BM’nin ‘İnsanlık için kırmızı alarm’ olarak nitelendirdiği iklim krizi raporunda önemli tespitler var

BBC Türkçe’nin haberine göre; Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı bilim insanlarının bu çok önemli çalışmasında, insanlığın iklim üzerindeki zararlı etkisinin “gerçek” olduğu kaydedildi. Rapora göre, sera gazlarının atmosfere salımının devam etmesi sonucu yaklaşık 15 yıl içinde önemli bir sıcaklık sınırı aşılabilir. Raporda ayrıca, bu yüzyıl sonunda deniz seviyelerinin 2 metreye kadar yükselebileceğine dikkat çekiliyor.

Fakat sera gazı salınımlarındaki kayda değer kısıtlamaların yükselen sıcaklıkları dengeleyebileceğine dair yeni bir umut da var. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) bu önemli değerlendirmesi, “Siyasetçiler için Özet” olarak bilinen 42 sayfalık bir belgede yer aldı.

BM Genel Sekreteri António Guterres, “Bugünün IPCC Çalışma Grubu 1 Raporu insanlık için kırmızı bir alarmdır” diyor:

“Şimdi güçlerimizi birleştirirsek, iklim felaketini önleyebiliriz. Fakat bugünün raporunun açıkça gösterdiği gibi, geciktirme zamanımız yok ve mazeretlere yer yok. COP26’nın başarılı olmasını sağlamak için hükümet liderlerine ve tüm paydaşlara güveniyorum.”

IPCC’nin belgesinde vurgulu bir şekilde “insan etkisinin atmosferi, okyanusları ve toprağı ısıttığı kesindir” ifadesi yer alıyor.

sıcaklık değişimi

İngiltere’deki Reading Üniversitesi’nden Profesör Ed Hawkins ve raporun yazarlarından birine göre, bilim insanları bu noktada çok net:

“Bu bir gerçeğin ifadesidir, insanların gezegeni ısıttığı tartışılmaz.”

Raporu yazan bilim insanları, 1970’den bu yana dünya yüzeyindeki sıcaklıkların son 2000 yılda diğer herhangi bir 50 yıllık periyottan daha hızlı arttığını söylüyorlar. Bu ısınmanın, “şimdiden dünyanın her bölgesinde birçok hava ve iklim aşırılığını etkilediği” kaydediliyor.

IPCC raporundan veriler:

  • Dünya yüzeyinde sıcaklık, 2011-2020 arasında 1850-1900 arasındakinden 1,09 °C daha yüksekti
  • Son beş yıl, 1850’den bu yana kaydedilen en sıcak dönem oldu
  • Son zamanlarda deniz seviyesindeki yükselme oranı, 1901-1971 ile karşılaştırıldığında neredeyse üç katına çıktı
  • 1990’lardan bu yana buzulların küresel olarak erimesinin ve Arktik deniz buzundaki küçülmenin en önemli itici gücü, “büyük olasılıkla” (% 90) insan etkisi
  • Sıcak hava dalgaları da dahil olmak üzere aşırı sıcakların 1950’lerden bu yana daha sık ve yoğun hale geldiği, soğuk olayların ise daha az sıklıkta ve daha az şiddetli hale geldiği “neredeyse kesin”

Bu yeni rapor aynı zamanda bugüne kadar deneyimlediğimiz ısınmanın, yüzyıllardan bin yıllara kadar sürecek bir zaman dilimlerinde geri dönüşü olmayacak şekilde gezegenimizde değişiklikler yaptığını da açıkça ortaya koyuyor. Rapora göre okyanuslar ısınmaya devam edecek ve daha asidik hale gelecek. Dağ ve kutup buzulları on yıllar veya yüz yıllar boyunca erimeye devam edecek.

Profesör Hawkins, “Sonuçlar, ısınmanın her bir parçası için daha da kötüleşmeye devam edecek ve bu sonuçların çoğu için geri dönüş yok,” diyor.

