Epsilon Yayınevi, Nisan 2021’de polisiye gerilimden tarihi romana birçok farklı kitabı okurlarla buluşturuyor

Epsilon YayıneviNisan 2021’de polisiye gerilimden tarihi romana, psikolojiden çizgi romana zengin tür yelpazesinden birçok farklı kitabı okurlarla buluşturuyor.

Kitaplar raflarda ve internet satış sitelerinde:

Epsilon Yayınevi, Nisan 2021’de polisiye gerilimden tarihi romana, psikolojiden çizgi romana zengin tür yelpazesinden birçok farklı kitabı okurlarla buluşturuyor.

Blade Runner 2019 – Volume 1

Michael Green – Mike Johnson – Andres Guinaldo

“ON ÜZERİNDEN ON. OKUNMASI GEREKEN BİR KİTAP.”

– Bleeding Cool

“Blade Runner 2019 yarattığı bomba etkisiyle seriye yeni bir soluk getiriyor.”

– AIPT!

“Yeni ve çok enteresan bir başkarakterle okunmaya değer, yepyeni bir Blade Runner hikâyesi.”

– NEWSARAMA

Los Angeles’ın yağmurlu distopik geleceği, Blade Runner evreninde can bulan yeni bir efsaneye kucak açıyor.

Los Angeles Polis Teşkilatı’nın en iyi Blade Runner’ı ve dedektifi Aahna “Ash” Ashina, Eldon Tyrell’in yakın bir arkadaşı olan Alexander Selwyn adındaki zengin iş adamının kayıp eşiyle kızının esrarengiz kayıplarını soruşturma görevine atanır. Ash ağır ağır çürüyen bir mega şehir olan Los Angeles’ın suçun hüküm sürdüğü bağırsaklarının derinliklerinde bir yolculuğa çıkacak ve amansızca avlayıp öldürdüğü Replikalara, yani sentetik insanlara karşı beslediği nefretiyle yüzleşmesine neden olan korkunç bir sırrı ve komployu gün yüzüne çıkaracaktır.

Bülbülü Öldürmek – Çizgi Roman

Harper Lee

Harper Lee’nin Pulitzer ödüllü kült eseri Bülbülü Öldürmek, çarpıcı bir çizgi roman uyarlamasıyla yeniden hayat buluyor!

“Saksağanları vurabilirsin, tabii tutturabilirsen ama bülbülü öldürmek günahtır, unutma.”

Harper Lee 1930’ların Amerika’sında geçen Bülbülü Öldürmek romanında, ırk ve sınıf, masumiyet ve adaletsizlik, ikiyüzlülük ve kahramanlık, gelenek ve dönüşümün unutulmaz bir portresini çiziyor. İlk yayımlandığı 1960’lardan bu yana, yani insan hakları hareketinin en çalkantılı yıllarından günümüze dek önemini hiç yitirmedi. İnsan doğasının karmaşık yapısını ve insan yüreğinin derinliğini mizah, sarsılmaz bir dürüstlük ve şefkatle anlatan senelerin eskitemediği bu klasik, Fred Fordham’ın nadide çizimleriyle yeniden doğuyor. Scout, Jem, Öcü Radley, Atticus Finch ve Alabama’nın küçük Maycomb kasabası gözlerinizin önünde pek çok ince detayıyla canlanacak.

Büyük Düşünürlerle Felsefe Yolculuğu

Janny Van der Molen

Okulun ilk günü… Sven ve Bram tıpkı diğer arkadaşları gibi dönemin ilk felsefe dersinde sıkılacaklarından emindiler, ta ki yeni felsefe öğretmenleri Bay Swart ile tanışıncaya kadar. Bu sıradışı öğretmen için felsefe ders kitabı pek bir şey ifade etmiyor. Sınavların ya da uzun ve sıkıcı ödevlerin de dersinde yeri yok. Onun asıl önceliği öğrencilerini düşündürtmek ve birkaç filozofla tanıştırmak. Sınıfta oturmak da her zaman ona göre değil. Öğrenciler bazen kendilerini okulun bodrumunda Platon’un mağara alegorisini öğrenirken, bazen de parkta dolaşarak Aristoteles’in hareketin düşünceler üzerine etkisi hakkında savunduklarını test ederken bulabiliyorlar.

