Haftanın Kitaplığı – 12 Ocak 2025

Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye göz atabilirsiniz

Shogun 1. Cilt

Yazar: James Clavell

Yayınevi: Holden

17. yüzyılda, dünyanın büyük keşiflere tanık olduğu bir dönemde, İngiliz kılavuz kaptan John Blackthorne, gemisi fırtınaya yakalanınca, çok az Avrupalının bildiği ve ziyaret edebildiği Japonya’nın gizemli sahillerinde bulur kendini. Blackthorne (veya Japonların ona verdiği isimle Anjin-san) samurayların onur, sadakat ve ölümle örülü dünyasında hem hayatta kalmak hem de kendine yeni bir hayat kurmak zorunda kalacaktır. Bir yandan Japonya’nın köklü geleneklerine alışmaya ve dil engelini aşmaya çalışan Blackthorne, bir yandan da hem kendi hem de bütün bir ulusun kaderini belirleyecek karmaşık bir iktidar savaşında Derebeyi Toranaga’nın himayesine girecek ve bu ölümcül satranç oyununda, Toranaga’nın piyonlarından biri haline gelecektir.

Kapsamı ve derinliğiyle Shakespeare`i andıran Shōgun’u New York Times şöyle tanımlıyor: “Sadece okumuyorsunuz, onu yaşıyorsunuz.”

James Clavell’in 1975 yılında yayımlanan ve yayımlandığı günden bu yana ses getirmeye devam eden epik tarihi romanı Shōgun, Seda Çıngay Mellor’un yetkin çevirisiyle tam metin olarak ilk kez Türkçede…

İçi Boş Krallık

Yazar: Kira Jane Buxton

Çevirmen: Ahmet Sevindik

Yayınevi: Epsilon Yayınevi

Seattle’ın Ravenna semtindeki küçük bir evde yaşayan karga B.P.’nin gözünden, büyük bir felakete sürüklenen dünyayı izliyoruz. B.P., insan dostu İri Jim’in tuhaf ve korkunç değişimlerine tanık olurken, bir yandan da dış dünyada akıl almaz olaylar yaşanıyor. Evcil hayvanlardan oluşan bir ekip, insanlığın tükenişine karşı hayatta kalmaya çalışırken korkunç sırlar ortaya çıkıyor.

İçi Boş Krallık, hem kara mizahla dolu bir macera hem de doğanın, insanlığın ve dostluğun sınırlarını zorlayan bir hikâye.

B.P. ve arkadaşları, tuhaflıklarla dolu bu dünyada hem kendi hayatlarını hem de sevdiklerini kurtarabilecek mi? Bu benzersiz ve karanlık mizah yüklü roman, okurlarını alışılmadık bir maceraya davet ediyor.

Neredeyse Aynı Şeyi Söylemek

Umberto Eco

Doğan Kitap

İtalya’nın Libya’yı işgali ve asi çetelerle yıllarca süren çarpışmalarıyla ilgili anıların henüz taze olduğu yıllarda geçen çocukluğumda sık sık anlatılan bir hikâyeyi anımsıyorum. İşgal kuvvetlerinin peşine takılan bir İtalyan maceraperest o dili hiç bilmese de kendini Arapça çevirmeni olarak işe aldırmıştı. İsyancılardan olduğu varsayılan biri yakalandığında sorguya tabi tutuluyordu; İtalyan subay İtalyanca olarak sorusunu soruyor, sahte çevirmen de uydurduğu Arapçasıyla bir şeyler söylüyordu; sorguya çekilen kişi hiçbir şey anlamıyordu ve kim bilir neler söylüyordu (olasılıkla yanıt da anlaşılamıyordu) ve çevirmen kendi keyfine göre şahsın yanıt vermeyi reddettiğini ya da her şeyi itiraf ettiğini uyduruyordu ve genellikle isyankâr idam ediliyordu. Tahminime göre dalavereci arada sırada merhamete geliyor, sorguladığı zavallının ağzına onu kurtaracak sözler de uyduruyordu. Her neyse, bu hikâyenin nasıl sonuçlandığını bilmiyorum. Çevirmen belki hakkına düşen parayla onurlu bir hayat sürmüştür, belki de sahtekârlığı ortaya çıkmıştır ve başına gelebilecek en kötü şey işten atılması olmuştur.

Bu öyküyü anımsadıkça asıl çevirinin daima ciddi bir iş olduğuna, hiçbir yapısökümcü çeviri kuramının etkisiz kılamayacağı bir meslek ahlakı gerektirdiğine inanıyorum.

Umberto Eco’dan çeviri, çevirmenlik ve diller arası geçişler üstüne eşsiz bir kitap. Çeviri konusunda duyarlı tüm okurlara yeni ufuklar açarken neşeli anekdotlarıyla okuma sürecini son derece eğlenceli kılacak.

Sarayın Gözleri – Osmanlının İlk Fotoğrafçılarından Sbah & Joaillier’nin Hikayesi

Yazar: Fabrizio Casaretto

Yayınevi: Mundi

Marsilya, Cenova, Halep, İstanbul… İtalyan, Fransız, Ermeni, Yahudi, Rum, Türk… Gemiler, yolculuklar, karşılaşmalar… Tarihî bir roman tadında, geniş Osmanlı coğrafyasının özeti gibi bir aile: Sarayın Gözleri, Osmanlı’nın ilk fotoğrafhanelerinden biri olan Sébah&Joaillier’nin kurucularından Sébah ve Joaillier aileleriyle, 1800’lerde İstanbul’da makarna üretip satmaya başlayan Casaretto ailesinin hikâyesine konuk ediyor bizi. Aşçılık ve kuyumculukla başlayan, sonrasında fotoğrafçılığa da uzanan aile öyküsünün yazarı ise, bu Levanten ailenin halen İstanbul’da yaşayan son temsilcilerinden Fabrizio Casaretto. Büyükannesinin konuştuğu bir video kaydından yola çıkarak aile tarihçesini merakla araştıran, araştırmakla kalmayıp onları birer roman karakterine dönüştüren Casaretto, okuru 19. yüzyıldan 21. yüzyıla uzanan renkli bir dünyaya davet ediyor.

