Antarktika’nın istilası: Yerli olmayan türler dünyanın son vahşi doğasını tehdit ediyor
Antarktika çok az tür barındırır. Dünyanın geri kalanından fiziksel olarak izole edilmiş ve sıcaklığın çok düşük olduğu Antarktika yarımadası, soğuğa dayanıklı türler dışındaki canlılara misafirperverlik göstermez.
Birçok biyolog tarafından geriye kalan son bozulmamış vahşi yaşam alanı olarak kabul edilen Antarktika’nın benzersiz izolasyonu ve aşırı hava koşulları, onu dünyanın geri kalanındaki doğal yaşam alanlarını büyük ölçüde tahrip eden insan etkisinden korumuştur, ancak, Antarktika’yı koruyan coğrafi izolasyon aşırı sıcaklıklar nedeniyle tehdit altında.
İklim değişikliği ve insan faaliyetleri
İklim değişikliği, Antarktika’nın bir zamanlar dayanılmaz derecede soğuk olan iklimini değiştirdi; hava ve su sıcaklıklarının giderek daha fazla türün yaşayabileceği seviyelere doğru yükseliyor.
Buz sahanlığının hızlı çöküşüyle birlikte yeni bentik zemin habitatları ortaya çıkıyor ve işgalci türler için yeni alanlar açılıyor. Değişen Antarktika’da, daha birçok bitki ve hayvan – eğer suyu geçebilirlerse – uygun bir şekilde kendi popülasyonlarını yaratabilirler. İnsan yardımıyla bunu yapacaklardır.
Dünya üzerindeki hiçbir coğrafi izolasyon içten yanmalı motorla boy ölçüşemez. Kıtadaki insan varlığı 1950’lerin ortalarından bu yana hızla arttı. Araştırma ve turizm için kıtaya göç ederken, tekne ve gemilerimiz bilinmeyen yolcuları da beraberinde getiriyor: mikroplar bağırsaklarımızda ve atıklarımızda yolculuk ediyor, fareler ve bitki tohumları yiyecek depolarında hayatta kalıyor ve midyeler gemilerin gövdelerine yapışıyor.
Isınan bir iklimin artan etkileri ve kıtaya gidiş gelişte artan insan faaliyeti, Antarktika’nın doğal biyolojik bariyerlerini aşındırıyor. Sonuç olarak da git gide daha fazla yerli olmayan tür çatlaklardan içeri giriyor.
Antarktika’nın yerli türleri yalnız kalmaya alışkın. Düşük çeşitliliğe karşı yüksek endemizm ile türler, kıtadaki tekil iklime ve yaşama uyum sağlar ve herhangi bir dış rekabete direnemez. Kusursuz bir fırtınanın içinde, sırf insanlarla taşındıkları için seyahat eden yerli olmayan türler dünyadaki son gerçek vahşi yaşamı tamamen bozma potansiyeline sahip.
11 yeni omurgasız Antarktika’yı evi olarak görüyor
Şimdiye kadar, Antarktika’da yay kuyruk böceği, akarlar ve tatarcıklar da dahil 11 omurgasız türü bulundu. Bunların çoğu, Antarktika’nın daha sıcak bölgelerindeki araştırma istasyonlarının yakınında küçük popülasyonlar kurmayı başardı. Bu türler muhtemelen ziyaretçi ve kargo ya da başka malzeme getiren gemilere bağlanarak Antarktika’ya taşındılar.
Neyse ki, bu türlerin çoğu ciddi tehditler oluşturmuyor. Yarımadada yerli olmayan başka türler de görülmüş ancak onlar sağlam popülasyonlar oluşturamamış. Kolay yayılan Poa annua otu kıtada bir popülasyon oluşturmuştu, ancak yok edildi. (Hala King George Adası’nda küçük popülasyonlar devam ediyor.) Gemi gövdeleri gibi vektörlerde 50’den fazla deniz taksonu gözlemlenmiş ancak istikrarlı popülasyonlar oluşturmamış.
Covid bile Antarktika’ya ulaştı
Antarktika’nın daimi sakinlerinin çoğu, aşırı hava olaylarına ve zorlu koşullara dayanabilen mikroorganizmalardır. Çevreciler genel olarak mikroplara fazla dikkat etmezler. Mikroplar, çoğunlukla büyük memelilerden ya da kuşlardan çok daha az korunurlar. Ancak endemik mikroplar ciddi risk altında; kıtaya seyahat eden her insan yolcu, milyonlarca yerli olmayan bakteri barındırır.