Janny van der Molen’in bu kitabında, doğru zamanda doğru soruları soran bir felsefe öğretmenini ve öğrencilerinin zamanla felsefeye artan ilgisini, felsefenin onların günlük hayatlarında nasıl yer edinmeye başladığını izliyoruz. Platon’dan Aristoteles’e, Nietzsche’den Marx’a, Augustinus’tan Locke’a, Arendt’ten Kristeva’ya birçok filozofun eşlik ettiği bu felsefe serüvenine okuyucular da Bay Swart’ın öğrencileri gibi hevesle katılacaktır.

Cadı Savaşları

Sibeal Pounder

Büyüler, yarışmalar ve moda çekişmeleri… Cadılar arasında KIYASIYA BİR REKABET!

Cadıların lavabo borularının derinlerinde yaşadıkları gizli bir şehir var. Mira Bıcıybend, bu şehri ve onun tuhaf kurallarını bilmiyordu ta ki efsanevi bir peri, ona bir cadı olduğunu söyleyene ve onu bilmecelerle dolu bir yarışma olan Cadı Savaşları’na katılması için Şaşaa Şehir’e götürünceye kadar! Sizleri olağanüstü bir evrene davet eden bu hikâyede garip cadılar ve devasa bir ayakkabı var.

Acaba Mira bu yarışmayı kazanabilecek mi? İşte bu, pek mümkün görünmüyor.

Çete – Arbede

Funda Ayten

Öykü, çeteye girmeyi istemesine sebep olan intikamını almış, artık mutlu olacağını düşünmeye başlamıştı. Ama yanılıyordu… Annesinin hayatına giren adam,  Barlas’ın fazlasıyla değer verdiği kız arkadaşı Simay ve elbette Demir ona savaşması gereken yeni cepheler açıyorlardı. Vermek zorunda kalacağı karar ise her şeyin sonu olabilirdi.

“Hayatımı düşünmeye başladım. Yaşadıklarımı ve yaşayacaklarımı… Yolunda giden hiçbir şey yoktu. Sürekli korku içindeydim. Bu sefer yorulmamıştım, bu sefer tükenmiştim. İleriye gidemiyordum… Bu böyle devam edemezdi. Hepimizin hayatını kurtaracaksa, yanlış kararla doğru bir şey yapabilirdim.”

Çingene Gelin

Carmen Mola

“Tüyler ürpertici ve son derece ustaca yazılmış. Polisiye türünde yeni bir karakter doğdu: Sen çok yaşa Elena Blanco!”

– Alzira Martins, Actes-Sud Editörü (Fransa)

“Sürükleyici. Bugünkü okurun beklentilerine tam olarak uyan, gerçekten güçlü ve özgün bir kadın karakterle, İspanya’da son yıllarda görülen en etkileyici ve en iyi yazılmış gerilimlerden. Yeni bir suç romanı serisine mükemmel bir giriş.”

– Britta Claus, Penguin Verlag Taschenbuch Editörü (Almanya)

“Carmen Mola kimdir? Fark eder mi? Onun romanları kontrolü ele alarak bizi daha fazlasını isteyeceğimiz bir özgünlükle içine çekiyor. Dehşete düştüğümüzde fark ediyoruz ki çoktan son sayfaya gelmişiz.”

– Jordi Llobregat, Yönetmen

“Carmen Mola, ilk sayfadan itibaren kendi sesine sahip olduğunu kanıtlıyor ve bu, kara roman türünde ve bu türün dışında da zaten çok fazla şey ifade ediyor.”

