Haftanın Kitaplığı – 21 Ocak 2024
Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye göz atabilirsiniz
Süper Yardımcı Sendromu – Şefkatli İnsanlar İçin Hayatta Kalma Rehberi
Yazar: Jess Baker
Yayınevi: Timaş Yayınları
Başkalarının ihtiyaçlarını daima kendinizinkilerin önüne mi koyuyorsunuz? Herkese yardım eli uzatırken kendinize hiç zaman ayırmıyor ve nihayetinde tükenmiş mi hissediyorsunuz? Peki ya hayır demek sizin için imkânsız mı? Öyleyse “süper yardımcı” olma ihtimaliniz yüksek.
Jess Baker ile Rod Vincent, Süper Yardımcı Sendromu olarak adlandırdıkları aşırı vericilik ve dozu kaçmış empati halini A’dan Z’ye ele aldıkları bu kitapta yardım etme psikolojisine dair yepyeni bir bakış açısı ortaya koyuyor. Yardım etme mekanizmasının yanlış işlemesine neden olan mantıktan uzak inançları masaya yatırırken zihin ve beden sağlığını olumsuz yönde etkileyen bu aşırılık halinin nasıl düzeltilebileceği ve sağlıklı sınırlar inşa edilebileceği hakkında okura ipuçları ve yönlendirmeler sunuyor.
“Sağlıksız yardım alışkanlıklarına saplanıp kalmamıza neden olan temel inançları ustalıkla ve şefkatle ortaya çıkaran, işleri gerçekten farklı bir şekilde yapmak için pratik araçları gösteren ve derin bir içgörü sağlayan ipuçlarını çok sevdim. Ezber bozan bir kitap.” –Suzy Reading
“Sağlık veya sosyal hizmetler alanında çalışan herkesin okuması gerekiyor.” –Profesör Alison Leary
“Düşüncelerinizi, duygularınızı ve davranışlarınızı derinden etkileyecek bir kitap –hem de hepsini iyi yönde.” –Stylist Magazine
Fare Dörtlemesi – Yeşil Kapak
Yazar: Haruki Murakami
Yayınevi: Doğan Kitap
“Fare Dörtlemesi” zamanımızın yaşayan en önemli yazarlarından biri olarak kabul edilen Haruki Murakami’nin edebiyat yolculuğunun en önemli izleklerinden birini temsil ediyor.
Başlarda “Fare Üçlemesi” olarak anılan seri Rüzgârın Şarkısını Dinle, Pinball 1973 ve Yaban Koyununun İzinde’den oluşur. Bu üç kitabı birbirine bağlayan, anlatıcı kahramanın arkadaşı “Fare”dir. Ama Yaban Koyununun İzinde’de Fare ortadan kaybolur. Yerine Koyun Adam’ı bırakır. Ve Koyun Adam hikâyeyi bir sonraki kitap olan Dans Dans Dans’a bağlayarak seriyi bir dörtleme haline getirir.
Gençlik, aşk, edebiyat, gizem, yalnızlık, kayıp duygusu… Murakami severler için gerçek bir okuma şöleni olan bu dört kitap şimdi tek cilt halinde bir arada…
Genç Olmak – Monologlar
Yazar: Linn Skaber
Çevirmen: Ayşe Erbulak
Yayınevi: Eksik Parça
Ergenlik heyecan verici, güzel ve eğlencelidir. Bazen de hem zor hem tuhaftır. Çocukluk ve yetişkinlik
arasındasınızdır. Başkalarıyla bir arada ama yalnız. Ebeveynler kenarda durur ama deneseler de pek bir şey
anlamazlar.
Ödüllü Norveçli yazar, aktris Linn Skåber gençlerle röportajlar yaptı. Onlara sivilcelerinden barışa ve kayba kadar
pek çok konuda sorular sordu. Genç olmanın en iyi yanı nedir? En kötüsü nedir? Ebeveynlerinizi nasıl görüyorsunuz?
Nelerden korkuyorsunuz?
Bu röportajlardan, ergenlik dönemini akılda kalıcı ve etkileyici şekilde yakalayan, gençlerin bakış açısından kurgusal
monologlardan oluşan bu kitabı yazdı. Bu kitap herkese hitap ediyor. Anlaşılır, eğlenceli ve içten. Lisa Aisato’nun
metinlerin ruhuna uyan çizimleri de kitabı zenginleştiriyor.
“Kitabı okuduktan sonra insanlara, bedene ve duygulara dair yeni bir bakış açısına sahip oldum, daha önce
görmediğim şeyleri fark etmemi sağladı (…) Hikâyelerin birçoğunda kendimi çok iyi tanıyorum. Okuduğum en iyi
kitap.”
EVEN WARSLA MEEN (15 yaşında)
“Elbette, tüm ergenliğimi kucaklamayı başaramadım, nasıl başarabilirdim ki? Ben bir yetişkinim ve asla bu gizli
topluluğun gerçek bir parçası olamam. Ama onlara yakın oldum, bana açıldılar ve yeni döşenmiş odalarında hayatın
nasıl olduğuna dair bir dizi güzel, sıcak, komik ve hüzünlü hikâye dinledim.”
LINN SKÅBER
Hyunam – Dong Kitabevi
Yazar: Hwang Bo – Reum
Çevirmen: Nilay Özeser
Yayınevi: Athica Yayınları
Youngju her şeyi doğru yapmıştır; üniversiteye gitmiş, düzgün bir adamla evlenmiş, saygın bir işe girmiştir. Sonra bir anda her şey altüst olur. Tükenmişlik hissiyle eski hayatını terk eder, zirvedeki kariyerini bırakır, kocasından boşanır ve hayalinin peşinden gider. Bir kitapçı dükkânı açar…
Youngju ve müşterileri, Seul’ün şirin bir mahallesinde kitapların arasına sığınırlar. Yalnız bir baristadan evli ama mutsuz bir ev hanımına ve Youngju’da özel bir şeyler olduğunu gören yazara kadar hepsinin geçmişinde hayal kırıklıkları vardır. Hyunam-Dong Kitabevi zamanla onların, hayatı nasıl yaşamaları gerektiğini öğrendiği yer haline gelir.
