120
Views

Ekin Tutkun, ilk müzik yayımlama deneyimini benim de içinde yer aldığım On Air Music Co. ile yaşayan müzisyenlerden. Yıllar sonra yayımladığı yeni şarkısı “Yaşamak Bu Değil” de yine birlikte çalıştığımız bir proje. Türkçe alternatif sahnede samimi sözleri, içe dönük ama güçlü anlatımıyla kendine özgü bir yer edineceğini düşündüğüm Ekin, bu şarkısında hareketli ritmi üzerine sorgulayıcı bir anlatım kurarak hem duygusal hem de enerjik bir alan yaratıyor. Bu yeni şarkısı vesilesiyle hem parçasını konuşmak hem de Ekin’i biraz daha yakından tanıtmak istedim.

İlk şarkın “Aklım Karışıyor” döneminde buluştuk seninle ve yeni şarkında da birlikteyiz. 2021’den bu zamana şarkılarının yayımlanması arasında epey bir mesafe oldu. Neden bu kadar ara verdin?

Aslında bu ara biraz nefes almak, biraz da kendimi yeniden tanımak içindi. Müzik üretirken sadece teknik olarak değil, ruhen de yenilenmek gerekiyor. O süreçte çok dinledim, çok gözlem yaptım, biraz da sessizliğin içinde kaldım. “Yaşamak Bu Değil”, o sessizliğin ardından gelen bir farkındalık.

Bu geçen süre zarfında müzik sektörünü nasıl buldun? Bir şeyler iyi ya da kötü yönde değişmiş mi, yoksa aynı mı kalmış sence?

Sektör inanılmaz hızlı değişiyor ama bu hız bazen müziğin özünü kaybettiriyor. Özellikle tek düze tarzlar son yıllarda çok popüler oldu; sözüm meclisten dışarı fakat anlamdan uzak, tekrarlayan ve neredeyse hiçbir derinliği olmayan sözler fazlalaştı. Bir dönem insanların içini anlatan müzik, yerini sadece “trend”lere bıraktı. Buna rağmen hâlâ duygusunu koruyan, gerçekten bir şey anlatmak isteyen müzisyenler var. Onlar bu sistemde bir nefes gibi. Dolayısıyla sektör yorucu ama hâlâ umut barındırıyor. Son dönemde şarkı sözleri yüzünden yargılanan, hatta haklarında hapis istenen sanatçılar görüyoruz;  Ezhel, Manifest ve Mabel Matiz gibi… Aslında bu, müziğin sadece eğlencelik bir alan olmadığını, bir ifade biçimi olduğunu hatırlatıyor. Fakat ne yazık ki bu ifade biçimi bile artık baskılanabiliyor. Bu durum çok üzücü ama aynı zamanda bir uyanış da yaratıyor. Bu zorlukların altında ezilen, susturulan ya da baskıya maruz kalan tüm müzisyenlere her zaman destek oluyorum ve olmaya da devam edeceğim. Çünkü müzik özgür olabildiği sürece anlamlıdır.

“Yaşamak Bu Değil” hem duygusal hem de ritmik açıdan iki farklı yönü bir araya getiriyor. Bu dengeyi kurarken seni en çok zorlayan ya da motive eden şey neydi?

Zorluk, duyguyu kaybetmeden enerjiyi korumaktı. Şarkı bir iç hesaplaşmayı anlatıyor ama aynı zamanda seni ayağa kaldıran bir ritme sahip. Bu çelişki bana tanıdık geliyor çünkü çoğu zaman içimizde fırtınalar koparken dışarıya güçlü görünmeye çalışıyoruz. Bu dengeyi bulmak, hem müzikal hem duygusal bir süreçti.

“Yaşamak Bu Değil”, müzikte samimiyetle sahiciliği buluşturma çabasının güncel bir örneği. Senin de az önceki soruma verdiğin yanıt gibi  içe bakan sözleriyle dışa dönük enerjisi arasında kurduğu bu denge, hem üretim sürecini hem de dinleyiciyle kurduğun bağı tanımlıyor. Bu denge senin genel olarak üretim anlayışına nasıl yansıyor?

Bu denge aslında benim pusulam. Ne tamamen içe kapanmak ne de sadece dışa dönük bir enerjiyle var olmak istiyorum. Her üretimde biraz iç sesimle, biraz da dış dünyanın sesiyle konuşuyorum. Bu iki uç arasında kurduğum köprü, hem beni hem müziğimi daha gerçek kılıyor.

Şarkının sözlerinde “mutlu insan pozu yapmaksa yaşamak bu değil” diyorsun. Bu cümle günümüz insanında da sık gözlemlediğimiz durumlardan. Sence neden bazı insanlar gerçekten mutlu olmak yerine bir rolün içinde yaşamayı tercih ediyor?

Çünkü artık herkes biraz “rahat görünmek” zorunda hissediyor. Gerçek duygularını göstermek zayıflık gibi algılanıyor. Üstüne ülkenin siyasal ve ekonomik baskıları da eklenince insanlar içsel olarak sıkışıyor. Bu durumda çoğu kişi “her şey yolundaymış” gibi davranarak kendini korumaya çalışıyor. Ama bu sahte huzur uzun sürmüyor. Eninde sonunda insan kendi sessizliğinde o gerçekle yüzleşiyor.

Sen müzik öğretmenliği yaparken aynı zamanda kendi üretimlerini de sürdüren bir sanatçısın. Bu iki alan birbirini etkiliyor mu?

Kesinlikle evet. Öğretmenlik bana sürekli yenilenmeyi ve sabrı öğretiyor. Öğrencilerimle çalışırken bazen kendi müzikal enerjimi yeniden buluyorum. Aynı şekilde sahnede yaşadığım her şey, sınıfta kurduğum iletişime yansıyor. Bu iki yön birbirini dengeleyen iki nefes gibi; biri üretimi, diğeri anlamı besliyor.

Klibin çekim sürecine dair biraz konuşalım mı? Şarkının duygusunu görsel olarak yansıtırken neler yaşadınız?

Klip çok sade bir şekilde çekildi, hatta çekimleri babam yaptı. Büyük bir prodüksiyon olmadı, tamamen içten bir anı kayda almak gibiydi. Şarkının sade ama derin duygusuna uygun bir atmosfer oluştu bence. Olduğu gibi, filtresiz bir yansıma.

Güzel sohbetin için teşekkür ederim Ekincim, senin eklemek istediğin bir şey var mı?

Ben teşekkür ederim. “Yaşamak Bu Değil” benim için sadece bir şarkı değil, bir yüzleşme. Dinleyen herkesin kendi içinde bir cümlesine denk gelmesini diliyorum. Çünkü bazen bir şarkı dinlemek değil, o şarkının içinde biraz durmak gerekiyor.

Müzik benim için sadece bir ifade biçimi değil, nefes almak gibi bir şey. Ne olursa olsun kimse müziği susturamayacak. Kadınların öldürülmediği, çocukların gelin olmadığı, insanların düşüncelerinden ötürü korkmadığı bir ülke hayal ediyorum. Özgür, adil ve aydın bir toplumda yaşamak istiyorum. Ve bu hayal için elimden geldiğince üretmeye, söylemeye ve var olmaya devam edeceğim.

ROTKA TV YAYINLARINI YOUTUBE ÜZERİNDEN İZLEYEBİLİRSİNİZ

Makale Etiketleri:
· · ·
Makale Kategorileri:
MANŞET · MÜZİK