Haftanın Kitaplığı – 10 Temmuz 2023
Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye göz atabilirsiniz
İSTANBUL’U DOYURMAK – CANDAN TÜRKKAN
Osmanlı döneminde İstanbul’un iaşesine ilişkin birincil kaynakları, tarihî, antropolojik ve coğrafi çalışmaları kullanarak gıda sisteminin özelliklerini belirleyen Türkkan, bu sistemin 19. yüzyıldaki çözülüşünü takip ederek Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan geniş bir tarihsel süreçte gıda rejiminin son derece etraflı bir analizini yapıyor. 1980’lerden itibaren gündelik hayatta/ ekonomide yaşanan dönüşüm ve değişimlerin, neoliberal politikaların, küreselleşmenin, sermaye piyasalarının, tedarik zincirlerinin izini sürerek İstanbul’un nasıl doyurulduğunun/doyduğunun günümüzdeki dinamiklerine daha yakından bakıyor. Üstelik hem farklı bir gıda sistemi hem de farklı bir gıda rejimi vaat eden “karşı hareketleri”, alternatif yaklaşımları da ihmal etmeyerek. İstanbul’un olduğu kadar Türkiye’nin de gerek tarihini gerek iaşe kültürünü, değişen beslenme politikalarını anlamak için çok önemli bir kaynak.
AŞKI YENİDEN İCAT ETMEK / PATRİYARKA HETEROSEKSÜEL İLİŞKİLERİ NASIL SABOTE EDİYOR? – Z. HAZAL LOUTE
Mona Chollet’in patriyarkanın heteroseksüel ilişkileri nasıl manipüle ettiğini, hem kadınları hem de erkekleri koşullandırdığını, aşkı ve arzuyu yaşamamıza engel olduğunu anlattığı kitabı Aşkı Yeniden İcat Etmek –Patriyarka Heteroseksüel İlişkileri Nasıl Sabote Ediyor?, Z. Hazal Louze’nin çevirisiyle İletişim Yayınları’ndan çıktı.
Chollet, eleştirel üslubu ve yüreklendirici bakış açısıyla aşkın gücüne duyulan inancın manifestosunu sunuyor okura. “Kadınların kimliklerine, kıymetlerine dair çok güçlü ve sağlam hisleri olması, her alandaki egemenliklerinden emin olmaları gerekir. İşte tüm bu ögeler kadınların sahip olmakta çok az şanslı oldukları noktalar; ama onları beslemeye kararlı olmak da bizim elimizde.”
Aşkı Yeniden İcat Etmek, aşkı bize sunulandan farklı bir biçimde tasavvur edebilir miyiz? Daha güçlü, daha tatmin edici, daha eşit bir aşk mümkün mü? gibi soruların peşinden gidiyor. Televizyon dizileri, filmler, romanlar, gündelik hayatın görünmez kodları kadınların susmasını ve aşkta mutluluğu yakalamak için kendileri ile sevgilileri arasında bir seçim yapmaları gerektiğini öğütlüyor. Erkek her şeye hakkı olan, kadın ise fedakârca kendini adaması gereken taraf olarak kabul ediliyor. Sadakat ve tekeşliliğe değer yükleyen toplumsal kaideler bazen kadın kırımının yolunu açabiliyor; bu olmadığında bile kadın için yıkıcı, yıpratıcı ve tüketici oluyor. Tahakkümün görünür ve görünmez bin bir çeşidi hayatımızı esir almaya devam ediyor.
HAYALETLERİM – GWENDOLINE RILEY
Kırklı yaşlarını süren bir akademisyen olan Bridget, kedisi ve erkek arkadaşıyla sakin bir hayat kurmuş, babasıyla görüşmeyi yıllar önce kesmiş, annesiyle ilişkisini ise senede bir gün baş başa yenen doğum günü yemeklerine, arada bir yollanan kartlara indirgemiştir. Fakat çok az arkadaşı olsa da cemiyet hayatına inatla dahil olan, başından geçen iki evliliğin ardından yalnız yaşayan emekli annesi Helen artık daha fazlasını istemekte ve istediğini alana kadar vazgeçmemekte kararlıdır. Çağdaş İngiliz edebiyatının ödüllü yazarlarından Gwendoline Riley, nevi şahsına münhasır karakterleri, kusursuz diyalog yazımı ve kara mizahıyla yıllar içinde kendisine sadık bir okur kitlesi kazandı. İhtiyaçları, hayalleri ve acıları birbirinden farklı olan anne kızın psikolojik bir savaşa dönen ilişkisini merkezine aldığı son romanı Hayaletlerim zaman zaman karanlık, rahatsız edici ve tekinsiz olabilen bu bağın haritasını ustalık ve acımasızlığa varan bir soğukkanlılıkla çiziyor.