Yerli olmayan bitki ve hayvanların aksine, mikropların türler arasına katılmasının etkisi hemen ortaya çıkmıyor. Antarktika’da, arıtılmamış atık suların okyanusa boşaltılması gibi standart birçok uygulama, yerli olmayan mikropların yerleşimi için büyük fırsatları temsil ediyor. Bakteriyel istilacılar, antibiyotik direncinden sorumlu olanlar da dahil olmak üzere doğal bakterilerle gen alışverişinde bulunabildikleri için son derece hızlı yayılma potansiyeline sahip. Bu da daha öldürücü yerli bakteriler yaratacak, hayvan konaklarını tehdit edecek, endemik ve çeşitli Antarktika mikrobiyal faunasını temelden değiştirecektir.
Antarktika’da foklar ve kuşlarda hastalığa neden olduğu bilinen insan kaynaklı Escherichia coli halihazırda tespit edildi. Yerli olmayan dirençli bakteri Serratia marcescens, turistik yerlerin yakınındaki penguen kolonilerinden alınan guanoda görüldü ve bu, yerli olmayan bakterilerle yerli kuş arasında bir etkileşim olduğunu ortaya koydu. Hatta bir araştırma istasyonunda bir COVID salgını yaşandı. Yeterince kısıtlama uygulanmazsa, insanların bir ya da daha fazla hastalığı yerel vahşi hayata geçirme olasılığı çok yüksek.
Antarktika nasıl korunur?
Hava sıcaklıkları artmaya devam edecek ve insanlar kaçınılmaz olarak soğuk kıtaya gidecek. Antarktika’nın giderek zayıflayan doğal çevresini desteklemek için uluslararası çabalar devreye girmeli.
Antarktika Antlaşması, kıta içindeki uluslararası ilişkileri kurmak ve düzenlemek için kullanılan bir belge. Çevre Protokolü, kıtaya yönelik çevresel tehditlere karşılık vermek için öncelikleri ve yöntemleri belirliyor. Protokolün bir parçası olarak, 54 üye ülkenin tümü, potansiyel istilacıları belirlemeyi ve azaltma protokolleri oluşturmayı amaçlayan bilimsel çabalara ayrılan fonun artırılarak yerel olmayan istilalar meselesine öncelik verilmesi yönünde oy kullandı.
Ayrıca turizm endüstrisi, işgalcilerin saklanabileceği giysi, ekipman, makine, taze yiyecek ve diğer kargoların daha dikkatli bir şekilde temizlenmesini sağlamalıdır. Son olarak, Antarktika’nın mikrobiyal istilaya karşı savunmasızlığı göz önüne alındığında, şu anda Antarktika Antlaşması kapsamında izin verilen bir uygulama olan arıtılmamış atık suların boşaltılması durdurulmalıdır. Sorun, Antarktika’yı korumak için çok geç olmadığını savunan bilim insanlarının da dikkatini çekti. Trends in Ecology & Evolution’da yayınlanan bir makalede, Dr. Dana M. Bergstrom, Antarktika’ya yönelik büyük tehditleri tespit etti ve bunları azaltmanın yollarıyla ilgili önerilerde bulundu. Dr. Bergstrom istilayı önlemek için çoklu bariyer yaklaşımını savunuyor. Propagüllerin adaya ulaşmak için izledikleri yolları belirleyip izleyerek, hangi bölgelerin istila için daha yüksek risk altında olduğunu değerlendirmek ve herhangi bir tespite hızla yanıt vererek Antarktika’yı korumak mümkün.
Zaten bazı başarılar elde edildi. 2014’teki hızlı müdahale, Doğu Antarktika’daki bir hidroponik tesisinde bulunan yerli olmayan omurgasız Xenylla’yı ortadan kaldırdı.
Antarktika’nın zorlu iklimi, zararlı istilacı türlerin önemli bir popülasyon haline gelmesine engel oluyor. Bununla birlikte, 5.000’den fazla araştırma istasyonu, artan turizm ve kaçınılmaz olarak ısınan ortamla Antarktika vahşi doğasını koruma çabalarımızdaki zorluklar artacaktır.
Makalenin orijinali bigthink’te yayınlanmıştır. Makalenin orijinalini okuyun.