David Cronenberg’in ‘Crash’i ve amansız tatmin arayışı

David Cronenberg’in 1996 yapımı Crash filmi vizyona girdiğinde tartışma yaratmıştı. Birçok seyirci anlatıdaki tabular ve erotik içerikten şoke olmuştu, hatta öfkelenenler de vardı. İnsanlar daha önce de cinsellikle grotesk arasındaki kesişimleri araştırmış bedene dayalı korkunun öncüsü olan film yapımcısından daha azını beklememeliydi. Film birçok bölgede yasaklandı ve Cannes Film Festivali’nde ilk kez gösterildiğinde yuhalandı.

Yine de Crash’i sadece sanatsal softcore porno olarak görmek tamamen hedefi ıskalamak olur. Film sınırları aşan bir tema kullanarak özellikle cinsellik, teknoloji, kapitalizm, ilişkiler, arzu ve ölümle ilgili insan deneyiminin psikanalitik ve kültürel incelemeleri olmak üzere çeşitli perspektiflerden analizler sunuyor.

Crash kendi alanını kaplıyor ve bir tür çarpık ihtişama sahip. Gece vakti gökdelenlerin ışıkları ve uzaktaki arabaların parıltısıyla bir şehirde araba sürmek baştan çıkarıcı bir şey ama aynı zamanda, bir araba kazası korkusu, karanlığın bir yolu engellemesi de var. James Spader’ın canlandırdığı James karakterinin Holly Hunter’ın canlandırdığı Dr. Helen Remington’la ilk kez karşılaştığı yer de karanlık ve yağmurlu bir otoyol.

Bazen karakterler tutkulu bir otoerotik seks yapmadıklarında Crash klinik bir his uyandırıyor. Duygular burada farklı şekilde işleniyor gibi görünüyor. Helen ölen kocasının yasını normal bir şekilde tutmak yerine, enkazda James’e göğsünü gösteriyor ve ardından onunla buluşup arabada seks yapıyor. Bir ilişkiye başlıyorlar ve kısa süre sonra bir grup araba kazası fanatiğinin arasına katılıyorlar. Benzer şekilde James ve karısı Catherine seks yaptıklarında birbirlerine karşı tutkuları eksik ve sadece birbirlerinin ilişkilerini duymaktan zevk alıyorlar.

Crash’te gösterilen ilişkiler alışılmadık olsa da Cronenberg’in insan dürtülerinin ve arzularının tuhaf tarafını keşfetmesi için bir araç görevi görüyorlar. Bu karakterler normal seksi ve tek eşli ilişkileri tatmin edici bulmuyorlar. Bu tür alışverişler ruhsuz ve tehdit edici değil, onları gerçekten heyecanlandırmıyor. James ölüme yaklaştığında, uçuruma yaklaşma eyleminde garip bir erotiklik duygusu buluyor. Fransızlar orgazm olurken zayıflık hissini ve kontrol kaybını tanımlamak için ‘La petite mort’ (küçük ölüm) terimini kullanırken James bu adrenalin akışını ve fiziksel olarak gidebildiği kadar ileri gitme hissini tamamen cinsel buluyor.

Crash’teki karakterlerin hepsi araba kazası tehlikesini ve yağ kokusunda, parlak metalde ve sıkışık iç mekanlarda bulunan doğuştan gelen insanlık eksikliğini çekici buluyor. Sürekli henüz elde edemedikleri bir his arıyorlar ancak bunun orada olduğunu biliyorlar. Tarihteki tehlikeli araba kazalarını yeniden canlandırmak, yoğun otoyollarda birbirlerini kovalamak gibi daha büyük bir coşku duygusuna ulaşmak için yaptıkları aşırı girişimler asla gerçekten tatmin edici olmuyor çünkü onları tatmin edecek tek şey ölüm.

Felsefeci Slavoj Žižek’in dediği gibi “Aslında istediğimizi düşündüğümüz şeyi elde etmek istemiyoruz.” Sürekli olarak daha fazlası için çabalıyoruz; kovalamaca, heyecan, yolculuk, bir etkinliğin gizli doğası, genellikle gerçekten istediğimizi düşündüğümüz şeye sahip olmaktan daha keyiflidir. Yine de bunu genellikle fark etmeyiz ve asla gerçekten elde edilemeyecek tatmin arayışımızı sürdürürüz.

Teknolojinin hızla geliştiği ve bizi birbirimizden daha da uzaklaştırdığı günümüzde, kapitalizmin seçim ağırlıklı ve yabancılaştırıcı doğası nedeniyle sürekli olarak bir topluluk duygusu için çabalıyoruz. Crash’te karakterler bunu tuhaf bir şekilde buluyor, teknolojiyle birleşmelerine ve yapaylık ve belirgin bir insanlık dışılıkla erotik bir şekilde iç içe geçiyorlar.

Açıkça görülüyor ki gerçekte istedikleri şey kapitalizmin bizim için koyduğu kalıpları kırmak: statükoyu zorlayan tabulara kendilerini kaptırıyorlar (açık ilişkilerden eşcinselliğe ve araba kazası fetişlerine kadar her şey), ama sonunda hiçbir şey yeterli olmuyor. Onları sadece ölüm özgürleştirebilir. Catherine filmin sonunda kazadan sağ kurtulduğunda James ona “Belki bir sonraki” diyor. Belki bir sonraki kaza gerçekten de onların dürtüsünü tatmin edecek ve ölmelerine ve gerçekten coşkulu bir son an yaşamalarına izin verecek.

görsel: crash filminden

faroutmagazin

What's your reaction?