Haftanın Kitaplığı – 13 Kasım 2022
Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye göz atabilirsiniz
ASKIDA HAYATLAR – HACER FOGGO
“Derin yoksulluk aynı zamanda bir sosyal dışlanma sorunu. Susan Sontag’ın Başkalarının Acısına Bakmak adlı kitabında söylediği gibi, ‘gerçekliğin, seyirlik bir manzaraya dönüşmesi’ hali bütün bu yaşananlar. Patates, soğan kuyruğu, ekmek kuyruğu ve sonunda da yokluk/yoksunluk, sizi ‘Askıda ne var?’ arayışına kadar götürüyor.
Askıda geçen hayatların karşısında bir çözüm, bir politika üretmesini beklediklerimiz, duymak istediğimiz politikalar yerine, derinleşen yoksulluğun bir ‘güvenlik’, bir ‘vatan savunması’ sorunu olduğunu söyleyerek ve herkesin de böyle düşünmesini isteyerek yoksullar üzerinde baskı kuruyorlar. Hatta o kadar ileri gidiliyor ki kendileri yoksulluk yaşamasa da yoksulluk içinde yaşayanlar için ‘menüler’, ‘küçük porsiyonlar’, ‘yarım simitler’ öneriyorlar. Bütün bunlar işe yaramadığında da ‘İş beğenmiyorlar’ diye suçluyorlar.”
Yıllardır yoksulların, kentsel dönüşümle yerlerinden edilenlerin yanında yer alan Hacer Foggo, Askıda Hayatlar’da Türkiye’nin görünmeyen yüzünü gösteriyor, duyulmayan sesini duyuruyor.
RIGEL’İN GÖZLERİ – ROY JACOBSEN
Norveç’in yaşayan en önemli yazarlarından Roy Jacobsen 2. Dünya Savaşı’nın Norveç toplumu üstüne etkilerini edebiyata aktaran ender yazarlardan. “Rigel’in Gözleri” Norveçli yazar Roy Jacobsen’in “Görünmeyenler”le (YKY, 2016) başlayıp “Beyaz Deniz” (YKY, 2019) ile devam eden üçlemesinin son kitabı.
Ingrid’in, ailesinin adını aldığı Barrøy Adası’ndan ayrılarak kızının babasını –İngiltere’nin bombaladığı Alman savaş esiri gemisi Rigel’den kurtulan Rus tutsak Alexander’ı– bulmak için çıktığı yolculuğun epik anlatısı.
Norveç’e özgü doğanın adeta bir kamera titizliğiyle kaydedildiği sinematografik bir roman olan “Rigel’in Gözleri”, masumiyet ve umuda dair etkileyici bir kitap.
BÖYLE BİR HAYAT: GÜZİN DİNO – BAHRİYE ÇERİ
Bahriye Çeri’nin Güzin Dino’yu 2003-2011 yılları arasında evinde ziyaret ederek konuşmalarını kaydetmesiyle ortaya çıkan, Dino’nun ailesi, çocukluğu, eğitim hayatı, dostlukları ve Abidin Dino ile yarım asırlık beraberliğini anlatan kitabı Böyle Bir Hayat, Yapı Kredi Yayınları’ndan çıktı.
Bu kitapta, Bahriye Çeri’nin soruları ve yönlendirmeleriyle edebiyat araştırmalarının yanı sıra Fransa’da yıllar boyu Türk dilini ve edebiyatını temsil eden Dino, uzun ömrüne sığan birbirinden ilginç olayları ve insanları içtenlikle anlatıyor.
Nâzım Hikmet’ten Yaşar Kemal’e, Ahmet Hamdi Tanpınar’dan Orhan Pamuk’a, Erich Auerbach’tan Picasso’ya kültür, sanat ve edebiyatta yer etmiş pek çok yazı ve resim sanatçısı, özel tanıklıklarla geçit resmi yapıyor. Önce Cumhuriyetin ilk dönemlerinde Türkiye’de, 1954 sonrasında ise Paris’te geçen yıllar boyunca eğitim, kültür, sanat ve siyaset alanındaki gelişmeler ve olaylar Güzin Dino’nun yaşayıp gördüğü yanlarıyla gün ışığına çıkıyor.
İŞTE BÖYLE OLDU – NATALIA GINZBURG
Bir pansiyonda yalnız başına yaşayan genç bir kadın, kendisinden yaşça büyük bir adamın cazibesine kapılır. Tanımadığı bu adama âşık olduğuna kendisini ikna eder. Evlenirler, çocuk sahibi olurlar. Ancak kocasının ilgisizliği çok geçmeden sadakatsizliğe dönüşecek ve kadın, kimsesizliğinin ve çaresizliğinin tek bir çözümü olabileceğini fark edecektir. Natalia Ginzburg, toplumun kayıtsızca azap çekmeye terk ettiği bir kadının çekmecedeki tabancaya uzanışının hikâyesini, öfkesini hiç gizlemeden ya da tatlandırmadan, oldukça yalın bir şekilde ifade ediyor: İşte Böyle Oldu.
ÇUKUR – HIROKO OYAMADA
Çağdaş Japon edebiyatının gelecek vaat eden yazarlarından Hiroko Oyamada’nın kaleminden hem Franz Kafka hem Komşum Totoro esintileri taşıyan Akutagawa ödüllü bir roman: Çukur.
Oyamada, geçici işini bırakarak tayini çıkan eşiyle taşraya taşınan Asa’nın hikâyesini anlatıyor. İşsizliğin hayatında açtığı boşluğu keşfederken bir tavşan deliğinden aşağıya yuvarlanan Asa, kendi yaşamını, yaşamında oynadığı rolü irdeliyor ve bir seçim yapmak zorunda kalıyor. Gündelik hayatın kanıksanmış fakat rahatsız edici ayrıntılarıyla ince ince örülü Çukur, çocukluktan yaşlılığa, evden işe uzanan zorunlu rotalarda, özgünlüğe pek değer vermeyen bir dünyada sınırlarda bir kadının portresini çiziyor.
O GÜZEL BOSTANIMIZ – ZOE TUCKER / JULIANNA SWANEY
Bir kent bostanında ekilen sevgi tohumları: O Güzel Bostanımız!
Küçük bir kızla yaşlı bir kadının mevsimlere yayılan sevgi dolu ilişkisini anlatan, Sumru Ağıryürüyen tarafından dilimize kazandırılan öykü, bir kent bostanında geçiyor. Bu resimli kitabın sayfaları arasında dolaşırken dostlar ve komşular eşliğinde bostana ekilen tohumların nasıl mucizevi dönüşümler geçirdiğine tanık oluyoruz. Son yapraklar dökülürken her şey değişse de, umutlar her zaman yeniden yeşeriyor. Bahçecilik, kayıp ve eşsiz anılara dair, yüreklere dokunan bir öykü.