Lulu – Bir Kadın
Yazar: Etienne Davodeau
Çevirmen: Damla Kellecioğlu
Yayınevi: BAOBAB
Cahiller çizgi romanıyla çok beğenilen Étienne Davodeau’dan bu defa kurgu bir hikâye, üstelik renkli! Lulu, bir kadın…
Lulu bir gün eve dönmemeye karar veriyor, kocasını ve çocuklarını bırakıp kendine birkaç günlük özgürlük tanıyor. Önceden planladığı bir şey değil, birdenbire kendiliğinden oluveriyor… Tek başına, deniz kenarında, tek amacı da bu sıradışı tatilin tadına varmak, dolu dolu ve tasasızca.
Kendi cesaretine kendisi şaşkın, Lulu, bu “yolculuk”ta ilginç insanlarla tanışacak, onun gibi kıyıda köşede kalmış insanlarla. Şaşırtıcı, neşeli bir o kadar da tehlikeli ve acımasız bu doğaçlama deneyim Lulu’yü bambaşka bir kadın yapacak…
Yapının Yokluğu – Göstergebilimsel İnceleme ve Yapısal Yöntem
Yazar: Umberto Eco
Çevirmen: Leyla Tonguç Basmacı
Yayınevi: Alfa Yayıncılık
Göstergebilim üzerine çalışmaları 1960’lı yıllarda başlayan Umberto Eco, kitle kültürü üzerine yaptığı çalışmalarda, kültür fenomenleri üzerine çalışmak adına bir göstergeler kuramına ihtiyaç duyulduğunu görmüş ve Yapının Yokluğu’nda böyle bir kuramın ilk formülasyonuna imza atmıştır. Yirminci yüzyıl göstergebiliminin ardındaki iki düşünürün; Amerikalı pragmatik filozof Charles Sanders Peirce ve İsviçreli dilbilimci Ferdinand de Saussure’ün düşüncelerini detaylandıran Eco, göstergebilimin temel kavramlarına genel bir bakış sunuyor: gösterge, kod, ileti, gönderen ve gönderilen. Claude Lévi-Strauss ve Jacques Lacan arasındaki ontolojik yapısalcılık tartışmasından doğan bir çalışma olan Yapının Yokluğu, belirtke sistemlerinin geçici ve tarihsel doğasına büyük bir vurgu yapar.
Umberto Eco Yapının Yokluğu’nda dilbilim alanındaki güncel araştırmaları, yapısalcılığın durumunu, göstergebilimin ilgilendiği konuları geniş ve bütünlüklü bir bakış açısından inceliyor ve bu alanda günümüze kadar öne sürülen görüşlerle birlikte kendi kuramsal görüşlerini de okura sunuyor.
İyileşmek Üzerine
Yazar: Adam Phillips
Çevirmen: Berçem Su Ozak
Yayınevi: Ayrıntı Yayınları
… bize tam veya mutlak tatmin vaat eden herhangi birine veya herhangi bir şeye karşı son derece dikkatli olmalıyız. Bu sadece öfke, şiddet veya hayal kırıklığı getirebilecek bir vaattir. Başka bir deyişle psikanaliz, yalnızca kurtuluş kültürlerini eleştirebilir ve onlara karşı bir panzehir olabilir. Tam tatmin sadece tanrılar, hükümdarlar veya tiranlar ya da daha yıkıcı hırslarımızı taşımak ve kapsamak için yarattığımız figürler içindir.
İngiltere’nin önde gelen psikanalistlerinden Adam Phillips, son eseri İyileşmek Üzerine’de kişisel gelişim furyasına farklı ve eleştirel bir bakış atıyor, iyileşmenin anlamını bizlerle birlikte didikliyor. Yazar, önceki kitabı Değişmeyi İstemek Üzerine ile tamamlayıcı olarak kurguladığı bu metinde haz, tatmin, kültür, iyileşme kavramlarına dair fikir yürütüyor. Tüm bu yolculukta Phillips; Freud, Winnicott, Masud Khan ve Bion gibi psikanaliz alanındaki büyük kuramcıları William James ve David Hume gibi isimlerle harmanlıyor.
Bu kitapla Adam Phillips, iyileşmek üzerine konuşmakta nasıl daha iyi olabileceğimize yönelik bir keşfe çıkıyor.
Adam phıllıps: Londra’daki Wolverton Gardens Çocuk ve Aile Danışmanlığı Merkezi’nde Çocuk Psikoterapisi Bölümü başkanıdır. Psikoterapinin yanı sıra edebiyatla da yakından ilgilenen Phillips’in Öpüşme, Gıdıklanma ve Sıkılma Üzerine adlı kitabı son derece olumlu eleştiriler almış ve New York Times gazetesi tarafından Yılın Dikkate Değer Kitabı seçilmiştir. İngiltere’nin saygın gazetesi Guardian’da Phillips hakkında şunlar söylenmişti: “Phillips, tıpkı Çehov gibi, hem iyi bir doktor hem de iyi bir yazar; insan davranışlarının inceliklerine gösterdiği ilgi iyi bir hikâye anlatıcısı olmasını sağlıyor… Her insanın derinlerindeki o temel yabancılığa hoş bir açıklıkla yaklaşıyor.”