Fikret Kızılok Kimdi?
Kimdi Fikret Kızılok?
Fikret Kızılok; söz yazarıydı, besteciydi, Aşık Veysel’den çok şey öğrenmişti, güler yüzlüydü, Türk rock müziğine farklı bir tını katmıştı, deneysel müzikler yapmıştı, hümanistti, diş hekimiydi, dilinden sevgi eksik olmazdı, “Kalbim, bırakacak gibisin yarı yolda” diye şarkı yazmıştı ve kalp hastalığı yüzünden ölmüştü. Öldükten sonra da dinlenecekti, onu dinleyen birileri hep olacaktı. Onun hakkında yazacak ve onun sesini gelecek nesillere taşımaya çalışacak birilerinin olacağı gibi.
Müzik Ona Nerede Rastladı?
1946 doğumlu Fikret Kızılok, bir müzisyen olmasının yanı sıra bir diş hekimiydi aynı zamanda. Fakat müziğe olan tutkusu ona ve bizlere, Fikret Kızılok müziğini bahşetti, bir diş hekimi muayenehanesini değil. Galatasaray Lisesi’nin ilkokul kısmında müzikle tanışan Fikret Kızılok, burada sınıf arkadaşının babasından müzik eğitimi aldı. Okulunun düzenlediği bir 23 Nisan gösterisi için Taksim Belediyesi Gazinosu’nda ilk kez sahneye çıktı. O zamanlar orada bulunan hiç kimse, dinledikleri çocuğun bu toprağın en önemli seslerinden biri olacağını bilmiyordu belki de.
Aynı Lisenin Çocukları: Barış Manço ve Timur Selçuk, Fikret Kızılok’un Üst Dönem Öğrencilerindendi
Liseye başladığında artık elinde gitarı sımsıkı tutan Fikret Kızılok, o senelerde üst dönem öğrencisi olan Barış Manço ve Timur Selçuk’un büyük desteğini aldı. Geri dönüp baktığımızda, Türk müziği için orijinallik dendiği zaman bu üç isim de en üst sıralarda yer almaz mı? Onların arkadaşlıkları, müzikle olan bağları tüm ülkeye kalmış bir miras sayılmaz mı? Kesinlikle sayılır.
Liseden Sonrası: Kadıköy ve Fikret Kızılok’un Sesi
Lise döneminde beraber çalıp söylediği, ilk ismi Fikret Kızılok ve Orkestrası sonraki ismi ise Fikret Kızılok ve Veliahtları olan grubuyla lise sonrası da müzik yapmaya devam ettiler; Kadıköy’de çalıp söylediler. Bugün vaktinin çoğunu Kadıköy’de geçiren biri olarak, o dönemin Kadıköy’ünde bulunup Fikret Kızılok’u canlı dinlemek için nelerimi vermezdim…
O sıralar Cahit Oben’le de tanışan Kızılok, onunla beraber daha profesyonel bir adım atma kararı alır ve yeni bir grup kurarlar. Çatı Gece Kulübü’nde mahalle konserlerine devam ederler.
Dişçilik Fakültesi. İlk Plak. Kaygısızlar.
Lise sonrasında da müziğe devam eden Fikret Kızılok, okulla müziği bir arada götürmeye karar verse de bir süre okuluna ağırlık verme kararı alır fakat müziksiz yapamayacağını anladığı an tekrar müziğe vakit ayırmaya başlar. İlk plağını da bu sıralarda çıkarır ama ilgi görmez. Sonrasında ise Barış Manço’nun yer aldığı Kaygısızlar grubuna katılır. Yolları bir kez daha kesişen iki isim, kimbilir birbirlerine ne kadar katkıda bulunmuşlardır. Fikret Kızılok kimdir diye sorup yolculuğa çıktığım bu yazıda, “o Barış Manço’nun arkadaşıydı” da diyebilirim kolaylıkla. Ve bu da çok şey anlatır.
“Uzun İnce Bir Yoldayım”
Dişçilik Yüksekokuluna devam ettiği sırada onun hayatına etki edecek bir başka isimle, Arda Uskan’la tanışır Fikret Kızılok. Bu tanışıklık sonrası gitarı eline her zamankinden daha sıkı alan Kızılok, Aşık Veysel’in “Uzun İnce Bir Yoldayım” türküsünü yeni bir düzenlemeyle kayıt eder ve bu parçayı 45’lik bir plak olarak yayınlar. Arda Uskan sayesinde Aşık Veysel’le de tanışır Fikret Kızılok. Bu arkadaşlık da ona çok şey kazandırmıştır kısacası.
Fikret Kızılok Ona Ustam Dedi. Aşık Veysel Onun Ustasıydı.
69 yılının karlı bir kışında Sivrialan’da 3 ay mahsur kalan Fikret Kızılok buradaki süreçte Aşık Veysel’in yanında kaldı. Onun müzik hayatındaki etkisini ölçmeye kimsenin gücünün yetmeyeceği bu 3 ay, onun bu dönemden sonraki şarkılarına ve biz dinleyicilere kimbilir neler katmıştır… Hiç şüphesiz çok şey.
Aşık Veysel şarkı sözünü yazar, Fikret Kızılok besteler ve Sivrialan dönüşünde “Yumma Gözün Kör Gibi” adlı albümünü yayınlayan Fikret Kızılok asıl çıkışını yakalar. Plağı satar, beğenilir ve Fikret Kızılok çok daha iyi şarkılar yapmanın yolunda güç bulur hiç şüphesiz.
