Can Temiz’in Birçok Farklı Türü Kucaklayan İlk Solo Albümü “Ahlaken Alçak” Yayında
Bas gitaristliğinin yanı sıra şarkı yazarı kimliğiyle sayısız hit şarkıya imza atan çok yönlü müzisyen Can Temiz’in; uzun soluklu müzik kariyerinin ilk solo albümü “Ahlaken Alçak” 25 Mart Cuma günü dinleyiciyle buluştu.
Elektronik Indie/Avant-garde Rock/Horrorcore/Punk ve Alaturka elementlerin harmanlandığı albümün neredeyse tamamının söz, müzik ve aranjeleri Can Temiz’e ait.
Sanatçı prodüktör koltuğunu ise albümün kayıt, miks ve masteringini de üstlenen Ali Rıza Şahenk ile paylaşıyor.
Kayıtların tamamı Fat Lab stüdyolarında gerçekleşen albümde Can Temiz’e, Ayı Murat (The Ayılar), Fırat Ağacık, Damla Pehlevan gibi müzisyen dostları da eşlik etti.
Albümün evde telefona kaydedilen kapanış parçası “İhtiyar Avdan Dönüyor”da ise sanatçıya eşi Burcu Erim ukulelesi ve sesiyle katkıda bulunuyor.
Kapak tasarımını Can Dağlı’nın, lirik videolarını Kadir Kiraz’ın, fotoğraflarını Kenan Kara’nın, çıkış parçası “ANKSİYETE ((her gün))”ün klibinin yönetmenliğini ise Ece Naz Kızıltan’ın üstlendiği albümün görsel dünyasını ise 90’lar Hardcore Punk estetiği şekillendiriyor.
Can Temiz “Ahlaken Alçak” Bir Yerdeyim diyor ve ekliyor:
“Herkesin, bir diğer insanın nasıl davranması, nasıl giyinmesi, nasıl düşünmesi, nasıl konuşması, nasıl yaşaması gerektiği hakkında bu kadar katı, çeşitli ve keskin görüşlerinin olduğu ve bunu dillendirmek için ekstra hevesli olduğu böyle bir çağda, illa ki birilerine göre “yanlış” olduğumu bildiğimi ve bununla barışık olduğumu baştan belirtmek istedim. En derinde sürekli kendimizi yargıladığımız için sürekli dışarıda başka birilerini yargılayarak yaşıyoruz ve zaten kendiliğinden çok zor ve stresli olan “yaşamak” eylemini birbirimiz için daha da zor hale getiriyoruz. Hepimiz hayatı “yanlış” yaşamaktan o kadar korkuyoruz ki “doğru”larımızın mutlaklığına başta kendimiz olmak üzere herkesi ikna etmeye çalışıyoruz. Bunu yaparken de çok katı ve saldırgan oluyoruz çünkü en derinde hiçbir şeyin mutlak olmadığını biliyoruz. Evrende kontrol edilebilir hiçbir şey yok ve bu bizi korkudan çıldırtıyor. O yüzden en azından doğruların mutlaklığına inanmak istiyoruz. Mutlak iyiye inanmak istiyoruz. Ama bu da “mutlak” kelimesinin kendisi kadar uydurma. Dünya gezegeni üzerindeki var olmuş bütün ahlaklar uydurma. Bütün iyiler kötüler, bütün doğrular yanlışlar, bütün güzeller çirkinler, hepsi uydurma. Ve benim bir yerlerdeki güzel anlayışına göre çirkin, bir yerlerdeki doğru anlayışına göre yanlış, bir yerlerdeki iyi anlayışına göre kötü olarak yargılanmamam imkânsız. O yüzden baştan söyleyeyim, ben sana göre Ahlaken Alçak bir yerdeyim.”