Deniz seviyelerinin yükselmesi konusunda, bilim insanları farklı emisyon seviyeleri için olası bir aralık model, belirledi.

Bununla birlikte, bu yüzyılın sonuna kadar yaklaşık 2 metrelik bir artışın göz ardı edilemez olduğu kaydediliyor, 2150 yılına kadar 5 metrelik bir artış da öyle.

Pek çok ülkenin imzaladığı Paris İklim Anlaşması, küresel sıcaklık artışını bu yüzyılda 2 °C’nin çok altında tutmayı ve 1,5 °C’nin altında tutma çabalarını sürdürmeyi amaçlıyor.

BM’nin yeni raporuna göre ise bilim insanlarının tüm salım senaryolarını değerlendirmesi ışığında, karbon salımında büyük kısıtlamalar gerçekleşmediği sürece her iki hedef de bu yüzyılda tutturulamayacak.

Raporu yazan araştırmacılar tüm senaryolara göre 2040 yılına kadar 1,5 °C’ye ulaşılacağına inanıyor. Karbon salımları önümüzdeki birkaç yıl içinde azaltılmazsa, bu daha da erken gerçekleşecek.

İngiltere’deki Oxford Üniversitesi’nden ve IPCC raporunun yazarlarından Dr. Friederike Otto, “Daha da yoğun ve daha sık sıcak hava dalgaları göreceğiz. Ayrıca küresel ölçekte şiddetli yağışlarda bir artış ve dünyanın bazı bölgelerinde bazı kuraklık türlerinde artışlar göreceğiz,” diyor.

Bilim insanlarına göre küresel karbon salımları 2030 yılına kadar yarıya indirebilir. Bu yüzyılın ortasına kadar net sıfır emisyona ulaşabilirsek, sıcaklıklardaki artışı durdurabiliriz ve trendi muhtemelen tersine çevirebiliriz. Bilim insanları bu konuda da umutlu.

kara ve deniz sıcaklık

Net sıfır emisayona ulaşmak için, temiz teknolojiyi kullanarak sera gazı emisyonlarını mümkün olduğunca azaltmak, ardından kalan salımları karbon yakalama ve depolama teknolojileri kullanarak etkisiz kılmak veya ağaç dikerek bu salımları emmek gerek.

Gelecekte beklenen 5 etki:

  • Tüm emisyon senaryolarına göre sıcaklıklar 2040 yılına kadar 1850-1900 seviyelerinin 1,5 °C’nin üzerine çıkacak
  • Değerlendirilen tüm senaryolarda, Kuzey Kutbu’nun 2050’den önce en az bir kez Eylül ayında neredeyse buzsuz olması muhtemel
  • 1,5 °C’lik ısınmada bile “tarihsel kayıtlarda benzeri olmayan” bazı aşırı iklim olayları artan bir şekilde meydana gelecek
  • Yakın geçmişte yüzyılda bir kez meydana gelen aşırı deniz seviyesi olaylarının 2100 yılına kadar gelgit ölçüm konumlarının yarısından fazlasında en az yılda bir kez meydana geleceği tahmin edilmekte
  • Birçok bölgede yangın havalarında muhtemelen artış olacak
iklim

Bu raporda, geleceğe ilişkin ısınma tahminleri çok daha net olsa da ve birçok etkiden kaçınma mümkün görünmese de, raporu yazanlar kaderci yaklaşıma karşı uyarıda bulunuyor.

Dr. Otto, “Küresel ısınmayı azaltmak, bu kritik eşiklere ulaşma olasılığını gerçekten en aza indiriyor. Biz kader mahkumu değiliz” dedi. Bir kritik eşik, Dünya’nın iklim sisteminin bir kısmının, devam eden ısınmaya yanıt olarak ani bir değişime uğraması anlamına geliyor.

kapak fotoğrafı: middleburry.edu

What's your reaction?