Akira Kurosawa filmlerinin yeniden çevrimlerinin en kötüleri
Akira Kurosawa tartışmasız şekilde sinema tarihinin en etkili ve en etkileyici yönetmenlerinden biri. Steven Spielberg, Martin Scorsese, Stanley Kubrick, James Cameron, Ingmar Bergman, Federico Fellini, Satyajit Ray, Andrei Tarkovsky gibi efsaneleri içeren bir liste var ki bu yönetmenlerden hepsi de Kurosawa’yı ilham kaynaklarından biri olarak adlandırdı. Sinema evreni onun öncü yeteneklerine çok şey borçlu.
Onun hikayeleri, teknikleri ve motifleri yıllar boyunca sayısız filmde kullanıldı. Kurosawa bazı klasikler ve başyapıtlar için bir mihenk taşı oldu. Kurosawa bu kadar yüceltilirken onun eserlerinin yeniden çevrimlerinin olmaması düşünülemez. Ama ne yazık ki bu yeniden çevrimlerden bazıları sadece bir kelimeyle ifade edilebilir: Felaket
İşte Akira Kurosawa filmlerinin en kötü beş yeniden çevrimi:
Tsubaki Sanjuro (Yoshimitsu Morita, 2007)
Yönetmen Yoshimitsu Morita yeniden çevrim için yeni veya farklı bir senaryo yazmayı denemeye gerek olmadığına karar vererek tıpatıp aynı senaryoyu kullandı. Kurosawa, 1962 yapımı Sanjuro‘yu Ryūzō Kikushima ve Hideo Oguni’yle birlikte Shugoro Namamoto’nun Hibi Heian’ından ilham alarak yazdı. 2007 yılına gelindiğindeyse yönetmen Morita yeniden çevrim için “çalışıyorsa kurcalama yaklaşımını seçti. Söz konusu film için çok kötü denilemez ama her şeyiyle anlamsız bir film gibi hissettiriyor. Morita aynı senaryoyu ve aynı sahnelerin çoğunu kullanarak kendi tarzını ve duyarlılığını filme katmamış, yeni bir şey söylememiş. Bu da nihai sonucun klasik bir filmin yeni bir yorumu olmaktan çok, gereksiz bir fotokopinin ortaya çıkması demek.
Omega Doom (Albert Pyun, 1996)
Omega Doom’un kült bir mücevher olduğunu ve bu statüyü tamamen hak ettiğini iddia eden tür bağımlıları var. Bu bir dereceye kadar doğru ama aksiyon fanatiklerinin 1990’ların ortalarında yapılmış bu bilimkurguyu bu kadar çok övmesinin en büyük nedeni korkutucu olması. Sinema efsanesi Rutger Hauer filmde Omega Doom adlı bir karakteri canlandırıyor. Yönetmen Albert Pyun da Alien from LA, Kickboxer 2 ve Brainsmasher: A Love Story gibi filmlere imza atmış biri. Ama Yojimbo’nun yeniden yapımı gerçekten berbat. Bir sinema eseri olarak sanatsal yaratıcılık ve ustalıkla izleyiciyi etkilemiyor.
Inferno (John G Avildsen, 1999)
Rocky’nin Oscar’lı yönetmeni bir Kurosawa uyarlaması yapacak dendiğinde, bunun heyecan yaratmama ihtimali yoktur herhalde. Fakat John G Avildsen’in kariyeri son uzun metrajlı filmi Inferno’yu yaptığında öyle zirvelerde falan değildi. Aynı Omega Doom’da olduğu gibi on yıllardır iyi bir işi olmayan bir yönetmenin Yojimbo yeniden çevrimini üstlenmesi, başrolde Jean-Claude Van Damme’ın yer alması ve Danny Trejo’nun da ikinci karakter oluşu beklentiyi bir miktar düşürmeyi gerektiriyordu. Inferno çıtayı öyle bir düşürdüğü Kurosawa’nın şaheserini bir çöl kasabasına çalınan motosikletini almaya giden bir karakteri merkeze alan, bol tekmeli, standart bir Van Damme filmine dönüştürmeyi başarıyor.
The Seven Magnificent Gladiators (Bruno Mattei, 1983)
Kurosawa sinemanın yüzünü tamamen değiştiren bir film olan Yedi Samuray‘ı yaptı. John Sturges filmin bir western uyarlamasının mükemmel olacağını düşündü ve The Magnificent Seven unutulmaz bir iş ortaya çıkardı. Her iki versiyonda da olmayan şey neydi? Gladyatörler tabii ki.
Her iki işi de kopyalayan Bruno Mattei’nin B sınıfı kılıç ve sandalet hikayesi The Seven Magnificent Gladiators’ta akılda en çok kalanlar bolca kas ve bebek yağı. Yedi Samuray‘ın kas bakımından zayıf olduğunu düşünenler The Seven Magnificent Gladiators‘a bir şans verebilir. Ama filmde düzgün bir olay örgüsü bile yok ve iyi bir gladyatör filmi olmaktan bile çok uzak.
Rebel Moon (Zack Snyder, 2023/2024)
Rebel Moon‘daki özgünlük eksikliği sadece Yedi Samuray‘ın uzayda olmasından kaynaklanmıyor. Proje sıradan bir Netflix bilimkurgusu olmanın ötesine geçemiyor. Snyder’a istediği türden bir film yapmasu için tam bir yaratıcı özgürlük verildi ama o sadece kendisinin bildiği nedenlerden dolayı toplam 256 dakikalık sıkıcı bir iş ortaya çıkardıi: çok uzun, çok sıkıcı, aşırı, abartılı, heyecansız. Yani Yedi Samuray’ın olmadığı her şey. Toplam 377 dakika süre uzun versiyonları izlemek sabır testinden geçmeyi gerektiriyor. Yedi Samuray düzinelerce farklı şekilde yeniden çekildi ama bu en monotonu olabilir.