimdi uyanıyor, onları ben uyandırıyorum tüm bunların gerçekten olup bittiğinden emin olabilmek için. İstemli ve istemsiz bellek birlikte çalışıyor ve anıların paslanmış çarkını harekete geçiriyor, net görülmeyen yerleri temizliyor veya uyduruyor. Kabul etmeliyiz ki bu, vefat edene yönelik bir bellek çalışması olduğu kadar, kendimize de yöneliktir, benmerkezci, bir anlamda kendimizi kurtarmaya, birinin gidişinden sonra hayatta kalışımızı anlamlandırmaya yönelik bir uğraştır. Bizi çocuk olarak hatırlayan son kişi de gittiğinde hâlâ var olduğumuz söylenebilir mi?”

2023 Uluslararası Booker Ödüllü yazardan içe işleyen bir anı-roman.

İmkansız Ütopya: İnsanın Politik Arkeolojisi

Yazar: Işık Ergüden

Yayınevi: Sel Yayıncılık

Işık Ergüden, kapitalizmin faşizme içkin yönelimini, devlet–sermaye–kitle yaratım üçgenini, kültür endüstrisinin “ideal yurttaş” kalıbını ve küresel prekaryayı; ekolojik yıkımdan türcülüğe, patriyarkadan göçmen düşmanlığına uzanan şiddet ağlarıyla birlikte okuyor; toplumsal hareketlerin coşku ve umut dolu günlerinden yenilgi ve yılgınlık zamanlarına, eşitlik ütopyalarından kölelik cehennemine, büyük ihtimallerden bütün türlerin yokoluşuna doğru dörtnala gidilen bir çağın politik arkeolojisine girişerek zamanın ve düşüncenin kopuk fragmanlarını ilmek ilmek birbirine bağlıyor.

İmkânsız Ütopya, karamsarlığa teslim olmadan, olay’ın beklenmedikliğinde beliren ihtimallere, itaatsizliğe ve müştereklere kulak vererek tüm şiddet, tahakküm ve manipülasyon mekanizmalarına rağmen, insanlığın en büyük mirası olan “hayır!” deme gücünü yeniden hatırlatıyor.

Direnişlerin hafızasıyla, felsefe–edebiyat–bilim arasındaki geçitlerde dolaşan bu metin, okuru hem bugünü anlama hem de “gelmeyecek olana” rağmen yeni bir etiği kurma cesaretine çağırıyor.

Başka bir dünyanın taşları, tam da buradan döşeniyor.

Babil Değirmenleri ve Öteki Rüyalar

Yazar: A. Hares Yalçi

Yayınevi: İletişim Yayınları

“…unutmak onun için öldürücü olabilir ve bu yüzden geçmişi elinde tutmayı başarabilirse sonsuza kadar yaşayacaktır.” Kitabını tekrar cübbesinin içindeki karanlığa koydu. Kapıya yöneldi. Çıkmadan önce Beri’ye son bir cümle söylemesini istedim. Beni kırmadı. “Unutma,” dedi, “bir yarasın sen de, iyileşirsen kaybolursun!”

Üzerine sis çökmüş gibi silik duran anların peşine düşüyor A. Hares Yalçi. Hayatın çoğu zaman o anların içinde gizli olduğunu hissettiriyor. Gerçeğin her zaman ilk gördüğümüz şey olmayabileceğinin, hayatın o büyük “görüntülere” sızarak ilerlediğinin farkına varmış karakterler yaratıyor.

Babil Değirmenleri ve Öteki Rüyalar, hatırlamak ile unutmanın, var olmak ile yok olmanın, endişe ile kabullenmenin arasında gidip gelen öyküler…

Kuru Otların Kokusu – Modern Klasikler

Yazar: Giorgio Bassani

Çevirmen: Yelda Gürlek

Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları

1930’ların Ferrara’sındaki Yahudi-İtalyan topluluğunu konu alan bu unutulmaz öykülerde, yalıtılmış hayatlar ve yok olmanın eşiğindeki bir dünya anlatılıyor. Genç bir adamın karşılıksız aşkı; garip bir kayboluş; solmuş bir otel; metruk bir lunapark; Yahudi Mezarlığı’nın kapılarında biçilmiş samanın kokusu… Bu canlı izlenimler, anlık görüntüler, gelip geçiciliği yoğun bir şekilde resmediyor. Finzi-Contini’lerin Bahçesi ve Altın Gözlük gibi romanlardaki mekân ve dünyayı konu alan samimi, ironik, hüzünlü ve yer yer de sert öyküleriyle Kuru Otların Kokusu, Giorgio Bassani’nin edebiyatının kökenlerini besleyen şehri Ferrara’yı anlattığı kitaplarının sonuncusudur.

Giorgio Bassani zamanının diğer yazarlarından farklı olarak Yeni Gerçekçi tavırdan uzak kaldı. Olağanüstü yapıtı faşist diktatörlüğe, savaşa ve direnişe; savaş sonrasının yeni bir toplumsal ahlak oluşturma umutlarına ve bu umutların çöküşüne tanıklık eden İtalya’sındaki tarihî süreçte ortaya çıktı.

Bassani’nin dünyası ancak sözcüklerle geri getirilen bir kentin kartografisidir; Hitler öncesini, Faşizm öncesini, kendisinin ve kaybettiği sevdiklerinin üzerinde durduğu zemini savaş yerle bir etmeden önceki dönemi ve hiç değilse bir olasılık olarak geçmişi geri getirmektedir.
André Aciman

Orman Ahalisi: Bahçenin Gizemi

Yazar: Johanna Lumme

Çevirmen: Nil Deniz Çidanlı

Yayınevi: Dinozor Çocuk

Zürafa Kornelius şehre yerleşmekte zorlanır.
Orman ahalisi şehre yerleşmiştir ama Kornelius kendini tamamen işe yaramaz hisseder. Ormanda öğrenilen becerilerin şehirde hiçbir faydası yok gibi görünür ona. Üstelik biri Orman Köşkü’nün bahçesinin meyvelerini toplamaya başlamıştır. Kornelius, meyve hırsızını kovalarken yeni şeyler öğrenmenin çok zor ama bir yandan da çok eğlenceli olduğunu deneyimler.
Orman Ahalisi Bahçenin Gizemi ressam ve illüstratör Johanna Lumme’nin ikinci resimli kitabıdır.
Bu kitap, Orman Ahalisi serisinin ikinci kitabıdır.

Makale Kategorileri:
KİTAP · MANŞET