– Lorenzo Silva, Ödüllü Polisiye Yazarı

Kafatası kurtçuklarla dolu bir ceset. Düğünlerine günler kala kan dondurucu bir yöntemle öldürülen iki kız kardeş. Babası Çingene olmasına rağmen Çingene âdetlerine göre yetiştirilmemiş olan Susana Macaya, arkadaşlarının organize ettiği bekârlığa veda partisinden sonra sırra kadem basar. Ortadan kaybolduktan iki gün sonra bulunan cesedin, alışılmadık ve dehşet verici bir ritüelle işkenceye uğradığı ortaya çıkar. Bu cinayetin en şüpheli yanı ise Susana’nın kız kardeşi Lara’nın da yedi yıl önce, evlilik arifesinde aynı yöntemle cinayete kurban gitmiş olmasıdır. Lara’nın katilinin hapiste olması akıllarda soru işaretleri yaratır: Ya Lara’nın esas katili dışarıda serbestken içeride masum biri yatıyordur ya da birileri, Susana’yı öldürmek için kız kardeşinin cinayetinde kullanılan yöntemi taklit etmiştir. Kendine has tavırlarıyla yetkin bir polis olan Dedektif Elena Blanco, acı dolu geçmişinin izlerini taşırken bir yandan da Çingene Gelin vakasının ardındaki sır perdesini aralamaya çalışır. Katilin kurbanlarına karşı uyguladığı acımasız yöntem tüylerinizi ürpertecek ve sizi polisiye türünde, İspanya’da ve pek çok ülkede adından söz ettiren yazar Carmen Mola’ya hayran bırakacak.

Hayli Duyarlı Kişi – Hassas Ruhlar İçin Kılavuz

Elaine N. Aron

“Utangaç”, “korkak”, “asosyal”, “tuhaf”… Bunlar, yıllar boyu size uygun görülmüş etiketlerden yalnızca birkaçını tanımlıyorsa, Hayli Duyarlı Kişi size kendinizi bir kez daha tanıma şansı veriyor.

1990’dan beri duyarlı kişiler üzerine çalışmalar yürütmüş olan, klinik psikolog Elaine N. Aron’ın Hayli Duyarlı Kişi kitabı, duyarlı olmanın sıklıkla yanlış anlaşıldığı ve yanlış adlandırıldığı modern dünyada, toplumdaki ve yakın çevrenizdeki rolünüzü tekrar değerlendirmenize, bakış açınızı değiştirmenize yardımcı olacak. On dörtten fazla dile çevrilmiş ve dünyanın dört bir yanında bir milyondan fazla satmış bu kitap, şu sorularınıza da yanıt bulmanızı sağlayacak:

• Yalnızca kadınlar mı hayli duyarlıdır? Duyarlılığın cinsiyeti olur mu?

• Duyarlı kişilerin hepsi birbirinin aynısı mı?

• Duyarlı kişilerin güçlü yanları da var mı?

• Hayli Duyarlı Kişi’yi duyarlı olmayandan ayıran özellikler nelerdir?

• Duyarlılığın veya hassasiyetin dereceleri ve çeşitlilik gösterdiğine dair örnekler var mı?

• Uyaranları kontrol edip günlük hayatla baş etmek mümkün mü?

• Uyarılma gerçekten kaygı ve korkudan farklı mıdır?

• Bu özelliğe sahip olup başarılı ve göz önünde bir kariyer sahibi olmak mümkün mü?

Hepimizin Tek Arzusu

Emily Giffin

“Modern hayatın karmaşıklığının yerinde ve sürükleyici bir tasviri… Emily Giffin kariyerinin zirvesinde”

– Kristin Hannah

Bu hayatta tam olarak ne istiyor, ne arzu ediyoruz? Sağlığı, parayı ve nihayetinde mutluluğu? Peki, ya hayatımız Lüküs Hayat manifestosundaki gibi ilerliyorsa… İşte tam da burada Emily Giffin pırıltısı giriyor devreye. Bizi çevreleyen, kuşatan “diğerleri” gibi olma hevesini sorguluyor. Teknolojinin esiri olmuş, hemen her şeyin olağan karşılandığı, yalanın artık alışkanlık hâlini aldığı günümüz toplumuna hayli sert darbeler indiriyor. Biraz da Henry David Thoreau’nun malum alıntısı peşinden koşuyor sanki: “Ünden, aşktan, paradan ziyade gerçeği ver bana”

Edebiyatı yeniden gerçekçi yapan bu çoksatan romanda değişime, ergenliğe, kadın olmaya, erkek dünyasına, sırlara, yaralara çokça şahit olacak ve üç farklı anlatıcıdan dinlediğiniz satırlarda siz de onlarla birlikte yalnızca “gerçeğin” peşine düşeceksiniz.