“Fikret Kızılok kimdi?” diye sorduğum sorunun beni sürüklediği yerde en uzun soluklanmayı Aşık Veysel’in yanında alıyorum sanki ve Fikret Kızılok’un yükselişinden sonra yayınladığı 45’likten bahsetmek istiyorum. “Söyle Sazım” adlı şarkısıyla da büyük beğeni toplayan Kızılok, plağın arkasında yer alan ve sözleri Karacaoğlan’a ait “Güzel Ne Güzel Olmuşsun’la” birlikte dönemin müzik listesinde bir numarada olan “Dağlar Dağlar” adlı Barış Manço şarkısını da geçer ve 1. sırada yer alır.
Aşık Veysel’in Ölümü Fikret Kızılok’un Yıkımı
Aşık Veysel’in ölümüyle beraber müziğe ara veren Kızılok, kendine bir dişçi bile açtı ama yine müziksizliğe dayanamadı ve geri döndü.
Yıllar 1975’i gösterdiğinde “Tehlikeli Madde” adlı grubuyla uzun bir Anadolu turnesine çıktı ve dönüşünde İstanbul konserleri yaptı. Bu grupla beraber çıkardığı albümler de oldu fakat dönemin siyasi ortamı yüzünden pek de ilgi görmedi. Hatta plakları toplatıldı. Bununla birlikte müziği bıraktığını bile açıklamıştı Fikret Kızılok; plaklarının toplanması onu derinden üzmüş, özgürlüğüne büyük bir darbe olmuştu.
Müziğe Bir Ara Daha ve 80’li Yıllarda Geri Dönüş: Fikret Kızılok, Bülent Ortaçgil ve Çekirdek Sanat Evi
Bu aradan sonra müziğe başka bir tınıyla geri dönen Fikret Kızılok için “kimdir?” diye sormaya devam ederken bir cevap daha buldum: Fikret Kızılok müziği asla bırakamayandır.
Bülent Ortaçgil’le ortak kurdukları Çekirdek Sanat Evi’nde (1983) çok önemli isimleri müziğe kazandırdılar ve kendileri de burada çok önemli eserler ortaya koydular. Onları dinlemeye gelen insanlar, oradaki ortam ve neşe bugün belki de hiçbir yerde olmayabilir.
Fakat yine de uzun bir ömre sahip olmadı Çekirdek Sanat Evi ama iki isim de müziklerini yapmaya devam etti.
Zaman Zaman…
90’lı yılların başında “Zaman Zaman” adlı albümündeki aşk şarkılarıyla öne çıkan Fikret Kızılok’un besteleri bugün her dinlediğimde tüylerimi diken diken yapmaya devam ediyor. Onu tekrar tekrar dinleyişlerimde, müziğin o büyüleyici gücünü iliklerime kadar hissediyorum. Fakat o dönem “Yana Yana” adlı albümüyle beraber bu iki albümün ne kadar etki yarattığının cevabı beni üzüyor. Pek de hak ettiği değeri göremediğini okuyorum tüm yazılanlara bakınca.
Yine 1990’larda Kızılok’un da içine sinmeyen “Olmuyo Olmuyo” albümünün ardından “Yadigâr” adlı albüm geldi ve albümde yer alan “Yadigâr, Fark Etmeden, Gidiyorsun” gibi şarkılar çok kişinin içine ayna oldu. Hemen aşağıya Yana Yana şarkısını bırakıyorum sizler için. Mest olacaksınız dinlerken.
Çok Daha Fazlasıydı Fikret Kızılok
Bugün Fikret Kızılok dediğimizde ne kadar çok seveni olduğunu bilsem de hep çok daha fazla ilgiyi ve bağra basılmayı hak ettiğini çekinmeden söyleyebiliyorum. İki üç şarkısından fazlasını söyleyebilecek kaç insan var acaba? Çok az… Ne yazık ki çok az. Bu yüzden yazının sonuna, dinledikçe müziğin kollarına bırakılacağınız birçok şarkısını koyacağım. Dinleyin, paylaşın, söyleyin. Fikret Kızılok bunu hak ediyor.
Sivri Dilliydi, Sözünü Esirgemezdi
Şarkılarıyla da, röportajlarıyla da sözünü hiç esirgemedi. Özgürlükçü oldu, yardakçı olmadı. Şöhret değildi derdi, müzikti. Bu dünyadan bir Fikret Kızılok geçti.
Fikret Kızılok: “Meşhurluğun bir hastalık olduğunu bilerek ortalıkta fazla görünmedim, sadece işimi yaptım, şarkılarımı söyledim. Aşk mektuplarımı başkasına yazdırmadım. Soldan doğdum, soldan uyandım, solda oturdum, insan olmanın haysiyetini solda buldum, hep solcu oldum hep solcu kalacağım.“
22 Eylül 2001. Bu Kalp Seni Unutmaz Fikret Kızılok
Ve onu kaybediyoruz. Ama şu sözlerini size hatırlatmak istiyorum:
“Ben gidersem
Ruhum sen kal dünyada
Sırlarımı sakın aşikâr etme
Zar olsan da kaybolsan bir sevdada
İstemem benim gibi acı çekme”
Hadi, Müzikleriyle İçimizde Yaşatalım Onu