Haftanın Kitaplığı 12 Aralık 2022

Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye göz atabilirsiniz

CENNET – ABDULRAZAK GURNAH

Cennet, Nobel Edebiyat Ödüllü Abdulrazak Gurnah’tan efsanelerle, düşlerle, geleneksel inanışlarla bezeli bir Afrika panoraması. Büyük bir dönüşümün eşiğindeki Afrika kıtasında küçük bir çocuğun, Yusuf’un büyüme ve hayatta kalma mücadelesi anlatılıyor Cennet ’te. Babasının borcu yüzünden Aziz adında bir tüccara satılan Yusuf, ailesinden on iki yaşındayken ayrılmak zorunda kalıyor. Bir dükkânda tezgâhtarlıktan kervanla sefere çıkmaya kadar türlü işlere koşuluyor. Hıristiyan ve Müslüman, Afrikalı ve Avrupalı, zengin ve yoksul çatışmalarının arasında, geçmişinden gelen acıyı ve geleceğe dönük belirsizliği alt etmeye çalışıyor. Gurnah, çetrefil Afrika coğrafyasının derinliklerine doğru mesafe kat ederek kıtanın politik ve kültürel gerilimlerini Yusuf’un gözünden okuyucuya yansıtıyor.

EKOLOJİ / BİR ARADA YAŞAMIN GELECEĞİ – DİDEM BAYINDIR / MİNE YILDIRIM

Didem Bayındır ve Mine Yıldırım’ın derlediği “geri dönüşü olmayan noktaya bir adım kala” ekolojik yıkımı çok boyutlu dinamikleriyle ele alan çalışmaları Ekoloji: Bir Arada Yaşamın Geleceği, Tellekt’ten çıktı.

Derlemeye katkıda bulunan yazarlar uzmanlık alanlarının çerçevesinden gerek bireysel ve toplumsal hayatlarımızda gerekse küresel örgütler ve devletler bazında değişmek zorunda oluşumuzun bilimsel ve felsefi gerekçelerini sunuyor, canlı ve cansız tüm varlıklarla yeryüzünün bir bütün olduğunu hatırlamak, hatırlatmak amacını taşıyor. Ekoloji; sadece kolektif evimiz olan Dünya’yla ilişkimize değil; aynı zamanda Gaia’nın, canlı ve cansız varlıkların, gezegenin dününe, bugününe ve geleceğine bakıyor.

“Ekolojik yıkım ve tahribat gezegenimizin en kritik, öncelikli ve acil sorunu. Kitlesel hayvan ölümleri, türlerin kaybı, biyoçeşitliliğin azalması ve kirlilik her geçen gün hızlanıyor. Yerküreyle ilişkimizi gözden geçirmemiz, iktisat politikalarına, üretim modellerine, tüketim alışkanlıklarımıza acilen müdahale etmemiz gerekiyor. Çünkü gezegenimiz yanıyor.”

CEBİMDEKİ EKMEK KIRINTILARI – ERCAN KESAL

İnsan kendini bir pey akçesi gibi nasıl ortaya sürer?
Neden artık her birimiz yılkıya giden atlara benziyoruz?
İnsan kendini nasıl dünyanın bir parçası hissedebilir?
Bir şeylere başlamak, adım atmak isteyen herkese yönelik bir ortak düstur var mıdır?
Bizi en çok başka dile çevrilemeyen sözcükler mi anlatır?
Rahatı bulduğumuz yerde tükenmeye mahkûm muyuz? Birbirinden habersiz birçok senarist neden tam da şu anda aynı hikâyeyi yazıyor?
Farik ve mümeyyiz bir toplum olmaya daha çok yolumuz var mı?
Antropoloji çalışmak, antropoloji üzerine düşünmek bir sanatçıya ne öğretebilir?

“Birazdan okuyacaklarınız, Grimm Masalları’ndaki çocuklar gibi yapayalnız bırakıldığım ormandan tekrar dönebilmek için evime, cebimde sakladığım ekmek kırıntılarından başka bir şey değildir. Bütün derdim eve sağ salim dönebilmek…”

Yenal Bilgici sordu, Ercan Kesal yanıtladı. Cebimdeki Ekmek Kırıntıları eve dönmek için bir rehber, bir yoldaş… Sayısız kitap ve film eşliğinde insana dair bir yolculuk.

