21
Views

Bugün anlaşıldığı anlamıyla feminizm Jane Austen’ın romanlarını yazdığı dönemde henüz mevcut değildi. Evet, Mary Wollstonecraft’ın çok satan ve birçok kişinin kurucu feminist metinlerden biri olarak kabul ettiği Kadın Haklarının Savunulması adlı eserinin, Austen henüz ergenlik çağındayken 1792’de yayınlandığı doğru, bu yüzden Austen’ın eserde özetlediği bazı fikirlere aşina olabileceğini öne sürmek hiç de mantıksız değil. Ancak, açıkça tanımlanmış bir eşitlik hedefi olan örgütlü bir hareketin kurulması çok sonra gerçekleşti. Bu yüzden yazarı ve eserlerini anakronik bir şekilde feminist hareketin bir parçası olarak göstermek doğru olmaz.

Durum böyle olsa da, Austen’ın romanlarından, hayatından ve mirasından alınacak çok sayıda feminist ilham var. Yazarın bir proto-feminist ikon olmasının dört sebebini şöyle özetleyebiliriz:

Eğitimli ve bağımsızdı

Austen’ın kendi dönemine göre aykırı bir insan oluşu hafife alınmamalı. Doğduğu toplum kadınlara çok az hak tanıyor ve eğitimlerine şüpheyle yaklaşıyordu. Neyse ki Austen’ın babası Rahip George Austen kızları da dahil olmak üzere tüm çocuklarının eğitimine özen gösteren nazik ve ilerici bir adamdı. Austen küçük bir kızken babasının geniş ev kütüphanesi sayesinde bol bol kitap okurdu ve babası da onu yazma yeteneğini geliştirmeye teşvik ederdi. Genç bir kadınken birkaç beyefendiyle flört etmişti ve bunların en ünlüsü Tom Lefroy adlı genç bir İrlandalı öğrenciydi. 1802’de komşusu Harris Bigg-Wither’la da kısa bir süreliğine nişanlandı; evlenme teklifinden sonraki sabah nişanı bozdu. Austen’ın yazmayı evlilik hayatına tercih etmişti. Bu tercih, 19. yüzyıl toplumunun gözünde kesinlikle tartışmalı olarak görülecekti ve ailesinin desteğine rağmen kolay olmadı.

Kadınların ilgi alanlarını ön plana çıkardı

Austen üst sınıfa tabii de olsa sıradan kadınların iç dünyalarını ve ev içi endişelerini ele alarak genellikle önemsiz ve değersiz olarak görülen konulara itibar kazandırdı. Örneğin Gurur ve Önyargı‘da (1813) Elizabeth ve Jane Bennet ile Elizabeth ve komşusu Charlotte Lucas arasındaki gibi kadın arkadaşlıklarının ve aile bağlarının önemini gözler önüne serer. Ayrıca Emma‘da (1815) Elizabeth ve Emma Woodhouse gibi karakterlerin zekâ ve bilgeliğini sık sık sergileyerek kadınların entelektüel açıdan daha aşağıda olduğu yönündeki toplumsal önyargılara meydan okur.

Austen’ın romanlarının özellikle mülkiyet, para ve miras konularında sınırlı haklara sahip oldukları bir toplumda kadınların hayatlarının güvencesizliğini göstermesi de çok önemlidir. Örneğin Aşk ve Mantık‘da (1811) Dashwood kardeşler babaları öldüğünde ve her şeyi miras alan üvey ağabeyleri harçlıklarını kestiğinde ciddi şekilde dezavantajlı duruma düşerler. Gurur ve Önyargı‘da Bayan Bennet’ın beş kızı için avantajlı evlilik sağlama konusundaki bitmek bilmeyen meşguliyetinin ardında aynı zor durumdan duyduğu korku vardır. Emma‘da ise mürebbiye olarak çalışmak zorunda kalan Jane Fairfax toplum için acınacak biridir.

Austen’ın dünyasında saygın bir istikrara giden tek güvenilir yol evlilikti; Austen’ın romanları kadın karakterlerine kendi geleceklerini belirleme yetkisi verirken bile bunu vurgular.

