En Çok da Kendimizi Şımartmak İçin: Laneth Bir Gece’nin Dördüncüsü
Boğaç Gökmen
Zamanda istisnai atlamalara maruz kaldığımız, geçmişe yolculuk garantili ‘Laneth Bir Gece’lerin dördüncüsü gelip çatmıştı.
İlk bakışta önceki fasiküllerden biraz daha farklı bir ekosistem karşılıyordu katılımcıları.
Sokak kültürünün, bilhassa Beyoğlu, Ortaköy, Bakırköy’ün ama illa da Kadıköy Akmar koridorlarının çocukları için birkaç tur ısınma gerektirecek mermer ağırlıklı, şehirden kısmen izole AVM ortamı için ten uyumunun zaman alacağı bir ilk girişten bahsetmek olasıydı.
Esasen, Zorlu sahnesindeki tek grupluk konserlerde kendini belli etmese de mekânın girişi ile konser salonunun arasındaki mesafe mevzubahis üç grupluk bir gecede bazı anların kaçırılma ihtimalini ortaya çıkarıyordu ki bir noktadan sonra ister istemez sohbetin kuvveti ağır basıyordu alışık olduğumuz üzere.
Eğer, kapı önü sohbet yoğunluğunda içeriye girmeyi geciktiren ve ilk grup Haossaa’yı ıskalayanlardan biriyseniz büyük ihtimal yan yanaydık.
Hammer standını es geçmeden Radical Noise için içeriye yüklenenlerden oluyoruz.
Radical Noise, ‘anlatılmaz yaşanır’ sözünün canlı kanıtı olarak yayılmış bile sahneye. Hem de grubun mikrofon başı kudreti Kerem Onan’ın söylemiyle de ilk defa Radical Noise altılısı olarak. Seyirciyle apaçık, canlı kanlı bir bağ var aralarında, ipi bir o taraf çekiyor bir bu taraf. Ancak ikisinin de gücü yerinde ve en büyük ortak noktaları iki tarafın da aynı istekle çekmesi bu özel gecenin halatını.
Kerem mikrofonu her uzattığında şarkı sözleri yineleniyor. Bas gitarda Serdar bir Cadillac misali yaylanırken saçlarıyla okşuyor geceyi. Plan B albümünün basçısı Engin gitarda ve ilk defa üç gitar sahnedeler. Neler oluyor neler, sessiz sakin bir köşede seyretmeye meyilli birçok kişi önce orta bölümü bir dürtüyor, ardından oradaki girdaba bir omuz atıyor, gücü kalırsa da sahne üstüne ve ver elini stage-dive.
“Offline Detector”e kim kayıtsız kalabilir, 20 yıldır ilk defa anonsuyla “Nothing Personel” çalıyor örneğin. “Chaos Flows” muydu o çalan? “Bazen” çalmadan olur mu? Sivas Madımak oteli görüntülerinin ardından “Çığlık” öfkeye dönüşüyor mesela. 90’ların çocuklarına selam olsun derken Rapor 2 geçiyor mikrofon başına ve “Salla Merkezi” coşkuyu iyiden iyiye sahne üstüne taşıyor.
Temelleri punk çimentosuyla atılan Athena, sahneye adım attıkları ilk anla birlikte bu işe kafa yormaya başladıkları ilk yıllarla kucaklaşıyor. Seyirciyi ve hatta daha da mühimi kendilerini şımartıyorlar. Gökhan mı? döndükçe dönüyor, hem kendi etrafında hem de sahnedeki ateşin. Her dönüşte bir tur daha geçmişe, her şarkıyla bir kez daha selam çakarak maziye.
Bir bakıyorsun kızılderili danslarını andıran ritüel hareketleri sahneyi bir ayin atmosferine sokuyor. Hakan ile baş başa veriyorlar, geçmişe ait bir hare oluşuyor etraflarında, şarkılar peşi sıra çaldıkça renkleniyor, yükseliyor, ansızın seyirciyi de avcuna alıyor o hare.
“Hey Ho Let’s Go”, Ramons klasiğinde çocuklar gibi şen, tıklım tıklım bir salon, iki Major Accident şarkısıyla da etraf mest. “Tarlanın Çimenine” çalıyor, ‘hadi kızım yandan yandan’ herkesin dilinde mesela, “Ellerinde Pankartlar” çalıyor, bir anda yumruklar sıkılıyor göğe doğru mesela, Şero’yu çalmadan olmaz, böylesi bir gece için kaçınılmaz ve “Holigan”, onsuz hiç olmaz ve yine yumruklar göklerde, ne de olsa yensen, yenilsen kalbim hep senle. Aylardır tahminlerde adı en çok geçen şarkı “Bazil” ve en sonunda o da başrolde üstelik Captain Hook gecelerinin tellerle çevrili sahnesi canlanırken zihinlerde.
The Exploited’dan “Sex and Violence” kazınıyor beynime, orjinalinden daha iyi çalıyor Athena ve Gökhan diyorum, yanımdaki birkaç dostu esir alırken, herif çok mühim bir sahne insanı, ışıldıyor ve çevresini de bu ışıltının içine çekiyor.
Şuncacık zamanda oluşan bir sihir var ki gecenin sonunda salonu terk etmek zor, hedefine ulaşan, geçmişin büyülü sularına dalıp çıktığımız ‘Lanet Bir Gece’ ziyadesiyle yaşanıyor.
Çıkışta, zihnimde tur atan şarkılara eşlik eden bazı sorular ve birbirini kovalayan temenniler var.
Radical Noise gibi bir grubun daha aktif olması, yeni şarkılar ve albümlerle tozu dumana katması gerekliliği ayan beyan ortada. Seyircinin bağlılığı, tutkusu bir kez daha gösteriyor ki memleket yeraltı sahnesinin en gürültü çıkaracak müzik işlerinden biri olacaktır yeni bir Radical Noise albümü.
Bir de Athena mevzusu var, hani punk geçmişi, ska nağmeleri, tüm bunlar arasında Gökhan’ın memleket sahnesi için ne kadar mühim bir figür olduğu gerçeği var. Ve diyorum ki ben olsam yılda en az iki üç defa bu içerikte konser verirdim, hani öylece mazi için, seyirci için ancak en çok da kendini şımartmak için.
Gecenin son nefesi, dönüş yolunda düşünüyorum da arada sırada şımartılmaya ihtiyacı olan çocuklarız galiba. Sakin ve derinden başlayıp sonunu sahneden atlayarak bitiren seyirciden, hayali bir sahne ateşi etrafında kanat açıp dönerken Mohawk yerlilerine dönüşen müzisyenine kadar.
Ve eminim, gecenin mimarı olarak yoğun tebriklerin odağındaki Çağlan’da da vardır aynı hissiyat, en çok da kendimiz için, arada şımarmaya ihtiyacımız var.
Kapak Fotoğrafı: Cem Gültepe