Hiç Tanımadığım Biri

Bilge Aygün

“Eleştirmen bu önemli bir kitap diye düşünür, çünkü savaşı ele almaktadır. Bu ise önemsiz bir kitap, çünkü oturma odasındaki kadınların duygularını ele alıyor.”

Virginia Woolf / Kendine Ait Bir Oda

İleriye doğru giden bir trende, yanlış seçilmiş bir koltukta, ters oturuyordu kadın. Geçmişe, geleceğe, göğe ve hiç tanımadığı birine bakıyordu pencereden. Bilge Aygün’ün ilk kurgu kitabı, benzer pencerelerde kimbilir kaç kez karşılaşıp tanışmayı ihmal ettiklerimizi hatırlatıyor.

“Duygularım, ancak Konya’da olabilecek kadar dümdüz bir ovada dörtnala koşan bir at gibi özgür… Ben bir elimle Asya Kıtası’nı, diğer elimle Amerika Kıtası’nı tutuyorum; uzay boşluğunda vals adımları ile dönüyor, dönüyoruz. Ellerimi bırakıp yıldız olup kayıyorum. Marmara Denizi’nden Moby Dick olup çıkıyorum. Trendeki kendime kuyruk sallıyorum. Sağım solum önüm arkam, her yerdeyim. Her şey benden doğuyor, benden uzuyor. Yollar endişelendirmiyor beni, her yere gidebiliyorum. Sonbahar mevsiminde, 24 Kasım 2019’da, burada, trenin birinci vagonunda cama başını dayamış olan da benim; dörtnala koşan at da… Bunu kim inkâr edebilir? Hiç mutsuz olmamış ve olmayacak gibiyim. Zamanı büktüm işte. Artık hayatımı sevebilirim.”

Kelebeği Öldürmek

Beyza Aksoy

Soru işaretleriyle dolu bir çocukluk geçiren Ada, lise yıllarının hemen öncesinde öğrendiği bir gerçekle sarsılır. Bu gerçeğin sancılarıyla geçen ilk lise yılları sonrasında, ünlü bir okula kabul edilerek umuda kanat çırpmak ister. Bu okulun ona hazırladığı ve kontrolünden çıkacak olaylar zincirinden habersizdir. Uğrayacağı zorbalıklar sadece okul hayatını değil, tüm yaşamını etkiler. Her şeye rağmen çevresindeki insanlarla değil, bahçesindeki çiçekleriyle mutlu olmayı öğrenmiş olan Ada’nın hayatı, okulun gizemli öğrencisi Varis Adin yüzünden kontrol edemediği bir hâle gelir. Kaçtıkça içine çekildiği durumlar, yeni gizemler ve soru işaretleri doğurur.

Kırık Kalbin Gazabı

Brigid Kemmerer

VÂRİSİ BUL, TAHTI ELE GEÇİR.

Lanet sonunda bozulmuştu fakat Kordiyar Prensi Rhen şimdi daha da büyük sorunlarla karşı karşıyaydı. Krallıkta yasal vârisin o olmadığına dair dedikodular dolaşıyordu ve uzun zamandır yasaklı olan büyü, Kordiyar’ı etkisi altına almaya başlamıştı. Harper, Rhen’in yanında olsa da Başkumandan Grey ortada yoktu ve şüpheli gidişi akıllarda soru işaretleri bırakmıştı.

TAHTI ELE GEÇİR, KRALLIĞI KURTAR.

