Yaşlı kütüphaneci, Devrim öncesi Moskova’daki Rumyantsev Müzesi ve halk kütüphanesinin vazgeçilmeziydi. Yıpranmış yüzünden çıkan uzun beyaz sakalıyla, her gün karıştırdığı antik sanat eserleri ve ciltler kadar yaşlı görünüyordu. Sessiz, alçakgönüllü, dindar ve yumuşak konuşan bir adamdı. Tavırları o kadar sadeydi ki, Rumyantsev’in sade neoklasik mimarisine kusursuz bir şekilde uyum sağlıyordu. Hayatını adadığı kitaplar gibi bu adam da sessiz bir bilgi hazinesiydi; gelecek yıllarda bilim insanlarını, filozofları ve yazarları etkileyecek çığır açıcı fikirlerle doluydu.
Bu kütüphanecinin adı Nikolay Fedorov’du. 1829-1903 yılları arasında yaşayan Fedorov, Rus tarihinin en iddialı ama bir o kadar da kendi halinde düşünürlerinden biriydi. Onun günümüzde “Rus kozmizmi” olarak adlandırılan felsefesi uzay yolculuğu ve bilim temel alınarak tasarlanmış ölümsüzlük fikirleri Hristiyan mistisizmi merceğinden incelenmiştir. Federov, Rus uzay programı üzerinde oldukça etkiliydi. Öğrencilerinden biri de geliştirdiği çığır açıcı denklemlerle uzay uçuşlarının babası olarak kabul edilen astrofizikçi Konstantin Tsiolkovsky idi.
Fedorov bir prens ile soylu bir kadının gayri meşru çocuğuydu. Henüz dört yaşındayken babası öldü. Bu olayın ardından annesi ve kardeşleriyle birlikte aile evinden zorla çıkarıldılar. Bu utanca rağmen aile nispeten zenginliğini korudu. 1868’de Rusya’nın ilk halk müzesi ve kütüphanesi olan Rumyantsev Müzesi’nde kütüphaneci oldu ve bu görevi 25 yıl sürdürdü. Bu dönemde Tsiolkovski’nin öğretmeni ve akıl hocası oldu. Eserleri, ölümünden sonra 1903 yılında The Philosophy of Common Task adıyla derlenip yayımlandı. Fedorov eserlerinin telif haklarını hiçbir zaman koruma altına almadı ve onların halka ücretsiz olarak sunulması konusunda ısrarcı oldu.
Fedorov’un felsefesinin herkes tarafından kolayca erişilebilir olması konusundaki ısrarı, belki de insan evriminin yeni bir evresini öneriyor olmasından kaynaklanıyordu. Rus Ortodoks Kilisesi’nin dindar bir üyesi olan Fedorov, insanlar arasındaki sevgi ve şefkat eksikliğinin yaygınlığından dolayı dehşet içindeydi. İnancının temeli insana karşı iyi niyet olmasına rağmen Fedorov yalnızca yaşayanlara odaklanmanın dışlayıcı olduğunu düşünüyordu. Yaşayanlar ile ölüler arasında gördüğü sevgi eksikliğine karşı önerdiği çareler en hafif tabirle iddialıydı: ölümsüzlük ve diriliş.
Fedorov, bilim, sanat ve teknolojiyi kullanarak insanlığın birincil amacının Cennetin Krallığı’nı yaratmak olduğuna inanıyor, her insanın ölümü ortadan kaldırmak için çaba göstermesinin bir görev olduğuna inanıyordu. “Ölüm, çocukluğumuzun bir sonucu veya tezahürüdür […]” diye yazmıştı Ortak Görev Felsefesi’nde. “İnsanlar hâlâ küçük, yarı varlıklardır; oysa kişisel varoluşun doluluğu, kişisel mükemmellik mümkündür.”
Cesu4 bir din filozofuydu Fedorov ve aynı zamanda hevesli ve son derece yetenekli bir bilim insanıydı. Ölüm tedavisi önerileri yaşamı boyunca abartılı görünse de, aslında son derecede ileri görüşlüydü. Doğuştan gelen bir kusur olduğuna inandığı çürümeyi düzeltmek için gerektiğinde insan vücudunun bazı kısımlarını yapay organlarla değiştirmeyi önerdi. Günümüzde kalp, göz, akciğer, karaciğer ve daha fazlasını içeren yapay organların kullanımı oldukça yaygın bir uygulama olup, makineyle çoğaltma yoluyla yaşam uzatmayı savunan çağdaş Transhümanistlerin yoğun ilgi gösterdiği bir alan. Hatta 1999 tarihli Spiritüel Makineler Çağı kitabının yazarı Ray Kurzweil gibi teorisyenler beyni bir bilgisayara yükleyerek tüm bedeni teknolojik bir konakla değiştirmeyi önermişti.
Fedorov’a göre ölümsüzlük arayışı, tüm insanlığın evrensel düşman olan ölüme karşı birleşmesini gerektiriyordu. Ölümsüzlüğün savaş, yoksulluk ve hastalık da dahil olmak üzere insanlığın en büyük mücadelelerinin hepsine şifa olacağına inanıyordu.
Ortak Görev Felsefesi ölülerin diriltilmesi olmadan yaşayanlar için ölümsüzlüğün imkânsız olduğunu ileri sürer. Fedorov bunu başarmak için insanlığın uzun zaman önce ölmüş atalarına ait parçacıkları aramak üzere kozmosa uçacak keşif gezileri düzenlemesini önerdi. Ayrıca ölü dokuların, özellikle de ölmüş ataların dokularının, onları bir şekilde canlandırmak için kullanılabileceğini ve böylece DNA yapısı hakkında hiçbir bilgi sahibi olmadan klonlama fikrinin ortaya atılabileceğini öne sürdü.
Fedorov diriltilecek milyarlarca ölü ve ölümsüze yer açmak için insan ırkının galaksiyi kolonileştirmesini ve Jüpiter gibi daha büyük gezegenlerde geri dönenler için yerleşimler inşa etmesini öngörmüştü. Bu fikir, uzay araştırmaları ve kolonileştirmenin ömür boyu destekçisi olan ve bunun “insan ırkının mükemmelliğine” yol açacağına inanan Tsiolkovsky’yi çok etkilemişti.
Fedorov’un fikirlerinin büyüleyici güzelliği ilk dönem Sovyet sanatçılarına ve yazarlarına ilham kaynağı oldu. Örneğin, Amaravella Kolektifi’nin resimleri, Aleksey Tolstoy’un bilimkurgu romanları ve Yakov Protazanov’un Aelita filmi, uzay araştırmalarını mistisizmle harmanlamıştır.
The Red Rockets’ Glare: Spaceflight and the Russian Imagination, 1857-1957 kitabının yazarı Dr. Asif Siddiqi “Fedorov’un yarı mistik fikirleri, Tsiolkovsky’nin 1910’lar, 1920’ler ve 1930’lardaki daha bilimsel ve teknik yazılarının çoğunda bir bakıma derinden yer etmişti,” diye yazdı . “Tsiolkovsky’nin etkisi Sovyet uzay programının kurulmasında muazzam bir rol oynadığıneqn Rus kozmizminin de Rus uzay tarihi bulmacasının önemli bir parçası olduğunu söyleyebiliriz.”

Fedorov’un fikirleri bugün de dünya çapında filozofları, bilim insanlarını, tarihçileri ve özellikle de Transhümanizm alanını etkilemeye devam ediyor. Hem Federov hem de Transhümanistler insanlığın kaderinin ölümü yenmek, biyomühendislik veya teknoloji yoluyla ölümsüzleşmek olduğuna inanıyor.

atlas obscura