YENİ BİLİMSEL TİN – GASTON BACHELARD
Yeni Bilimsel Tin, Gaston Bachelard’ın Bachelard olmaya başladığı, kendi kıvamını bulduğu kitaptır. Bachelard değişmenin epistemolojisini, bu kitabından itibaren teorileştirmiş, bazı gelişmelerden bilim felsefesi açısından önemli sonuçlar çıkarmıştır. Vardığı nokta ise modern bilimin artık Descartesçı epistemolojiyi geride bıraktığı, aştığı saptamasıdır. İşte bu noktadan sonra, Bachelard’ın velut epistemolojik üretimi geleneksel felsefenin rasyonalizm ve ampirizm, gerçekçilik ve uzlaşımcılık gibi ikiliklerini bir sentez içinde aşmaya yönelir. Yeni Bilimsel Tin, Bachelard’ın kendine özgü rasyonalizminin, tarihsel kopuş teorisi ve epistemolojik pedagojisinin nüve halinde ortaya çıktığı yapıtıdır. Filozofu anlamak için ilk önce ve en dikkatle okunması gereken eserinin bu olduğu söylenebilir.
RÜYALARININ KIZI – BURAK EVREN
Bireyin, ait olmaya çalışırken kendinden uzaklaştığı, dahil olmaya çabalarken ötekileştirildiği anlar, iç dünyamız ile dış dünyanın kimi zaman boy ölçüştüğü, kimi zaman da kucaklaştığı durumlar… Burak Evren, 2008’de Yaşar Nabi Nayır Öykü Ödülü’ne layık bulunan eseri Rüyalarının Kızı’nda, suçluluk, utanç, ölüm gibi kasvetli konular etrafında gündelik hayata sızan travmatik gerçekleri ele alarak, kendi geçmişlerine, şimdilerine ve geleceklerine doğru âdeta tünel kazarak ilerleyen kahramanların hikâyelerini anlatıyor.
BİR SAĞIR ZANGOÇ – SONER SERT
Soner Sert’in “Araf”, “Ölüm” ve “Yaşam” başlıkları altında topladığı öykülerinden oluşan yeni kitabı Bir Sağır Zangoç, İthaki Yayınları’ndan çıktı.
Sert bu öykülerinde, olağan görünen an parçalarının nasıl olağandışı yollara sapabileceğini, karakterlerin raydan çıkan hayatlarının –belki de en– kötü günlerine odaklanarak gösteriyor, kırılmaların altını kazıyor.
“Allah’ın unuttuğu, kurdun kuşun belirli bir saatten sonra ses etmediği, sokak lambalarının bile yanıp yanmamakta tereddüt ettiği, ‘Boğulacaksan, büyük denizde boğul,’ deyip hep küçük denizde boğulanların işsizler kahvesine tünediği, kimsenin ne çok iyi ne çok kötü olduğu ama herkesin birbirine ahlak pazarladığı bu kasabada ortalık cırcırböceklerine kalmıştı. Ece, jandarma karakolunun izbe nezarethanesinde yarı açılmış ufak pencereden periyodik olarak gelen seslere kilitlenmiş, başına gelenleri düşünüyordu. Cırcırböceklerinin sesi kafasının içine içine vuruyordu. Cilası yeni yapılmış, üzerinde ‘İçişleri Bakanlığı’ yazan kırmızı beyaz boyalı bankta otururken, göğsünün daraldığını, nefesinin kesilir gibi olduğunu hissetti.”
NEDEN TÜKETİYORUZ – CENK KOÇAŞ
Prof. Dr. Cenk Koçaş’ın neyi, neden tükettiğimiz konusunda genetiğimizin, kültürümüzün ve bilinçaltımızın bizi nasıl yönlendirdiği üzerine hazırladığı kitabı Neden Tüketiyoruz?, Doğan Kitap’tan çıktı.
“İhtiyacımız olan veya olmayan birçok şey satın alıyoruz. Bir markayı değil de öbürünü tercih ediyoruz. Bir ürünü zevkle tüketirken bir diğerinden uzak durmayı seçiyoruz. Kadınlar ve erkekler, yaşlılar ve gençler, Türkler ve Amerikalılar… Farklı tüketim alışkanlıklarına, hatta kodlarına sahibiz. “Peki neden?”, “Neden tüketim kodlarımız bu kadar tahmin edilebilir?”, “Alışveriş yaparken gerçekten kontrol bizde mi?”
Tüketim alışkanlıklarımızda kültürel olduğu kadar birçok genetik faktör de rol oynuyor. Binlerce yıl öncesindeki atalarımızın hayatta kalma yöntemleri bizim bugünkü seçimlerimizi etkiliyor.”