Yasal vâris olduğu söylentisi kulaktan kulağa yayılan Grey ise Lilith’i alt ettiğinden beri kaçak hayatına devam ediyordu. Rhen’in karşısında durmak gibi bir arzusu yoktu — ta ki Karis Luran yeniden Kordiyar’ı işgal etmeye yeltenene dek. Kızı Lia Mara, annesinin zalim planlarındaki hatalı yanların farkındaydı fakat tüm bunlara rağmen Grey’i, Rhen’in karşısında durmaya ikna edebilecek miydi? Bu, Kordiyar’ın iyiliği için olsa bile… Heyecan dolu efsane kaldığı yerden devam ediyor. Yalnızlığın Kara Laneti’nin The New York Times çoksatan yazarı Brigid Kemmerer sadakatin test edildiği, dostların düşmana dönüştüğü ve savaşın gölgesinde yeni bir aşkın filizlendiği devam romanı Kırık Kalbin Gazabı’yla Kordiyar’a geri dönüyor.

İki kardeş, tek yürek. Lütfen bana gel.

Diğer yarımı görmem gerek.

Kör Ölüm – Bir Eve Dallas Polisiyesi

Nora Roberts

ÇOKSATAN LİSTELERİNİN DEĞİŞMEZ İSMİ NORA ROBERTS’TAN POLİSİYE TUTKUNLARINA ÖZEL BİR SERİ…

Nora Roberts’tan The New York Times çoksatan seriler kategorisinde ilk sıraya yerleşen yeni bir roman. Yıl 2059, New York’ta teknoloji ve insanlık hâlâ dünyadaki yeri için mücadele ediyor. New York Polis ve Güvenlik Departmanı’ndan Teğmen Eve Dallas, Manhattan’ın karanlık köşelerinde, ruh biriktirmeye tutkun, yakalanması zor bir katilin peşine düşüyor.

2059 yazı uzun, bunaltıcı ve kanlı geçerken şehrin en sıcak gecelerinden birinde, sevk bürosundan gelen bir telefonla Teğmen Eve Dallas kendini Central Park’ta ve kıyamet gibi yeni bir soruşturmanın içinde bulur. Kurban, Central Park Gölü’nün durgun ve karanlık sularının hemen üstündeki kayalarda bulunmuştur. Kadının üzerinde, boynuna bağlı kırmızı bir kurdele dışında hiçbir şey yoktur. Elleri dua eder gibi yerleştirilmiştir. Fakat Dallas’ı en fazla dehşete düşüren, kadının bir cerrah titizliğiyle çıkartılmış gözleridir.

Aynı izlerin bulunduğu daha fazla ceset ortaya çıkarken, Eve çılgın bir arayışa girer. Her söylediği, kurbanlara dair ayrıntılar barındıran, cinayetlerin kendisine göründüğünü iddia eden bir medyumun yardımını, tüm polis içgüdülerine karşı koyarak kabul eder. Eve’in ortağı ve arkadaşı Peabody, bir saldırı sonucu ağır yaralanınca risk artar. Gözlerin çıkartılması bir sembol müdür? Sapkın bir dini ritüel mi? Yoksa bir armağan mı? Dallas, bir kehanet daha kâbusa dönüşmeden, kocası Roarke’un yardımıyla katili harekete geçiren şeyin ne olduğunu çözmek zorundadır.

“Dallas, tam bir dişi olsa da alışılmışın bütünüyle dışında bir kadın karakter; bu türün klişelerinin çok ötesine geçen karmaşık bir yanı var… Merak uyandıran yan karakterler de romana gerçekçi bir sıcaklık ve mizah katıyor.”

Publishers Weekly

Lanetli Krallar I – Demir Kral

Maurice Druon

‘‘Gerçek Taht Oyunları nasıl olurdu diye düşünüyorsanız, yanıtı Lanetli Krallar.’’

– George R. R. Martin

Lanetli Krallar’da bir tarihi romandan beklenecek her şey var: Demir krallar ve boğdurulan kraliçeler, savaşlar ve ihanetler, yalan ve şehvet, kandırmaca, hanedanların rekabeti, Tapınak Şövalyeleri’nin gizemi, doğumda değiştirilen bebekler, kılıç ve günah, büyük bir hanedanın çöküşü; üstelik tamamına yakını doğrudan kronikler ve tarih sayfalarından alınma. Emin olun, Capet ve Plantagenet’lerin, Stark’lar ve Lannister’lardan geri kalır yanı yok. Bana göre Maurice Druon, Alexandre Dumas’dan sonra Fransa’dan çıkan en büyük tarihi romancı.”

