Dünyanın En Yüksek Mezarlığı

Her dağcının aşmayı hayal ettiği Everest Dağı, yeryüzündeki en büyük doğal yükseklik. Bu dağı diğerlerinden farklı kılan ise uçurumdan düşmekten oksijen yetersizliğinden boğulmaya kadar dağcılara en çeşitli ölüm tuzaklarını kurması.

Bu zamana kadar binlerce insan 8.848m yüksekliğindeki dev Everest’i alt etmeyi denedi. Bu maceracı dağcılardan birçoğu zirveye erişemedi, 200’den çoğu da dağın azizliğine uğrayıp hayatını kaybetti. Everest’in ölümcül tuzaklarının tehlikesi gün gibi ortada olsa da, dağcılar yeteneklerini dünyanın en yüksek mezarlığında sınamaktan çekinmiyor.

Halihazırda yeterince çılgın ve gerçek dışı görünen Everest macerasını daha da ilginç kılan bir gerçek var. Dağcılar, tırmanış esnasında yollarını kaybetmemek için, dağda ölen meslektaşlarının cesetlerini yön bulma işaretleri olarak kullanıyor. Dağın zirvesine giden yolda yatan cesetlerin neredeyse her birinin bir takma ismi var ve dağcılar bunları kullanarak konumlarını kolaylıkla belirleyebiliyor.

Everest’e yenilerek diğer dağcılar için yön bulma işaretine dönüşenlerden, dağcıların deyimiyle Green Boots’a katılanlardan birkaçının hikayesini öğrendik:

everest-ceset

Hintli dağcı Tsewang Paljor, 1996 yılındaki denemesinde başarısız oldu ve o günden bu yana, tüm dağcıların geçmek zorunda olduğu zirveye giden yolun üzerindeki mağaranın dibinde yatıyor. Paljor istemsiz olarak diğer dağcılardan ayrı düştü, kayboldu ve ardından mağaraya sığınmak istedi. Fakat hazin sondan anlaşıldığı üzere, mağaraya sığınamadan donarak hayatını kaybetti.

İngiliz dağcı David Sharp ise 2006 yılında yön bulma işaretlerini katıldı. Sharp’ın trajik sonu, günümüzde onun sayesinde ünlü hale gelen mağarada geldi. Dağcı sığınmak için mağaraya girmeyi başardığında hareket edemeyecek şekilde donmuştu fakat hâlâ hayattaydı. Sharp donarak ölmek üzereyken, önünden geçen 40’tan fazla dağcı, çoktan öldüğünü varsayarak ona yardım etmeyi denemeden yoluna devam etti. Sıranın en sonunda yer alan dağcılar şans eseri Sharp’ın inlediğini duydular fakat artık oksijen takviyesi için çok geçti…

Francys Arsentiev, şişelenmiş oksijen takviyesi olmadan Everest’in zirvesine erişmeyi başaran ilk Amerikalı kadın unvanına sahip. Gelgelelim, Arsentiev dağdan inmeyi başaramadığı için, dağcılar bunu başarılı bir tırmanış olarak tanımıyor. Gecenin zorlu şartlarında kampa geri dönen ekipten Arsentiev’in aralarında olmadığını ilk fark eden, kendisi de dağcı olan eşi oldu. Çok tehlikeli olmasına rağmen gerisini geri döndü ve eşi Francys’i aramaya koyuldu. Biraz aşağı indiğinde Özbek dağcılar ile karşılaştı ve onların eşine yardım ettiğini fakat kendi oksijenleri azaldığından yollarına devam etmek zorunda kaldıklarını öğrendi. Ertesi gün iki dağcı Francys’i buldu; kadın yaşıyordu fakat çok kötü durumdaydı. Francys’in hemen yanında, eşinin buz baltası ve montu bulundu fakat dağcı etrafta görünmüyordu. Francys, iki dağcının onu bıraktığı yerde öldü. Eşinin kaybolmasına dair sır ise bir sonraki yıl çözüldü; uçurumdan aşağı düşmüş ve dağın eteklerinde can vermişti.

What's your reaction?