ÇİN’İN TUHAF CANAVARLARI – YAN GE

Yan Ge’nin insanın “kendi”yle “öteki” arasına çizdiği sınırı sorgulayan, sosyal, kültürel, hiyerarşik, ideolojik pek çok düzlemde bu ilişkiye ayna tutan romanı Çin’in Tuhaf Canavarları, Selen Özcan’ın çevirisiyle Timaş Yayınları’ndan çıktı.

Çağdaş Çin edebiyatının parlayan isimlerinden Yan Ge’nin tarzı ve kurduğu sürreel dünya detayları sebebiyle Lewis Carol, Ursula Le Guin, Jorge Luis Borges ve Italo Calvino’nun eserleriyle karşılaştırılıyor.

Geçmişi binlerce yıl öncesine dayanan, gizemlerle dolu, hayali Çin şehri Yongan’da insanlarla canavarlar evvelden beri bir arada yaşamakta, ırkları birbirine karışmaktadır. Genç bir zooloji öğrencisi, etrafından ve aile büyüklerinden duyageldiği canavar öykülerini bir roman içinde derlemeye karar verir. Bunun için toplayabildiği kadar hikâye toplamalı, mümkün olduğunca çok canavar tanıyıp doğalarını gözlemlemelidir. Neşeli Canavarlar, Kederli Canavarlar, Kurbanlık Canavarlar, Görkemli Canavarlar bunların başında gelir. Yongan’ın canavarları, insanlığın içindeki kötülüğün temsilcisi olduğu kadar yardımseverlikleri, doğaya karşı merhametli ve koruyucu tabiatlarıyla insanlardan daha “iyi” olabileceklerini de gösterir.

BAVULA SIĞMAYAN – NERMİN YILDIRIM

Romanlarıyla okuru renkli yolculuklara çıkaran Nermin Yıldırım, bu defa el ele tutuşan öykülerden oluşan büyüleyici bir dünya kuruyor. Çocukluk düşleri, gençlik hevesleri, ihtiyarlık özlemleri, gidenler, kalanlar, bekleyenler, arayanlar, en karanlık dehlizlerde bile bir umut ışığı bulanlar, düşmemek için birbirine tutunanlar, her şeye rağmen hayata inananlar, bu buruk ama görkemli şölende bir araya geliyor.
Bavula Sığmayan görünenin ötesine geçip insana ve yaşadıklarımıza farklı perspektiflerden bakmamızı sağlayan geniş bir panorama sunuyor bizlere. Nermin Yıldırım’ın duyarlı bakışı, etkileyici diliyle dokuduğu derinlikli hikâyeler, yüreklere dokunurken, tekrar tekrar okuma isteği yaratacak, uzun süre hafızalardan çıkmayacak.

KEDİ FELSEFESİ: KEDİLER VE HAYATIN ANLAMI – JOHN GREY

John Gray’in felsefeyle, inanışlarla ve modern araçlarla kurduğumuz dünyanın kırılganlığını bir kedinin patisiyle yoklayıp test ettiği kitabı Kedi Felsefesi: Kediler ve Hayatın Anlamı; Ayşegül Yurdaçalış’ın çevirisiyle Domingo Yayınevi’nden çıktı.

Gray, bu kitabında sevgi, bağlılık, ölümlülük, ahlak, kıskançlık ve benlik gibi belalı konuların kediler için neden meseleye dönüşmediğini anlamaya çalışıyor. Montaigne’in meşhur kedisinden, Vietnam Savaşı’nı cesaret ve neşesini kaybetmeden atlatmış kedi Mèo’ya, oradan da kedilerle ilgili kendi gözlemlerine uzanarak bir canlının “doğasına sadık olmasının” iyi yaşamak için kilit önemini vurguluyor.

​Bebeklikten itibaren toplumsal kabullere göre inşa ettiğimiz kendimize dair imgelerin çoğu zaman bedenimiz ya da yaşamımızın gerçekliğiyle uyuşmadığını, dolayısıyla onların peşinden koşmanın mutluluktan çok hayal kırıklığı getireceğinin altını çizerek, hayatlarımızın her türlü mükemmellik fikrinden daha zengin ve daha anlamlı olduğunu gösteriyor.

What's your reaction?