– George R. R. Martin’in sunuş yazısından

Maurice Druon’un, Fransız Capet Hanedanı’nın çöküşünden Yüz Yıl Savaşları’nın başlangıcına uzanan çalkantılı dönemi ustalıkla aktardığı epik tarihi roman serisi, Ahmet Deniz Altunbaş’ın özenli çevirisi ile sonunda Türkçe’de!

Normal Çocuk

Greg James – Chris Smith

“Saftirik serisini seven okuyucular bu kitaba bayılacak”

– School Library Connection

Murph Cooper’ın bir sorunu var. Yeni okuluna dönem başından birkaç hafta sonra başlayan Murph, kendini her şeyden kopuk hissediyor. Üstelik sırf nereye oturacağı, nasıl arkadaş edineceği ve uyum sağlayıp sağlayamayacağından endişelendiği için değil. Annesi onu yanlışlıkla süper kahramanlar okuluna kaydettirdiği için! Murph’ün yeni okulu çok gizli ve aşırı tuhaf. Sınıf arkadaşları uçabiliyor, hava durumunu kontrol edebiliyor veya minik atlar çağırabiliyor. Peki ya Murph’ün olağanüstü yeteneği ne? Şey, Murph’ün yeteneği yok. Fakat özel yetenekleriniz yok diye günü kurtaramayacak değilsiniz ya!

NORMAL ÇOCUK’un kahraman olma vakti geldi!

Taş Kalpli Kazanova

Lisa Kleypas

Yıl 1875, Londra. İnadı ve öfkesiyle nam salmış, alın terinden bihaber Devon’a, birçok kişinin uğruna canını vereceği bir haber müjdelenmişti: Kontluk unvanı! Kardeşi West de dahil, etrafındaki herkes bu unvanı, varlık ve itibar emaresi olarak değerlendiriyordu. Oysa bunun Devon’a tek getirisi; nefret ettiği kuzeninin taze dulu Kathleen, çeyizleri bile hazırlanmamış, dünyadan uzak büyütülmüş üç genç kız ve tam dört yüz yıldır ailenin canına okuyan Eversby Manastırı olmuştu. Fakat herkesin aklına geleni yapmak ve kolay yolu seçmek ona göre değildi. O, ne de olsa bir Ravenel idi… “Sanırım oyunun bu kısmında,” dedi West keyiften dört köşe olmuş hâlde, “soylu kahramanımız genç hanımların imdadına koşup günü kurtarmaya ve her şeyi yoluna koymaya geliyor.” Devon baş ve işaretparmaklarının ucuyla gözlerinin kenarlarını ovaladı. “Gerçek şu ki West, istesem bile bu kahrolası mülkü veya genç hanımları kurtaramam. Daha önce hiç kahraman olmadım ve olmaya da niyetim yok.” Meşhur inadıyla çıktığı bu yolda, “kahramanımız” sandığı kadar kararlı olabilecek mi?

Terapide Psikolojik Esneklik

İbrahim Bilgen

• Kabul ve Adanmışlık Terapisi nedir?

• ACT’ın izinden gitmek için hangi adımlara ihtiyacınız var?

• ACT sizin ve danışanlarınızın hayatını nasıl değiştirebilir?

Acı, kaçınılmaz bir gerçek… Bu hayatı yaşarken hiç kimse bize acının olmayacağının garantisini vermedi. Peki o zaman ne yapacağız? Temel amacı Psikolojik Esneklik olan Kabul ve Adanmışlık Terapisi (ACT) içsel ve dışsal deneyimlerimize şimdiki an farkındalığı ile yaklaşmayı öneriyor; değerlerimiz yönünde, dikkatli, açık ve yargısız olarak…

Dr. İbrahim Bilgen, Türkçede yayımlanan ilk ACT eğitim kitabı olma özelliği taşıyan Kabul ve Adanmışlık Terapisi’nin özünü ve yolunu anlatıyor. İçsel deneyimlerinize, duygu, düşünce ve hislerinize yer açmaya yani “açık olmaya” hazırlanın!

