Andy Warhol neden hiçbir şeyin olmadığı sekiz saatlik bir film yaptı?

Charlie Kaufman’ın meta-filmi Adaptation‘da, Nicholas Cage yorgun ve stresli bir Charlie Kaufman’ı canlandırıyor ve bir film yazmaya çalışırken saçını başını yoluyor. Masasına oturuyor ve yaratıcılık sanatını düşünüyor, gerçek dünyayı doğru bir şekilde tasvir eden bir film yazmanın nasıl mümkün olabileceğini düşünerek strese giriyor. Araba kovalamacaları yok, heyecan yok, sadece gördüğümüz gibi akıp giden bir hayat var.

“Efendim, ya yazar hiçbir şeyin pek olmadığı bir hikaye yaratmaya çalışıyorsa” diye soruyor, “İnsanların değişmediği. Aydınlanmalar yaşamadıkları; mücadele ettikleri ve hayal kırıklığına uğradıkları ve hiçbir şeyin çözülmediği. Daha çok gerçek dünyanın bir yansıması.”

Konuştuğu yazar Cage’in gerçek dünya değerlendirmesine katılmıyor. “Gerçek lanet dünya mı?” diye soruyor ve hikayenin temelini oluşturabilecek her günün her saniyesinde gerçekleşen çatışmayı sıralıyor.

Savaştan, aşık olmaktan ve aşkın bitmesinden, arkadaş kaybetmekten, kendini kaybetmekten ve her uyanık anımızı etkileyen tüm farklı sıkıntılardan ve savaşlardan bahsediyor. “Hayatta bunları bulamıyorsan o zaman sen, dostum, hayat hakkında hiçbir şey bilmiyorsun” sonucuna varıyor.

Yaratıcı zihin günlük hayatta sürekli bir hikaye arasa da gerçek şu ki Nicholas Cage’in karakteri haklı. İnsanların değiştiği ve karakterlerin gelişim gösterdiği çatışmaların olduğu filmler izliyor, kitaplar okuyoruz, ama hayatta çoğu zaman her şey bayattır, insanlar değişmez ve geçen yirmi dört saatin koşullarından öğrenilecek çok şey yoktur.

Andy Warhol parlak renkleri ve gösterişliliğiyle bilinen bir sanatçıydı; ancak 1964 yapımı Empire filminde bu marka kimliğinden çok uzaklaştı. Parlak renkler yerine siyah beyazı tercih etti ve izleyiciye gözlerini ayırmakta zorlandıkları bir şey göstermek yerine sıradan ve günlük bir şey gösterdi.

Film basit. Empire State Binası’nın Manhattan’ın pis dumanını dışarı vurduğu sekiz saatlik siyah beyaz bir görüntü. Sekiz saat boyunca akşamın geceye, gecenin gündüze dönmesi dışında hiçbir şey olmuyor. Diyalog yok, hikaye yok, hiçbir şey yok. Empire State Binası’nın tepesindeki ışıklar havanın ne kadar karanlık olduğuna bağlı olarak açılıp kapanıyor, ancak bu, herhangi bir yön değişikliğine en yakın olabileceğiniz şey.

Andy Warhol’un bu filmi yapma gerekçesi Nicholas Cage’in Adaptation‘daki motivasyonuna benziyor, çünkü o da günlük hayatı mükemmel bir şekilde yansıtan bir sanat eseri yaratmak istiyordu. Heyecan verici ya da uzaktan yakından kayda değer hiçbir şey göstermiyor. İzleyicinin tabi olduğu tek şey hayattaki tek garantidir: hiçbir şey olmazken ve sahne heyecandan yoksunken, zaman yine de geçiyor. Ve bu harika bir şekilde yakalanmış.

far out magazine

What's your reaction?

tr_TRTurkish