Haftanın Kitaplığı – 1 Ekim 2023

Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye göz atabilirsiniz

Kel Şarkıcı

Yazar: Eugene Ionesco

Çevirmen: Ayberk Erkay

Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları

“Hayat insana pencereden baktırır.”

Uzun bir evlilikten sonra birbirlerine söyleyecek kof laflardan başka bir şeyleri kalmayan Bay ve Bayan Smith’lere, Bay ve Bayan Martin’ler bir akşam misafirliğe gelir. Martin çiftinin ilişkisizlikleri öyle bir noktaya gelmiştir ki gerçekten evli olduklarına ve bir çocukları olduğuna ikna olmaları için uzunca bir diyaloğa girmeleri gerekir…

Modern tiyatronun en büyük yenilikçilerinden Ionesco “karşıoyun” olarak nitelediği ilk oyunu Kel Şarkıcı’yla dilin trajedisini ortaya koyuyor ve absürd tiyatronun perdesini aralıyor.

Kel Şarkıcı 1950’deki ilk temsillerinde neredeyse bütün eleştirmenler tarafından alaya alınsa da Breton ya da Queneau gibi isimlerin gönlünü kazanır; çok geçmeden modern klasikler arasında yerini almış ve 1952’den itibaren aynı salonda –Le Théâtre de la Huchette aralıksız oynanma rekorunu kırarak –yaklaşık 20.000 temsil, iki milyonun üzerinde seyirci– Fransa’da en çok sahnelenen oyunlardan biri olmuştur.

Gergedan

Yazar: Eugene Ionesco

Çevirmen: Ayberk Erkay

Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları

Eugène Ionesco’dan acımasız bir konformizm ve totalitarizm eleştirisi.

Küçük bir taşra kentinde sakin bir pazar günü iki arkadaş, Bérenger ile Jean bir kafenin bahçesinde oturup laflamaya başlarlar. Birden, gittikçe artan bir gürültü duyulur: Hızla gelip gözden kaybolan bir gergedanın çıkardığı sestir bu. Sonra bir başka gergedan aynı hızla geçip gider. Mahallenin sakinlerinden bir ev hanımı, yaşlı bir beyefendi, bir mantıkçı,kafenin sahibi ve garson kız büyük bir şaşkınlık içinde olup biteni anlamaya çabalar, birtakım sorulara cevap bulmaya çalışırlar. Kısa süre içinde kentte gergedanların sayısının arttığı görülür, ancak bunlar kente dışarıdan gelmiş gergedanlar değildir, halk gergedanlaşmaktadır…

 Ionesco akıldışı olanı, kendi dışında hiçbir gerekçeye ihtiyaç duymayan özerk bir güç olarak ciddiye alan nadir yazarlardandı. Ancak yalnızca, aklın en sonunda her zaman bir şekilde üstün geleceği yollu aldatıcı bir güven duygusuna kendilerini kaptırmayanların, aklın can düşmanlarına karşı başarılı bir şekilde direnme şansı vardır.

Richard Herzinger – Die Welt

Gergedan, fikirlerin yaygın ruh hallerine ne kadar çabuk dönüşebileceğini ve ardından, kaçınılmaz olarak bir toplumsal kargaşaya yol açacağını etkileyici şekilde gösteren, toplumsal histeri ve konformizme ilişkin acayip bir hikâye.

HANS OTTO THEATER

Duyguların Arşivi

Yazar: Peter Stamm

Çevirmen: Ufuk Tonka

Yayınevi: DeliDolu

Kavuşulmaz bir aşk, hasretten çok daha fazlasıdır!İsviçre edebiyatının önde gelen kalemlerinden Peter Stamm’ın yazdığı Duyguların Arşivi, hiçliğin tam ortasında kâğıt yığınlarından kendine yeni bir hayat kuran yalnız bir adamın içsel monologlarıyla şekillenen çarpıcı bir roman. Geçmişle geleceği sağlam köprülerle birbirine bağlarken yalnızlığı duygulardan arınmakla eşdeğer tutan yazar; kavuşulmayan aşkların, zamanın işlediği suçların, varoluşsal hezeyanların gölgesinde yükselen baş döndürücü bir anlatı sergiliyor. Katmanlı hikâyesini psikoloji ve felsefe sularında yüzdürerek derinlikli bir zemine oturtan bu sarsıcı kitap, pandemi döneminde küresel boyutta deneyimlediğimiz sosyal psikopatolojinin edebî bir izdüşümü âdeta. Bir şeylerin değişmesini istemiyorum. Kabahat mi?Köklü bir gazetenin karanlık dehlizlerinde uzun yıllar arşivcilik yapan başkarakter, işini kaybettikten sonra yaşama tutunmanın yolunu yine geçmişin tozlu sayfaları arasında bulur. Görev yaptığı gazetenin arşivini evine taşır, bodrumuna yerleştirir ve bu kez sadece kendisi için çalışmaya başlar. Bildiği tek işi devam ettirebiliyor olmak başlarda onu iyi hissettirir. Ancak zamanla, hayatı tamamen arşivin içine hapsolur. Gazete kupürlerinin arasından sızan nostalji rüzgârları şimdilerde 60’larında olan adamı eski hatıralarına götürür. Mazi belleğinde canlandıkça, özellikle çocukluk aşkını, asla gerçek anlamda “sevgili” olamadıkları Franziska aklına düşer. İçinde koca bir boşluğa dönüşen bu kadını anılarından hiç koparamadığını fark eder. Belki de artık, özgürlüğünü sınırlayan duygularını bir arşive kapatıp, geçmişiyle yüzleşmenin ve hayatında yeni bir sayfa açmanın vaktidir… Peter Stamm, kendisini duygusuzlaştırmaya ant içmiş bir adamın hayattaki ikinci şansının peşinden gidişine tanıklık ettirdiği bu romanında, değişimin akıntısına kapılmanın ve anılarda yaşıyormuşçasına sonsuz bir anda var olmanın dayanılmaz çekiciliğine vurgu yapıyor.  Arşiv yalnızca dünyayı yansıtmaz, aynı zamanda dünyanın bir kopyasıdır. 