Sarayın Gözleri, sarayın resmî fotoğrafçısı olan, sadece İstanbul değil, Bursa ve İzmir gibi birçok şehrimizin ilk panaromik fotoğraflarını çeken, ünlü ressam Osman Hamdi Bey’le birlikte geleneksel kıyafetlerimizi fotoğraflayan, kısaca bize paha biçilemez bir kültür hazinesi miras bırakan Sébah&Joaillier Fotoğrafhanesi ile iki yüz yıldır varlığını bu şehirde sürdüren Casaretto ailesinin yer yer duygusal, yer yer şaşırtıcı anılarıyla bezeli, başka bir “bu topraklar” hikâyesi…

Ne Düşündüğünü Biliyorum

Yazar: Christopher Farnsworth

Çevirmen: Mehmet Deniz Öcal

Yayınevi: April Yayıncılık

John Smith, kimileri için lütuf, kimileri için lanet sayılacak özel bir yeteneğe sahip: insanların zihinlerine erişebiliyor.
Akıllarına takılan şarkıları, herkesten sakladıkları sırları, gizledikleri korkuları, unutamadıkları acı dolu anları bir bakışta okuyabiliyor…

Sürpriz değil, CIA onu en güçlü ajanlarından biri haline gelene dek ihtimamla yetiştirdi, yeteneklerini zorlayarak geliştirdi.
Ve yine sürpriz değil, John gibiler tek yere bağlı kalamaz…
Teşkilattan bir gece ansızın kaçtı ve şimdi özel danışman olarak çalışıyor, en büyük mücadelesi de kendisiyle.
Tek derdi yeteneğinin karanlık potansiyelini kontrol altında tutmak ve beladan uzak kalmak.

Yeni müşterisi milyarder yazılım gurusu Everett Sloan’ın teknoloji dehası eski çalışanını araştırması için John’u tutmasıyla işler fena karışıyor.
John, güçlerini sonuna kadar kullanmanın hayatta kalmak için tek umudu olduğunu biliyor, bu kendi akıl sağlığını riske atmak anlamına gelse bile.

Christopher Farnsworth yüksek konseptli gerilim macera romanı
Ne Düşündüğünü Biliyorum’da tarih, biyoteknoloji, aksiyon ve macerayı kusursuz bir şekilde harmanlıyor.

“Ne Düşündüğünü Biliyorum’u okumak, gökyüzünde 5.000 mil hızla ilerleyen balistik bir füzenin burun kısmına bağlanmakla eşdeğer. Unutulmaz bir yolculuk!”
Nick Cutter, THE TROOP ve THE DEEP kitaplarının yazarı

“Biraz James Bond, biraz Jason Bourne, biraz Profesör X… tek farkla: Bizim kahramanımız daha zeki, daha esprili ve daha hızlı koşabiliyor. Christopher Farnsworth Ne Düşündüğünü Biliyorum’da gelmiş geçmiş en büyük silahı kılıfından çıkarıyor: insan zihni!”
Beau Smith, WYNONNA EARP’ın yaratıcısı / yazarı

“Chris Farnsworth tıpkı kahramanı gibi zihin okumayı biliyor, son sayfaya gelene kadar beni kendine bağlamayı bildi. Ne Düşündüğünü Biliyorum şimdiye kadarki en iyi romanı.”
IanTregillis, MEKANİK’in yazarı

“Telepati ve kirli işler…
Yoğun macera ve tekno-gerilim…
Güçlü yeteneklere sahip göz alıcı bir kahraman…
Ne Düşündüğünü Biliyorum’da her şeyin en iyisi var ve baştan sona çok eğlenceli.”
Jonathan Howard, JOHANNES CABAL THE NECROMANCER’ın yazarı

Findel Gizemi

Yazar: Andrew Clements

Yayınevi: Günışığı Kitaplığı

Efsane geri dönüyor, macera devam ediyor! Sözcükler, kodlama ve korsan kitap muamması… Zekice kurguladığı okul romanlarıyla hem dünyada hem Türkiye’de milyonlarca okura ulaşan Andrew Clements’in geride bıraktığı dosya kitaplaştırıldı. Çocukların ve öğretmenlerin unutulmazları arasına giren, çocuk edebiyatının modern klasiklerinden olan Bunun Adı Findel macerası bir nesil sonra yeniden alevleniyor. Dijital çağda yaratıcı emeğin gaspedilmesine odaklanan yazar, cesaretle dayanışmayı öneriyor. Yapay zekânın da kolaylaştırdığı hak ihlallerine, korsan yayınlara ustaca dikkat çekiyor. Teknoloji tutkunu Josh, tüm ödevlerini birkaç tuşla çözebilir. Ancak, edebiyat öğretmeni Bay N sınıfta bilgisayar kullanılmasını kabul etmediği gibi, ödevleri de hep elyazısıyla ister. Rastlantıyla keşfettiği “findel”i, kankası Vanessa’yla paylaşan Josh, Bay N’nin sır gibi sakladığı geçmişinin peşine düşer. Her hamlede bambaşka gerçeklerle karşılaşan çocukları, çok sevdikleri bir yazar adına girişecekleri dijital bir mücadele beklemektedir…

What's your reaction?