O, evlilikte eşitliğin şampiyonuydu

Austen’ın zamanında evlilik birçok kadın için en iyi seçenek olsa da, her zaman kolay bir yol değildi: Yazar, Gurur ve Önyargı‘daki birbirlerini sürekli hayal kırıklığına uğratan Bay ve Bayan Bennet veya Mansfield Park’taki (1814) ailesinin isteklerine rağmen evlenen ve geçim sıkıntısı çeken Bayan Price gibi örneklerle kötü bir eşleşmenin tehlikelerini gözler önüne serer.

Gerçekten de eğer kocanız mal varlığınız ve kişiliğiniz üzerinde tam yasal hakimiyete sahip olacaksa, akıllıca bir seçim yapmanız hayati önem taşır. Gurur ve Önyargı‘da Darcy, Elizabeth’e ilk evlenme teklifinde bulunurken, aynı zamanda servetleri ve sosyal konumları arasındaki büyük uçuruma da dikkat çeker. Ontario, Queens Üniversitesi’nde dil ve edebiyat profesörü olan Robert Morrison’ın da belirttiği gibi “Aralarındaki tartışmasız güç dengesizliği, Darcy’nin Elizabeth’in onun nüfuzuna ve sosyal konumuna sahip bir adam tarafından seçildiğini öğrenince çok sevineceğinden emin olmasını sağlar” Darcy, Elizabeth’i hafife almıştır; “cesareti, öfkesi ve zekasıyla Darcy’nin ataerkil varsayımlarını açığa çıkaran ve bu varsayımlar yüzünden onu reddeden bir kadındır.”

Elizabeth’in bu hamlesi riskli olsa da, kendi değerlerinden ve öz saygısından ödün verme konusundaki isteksizliği hem okuyucunun hem de Darcy’nin saygısını kazanmasını sağlar. Darcy’nin Elizabeth’e olan saygısı arttıkça ve Elizabeth’in ona karşı olan anlayışı derinleştikçe, aralarında daha samimi bir bağ oluşur. Austen bu sayede bir umut ışığı sunar: Sizi eşiti olarak gören, orta derecede zengin bir koca bulabilirseniz hem mutluluk hem de maddi güvence için bir şans olabilir.

Feministlere ilham kaynağı oldu

Austen kadın hakları hareketinin ilk günlerinden beri feministler için ilham verici bir figür olarak anılır: Gurur ve Önyargı‘nın ilk profesyonel sahne prodüksiyonu 1901’de Londra’daki Royal Court Tiyatrosu’nda yapıldı. Jane Austen’ın romanlarından Diyaloglar ve Sahneler: Oturma Odası Performansı için Düzenlenmiş ve Uyarlanmış (1895) adlı çok satan kitabın yazarı, oyuncu, oyun yazarı ve Rosina Filippi tarafından yazılmıştır. Filippi, Austen’ın eserlerinin sahneye taşınmasında etkili olmuştur ve aynı zamanda kadın haklarıyla ilgili oyunlar yazmasıyla tanınan bir kadın hakları savunucusudur. Gurur ve Önyargı uyarlamasında, oyunun ortak yönetmenliğini de yapan Winifred Mayo, Elizabeth Bennet rolünde oynamıştır (Filippi, Bayan Bennet’ı canlandırmıştır). Mayo da Filippi gibi kadınların oy hakkı hareketinin önde gelen isimlerinden biriydi: Aktrisler Birliği’nin kurucu ortaklarındandı ve Kadınların Sosyal ve Politik Birliği’ne (diğer adıyla Suffragettes) katıldı, hatta bu uğurda hapse bile girdi.

Austen, 1908’de Ulusal Kadın Oy Hakkı Dernekleri Birliği’nin Londra’daki Büyük Alayı sırasında bir pankartla onurlandırıldı. Ayrıca Cicely Hamilton’ın büyük başarı yakalayan kadın hakları oyunu A Pageant of Great Women‘da (Büyük Kadınlar Geçidi) bir karakter olarak yer aldı. Oyun tarih boyunca ilham verici kadın figürlerini içeriyordu (Mayo, oyun 1909’da ilk kez sahnelendiğinde bu rolü üstlenmişti). 1914’te yazar May Sinclair, Londra’daki Cecil Hotel’de Kadın Oy Hakkı Savunucularının Kostümlü Yemeğine katıldığında Austen gibi giyinmeyi tercih etti.

mental floss

Makale Etiketleri:
· · ·
Makale Kategorileri:
KİTAP · MANŞET