Nazik Olmanın 100 Yolu – Yeni Bir Yaşam Şekli

Yazar: Theresa Cheung

Çevirmen: Zeynepgül Atsız

Yayınevi: Orenda

Günlük nezaket eylemleri ruh hâlinizi yükseltir, bağışıklığınızı arttırır, kan basıncınızı düşürür, kaygıyı azaltır, yaşlanma sürecini yavaşlatabilir -kendinizle olan ilişkiniz dahil-, ilişkilerinizin kalitesini iyileştirebilir ve size derin bir anlam ve amaç duygusu verebilir.

Nazik Olmanın 100 Yolu hem kendinize hem başkalarına hem de doğaya karşı nasıl daha nazik olabileceğinize dair pratik, basit ve anında eyleme geçirilebilir yolların bir haritasını sunuyor. Theresa, nazik olmanın bir zayıflık olduğu yönündeki zarar verici efsaneyi çürütüyor ve gerçek iç cesaretimizi ortaya çıkaranın öfke veya saldırganlık değil, nezaket olduğunu gösteriyor.

Nezaket, herkesin şu anda uygulaması gereken basit ve bilimsel olarak kanıtlanmış bir devadır. Hem hayatınızı dönüştürmek hem de dünyayı kurtarmak için nezaketin gücünden yararlanmak istiyor ancak nasıl yapacağınızı tam olarak bilemiyorsanız; bu kitap tam size göre. 

Derz

Yazar: Hakan Günday

Yayınevi: Doğan Kitap

Bu hikâyeyi kimseye anlatmadım. Kayra’ya bile anlatmadım. Ne o sordu ne ben söyledim. İşlediğim ilk cinayet hakkında hiç konuşmadım. Tek kelime bile etmedim. Ama Kayra hep konuştu. Oysa gerek yoktu. Çünkü yanındaydım. O yaşlı adamı öldürdüğünde oradaydım. Kayra ilk cinayetini bir yastıkla işledi. 93 yaşında felçli bir adamdı. Ama felçli olması yetmedi. Kayra uyumasını bekledi. Kayra, 93 yaşında, felçli bir adamı uykusunda boğarak öldürdü. Sonra dönüp bana baktı. “Hiçbir şey hissetmedim” dedi. “Hiçbir şey hissetmiyorum” dedi. “Hiçbir şey hissetmeyeceğim” dedi. Ve o eski köy evinden çıkıp Abidjan’da bir bara gittik. Karşılıklı oturup birer flag istedik. O an soracak sandım. Çünkü söz vermiştik birbirimize. Afrika’daki ilk ayımızda ikimiz de birer cinayet işleyecektik. Kinyas ve Kayra katil olacaktı. Böylece asla dönemeyecektik evlerimize.

Derz, Hakan Günday’ın çeşitli mecralarda yayımlanmış öyküleri ile Anakara Seyir Defteri adlı fanzininden sayfaları bir araya getirdi. İyi okumalar, iyi seyirler!

Dünyanın Bütün Fıstıkları

Yazar: Başar Başarır

Yayınevi: Can Yayınları

Küçüklüklerinde kedi-kolonya gibiydiler. Birbirlerinden hoşlanmazlardı. Zaten benzemezlerdi de. Ağabey daima aklı başında, yalnız, sessiz; küçük kardeş zirzop, delidolu, şenlikli… Anlaşamamak konusunda anlaşmışlardı. İşin aslı, tanıdıkları yegâne yetişkinleri taklit ediyor, ana babaları gibi davranıyor, onların durduğu gibi duruyorlardı: Birbirlerinden olabildiğince uzak. Isırgan otu kardeşliğiydi bu, mesafeli, arası açık.

Biri yerinde duramayan, diğeri yerinden kalkamayan iki kardeş: Aksel ve Seyfettin. Ağabey Seyfettin yaylada kendini ararken, küçük kardeş Aksel plazalarda, cam yeşili şişelerde kaybolma mesaisinde.

Yıllar sonra mecburen buluşup derme çatma bir kulübeye tıkılan bu iki zıt karakterin geçmiş aile günahlarını temize çekip birbirleriyle hesaplaşmaları kolay olmayacak. Hele de Dağyüzü gibi at izinin it izine karıştığı bir köyde, her biri ayrı telden çalan köylülerin arasında, kozalaklar altında.

Dünyanın Bütün Fıstıkları’nda, dünyanın bütün dertlerini olmasa da kardeşliğe dair olanlarını Başar Başarır’ın işlek kaleminden hem güle oynaya hem ağlaya sızlaya okuyoruz. Bir yandan da insanın tabiatla o hiç bitmeyen kanlı mücadelesinin gölgesi üzerimize vuruyor…

What's your reaction?