“Dr. İbrahim Bilgen, önde gelen ACT araştırmacıları ve uygulayıcılarından yıllarca eğitim ve süpervizyon aldı. Şimdi de ACT’ı, Türkiye’deki topluluk tarafından kolayca anlaşılabilecek şekilde adım adım ve açık bir biçimde sunmaya hazır. Dr. Bilgen yıllar boyunca beni çok etkilemiştir. ACT’ı öğrenmek istiyorsanız bu kitap bunun için biçilmiş kaftan ve emin ellerdesiniz.”

Steven C. Hayes

“Türkçe yazılmış ilk ACT eğitim kitabını tavsiye etmek benim için büyük bir zevk. Bundan daha heyecanlı olamazdım. Bu kitap, paha biçilemez bilgilerle dolu. Dr. Bilgen ile olan yürekten etkileşimlerim bana, onun insan ıstırabını hafifletmek amacıyla ACT’ı paylaşma konusundaki samimi arzusunu gösterdi. Kişisel bir çabayla ACT çalışmasını dünya çapında büyütmek amacıyla bu yazma yolculuğuna çıktığı için Dr. Bilgen’e teşekkür ederim.”

Robyn D. Walser, Ph.D.

“Kabul ve Adanmışlık Terapileri’nin (ACT) babası sayılabilecek dostum Steven Hayes, bir kişisel sohbetimizde bana ‘dünyanın neresinde eğitim verirse versin kendisini gölge gibi izleyen ve klozetin kapağını kaldırdığı zaman bile içinden çıkmasına şaşırmayacağını söylediği bir Türk’ten bahsettiğinde bu kişinin sevgili İbrahim Bilgen olduğunu tahmin etmem hiç zor olmamıştı.”

Prof. Dr. Mehmet Sungur

Tilki Avı – Dört Yabancı, Üç İnanç ve Özgürlüğe Sıradışı Bir Kaçış

Muhammed El Semavi

“Ya hayatta kalmanın tek yolu, sözümona düşmanınıza güvenmekse?”

Aralık 2010’da, Tunus’ta ateşe verilen bir bedende tütmeye başlayan devrim havası çok geçmeden Yemen’e de ulaşmıştı. Bir yanda Hadi’nin sadık taraftarları, öbür yanda eski Cumhurbaşkanı Salih tarafından desteklenen Husiler ile Yemen’in Kuzey ve Güney’i arasındaki uçurum gittikçe derinleşiyordu. Bu yükselen tansiyonun ve artan çatışmanın ortasında, dünyada görmek istediği değişimi başlatmaya niyetli, genç bir dinler arası diyalog elçisi ve barış aktivisti olan Muhammed El Semavi, ölüm tehditlerini ve ajan yaftalarını göze alarak amacı doğrultusunda kararlılıkla yürüyordu.

Çaresizliğin karanlığında umulmadık yerden gelen yardım eli, Muhammed’in savaş bölgesinden çıkmasını sağlamakla kalmayacak, ona o güne kadar öğretilenlerin ötesindekileri de gösterecek ve belki de bakış açısını sonsuza kadar değiştirecekti.  Muhammed El Semavi’nin bir kitapla başlayıp bir kitapla biten, can damarları sosyal medya ile beslenen ilham verici hayatta kalma öyküsünde, mücadelenin, dostluğun, “doğrunun” ve “düşmanın” ne olduğunu bir kez daha düşüneceksiniz.

Muhammed El Semavi, 1986’da Yemen’de doğdu. Yirmili yaşlarının ortasında, Müslümanlar, Hıristiyanlar ve Yahudiler arasında diyaloğu teşvik eden dinler arası gruplara dahil oldu. 2015’te Yemen İç Savaşı sırasında, Aden’den Amerika Birleşik Devletleri’ne iltica etti. Amerika Birleşik Devletleri’ne gittiğinden beri, barış ve dini hoşgörüyü teşvik eden birçok sivil toplum kuruluşunda çalıştı.

Bilgi için: epsilonyayinevi.com

instagram.com/epsilonyayinevi

facebook.com/EpsilonYayinevi

twitter.com/epsilonYayinevi

youtube.com/channel

What's your reaction?