Büyünün Dakka’da olduğuna şüphe yok, diyor Elena Molina. Şehir merkezindeki dar dolambaçlı sokaklar arasında dolaşırken hayranlığının büyümeye ve artmaya devam ettiğini söylüyor.
“Orada, tren istasyonunda oturmuş, beklemeden bekliyor gibi görünen o yaşlı kadınla tanıştım; kız da çalışmalarına kendini kaptırmış, küçücük bir inin kasvetinde oturmuş ya da hiçbir şeye sahip olmadan tüm dünyaya sahip olmuş iki kadın … Evet, olağanüstü arkadaş canlısı ve güler yüzlü insanların günlük hayatına yaşadığım yerden binlerce kilometre uzakta daldım, kendimi evimde hissettim.”



















