Vatikan dijital arşivinde Yunus Emre’nin 200’e yakın şiirinin yer aldığı divanı bulundu
Vatikan’ın internet üzerinden paylaştığı dijital yazıtlarda Yunus Emre’nin daha önce gün yüzüne çıkmamış, içinde 200’e yakın şiir bulunan divanı ortaya çıktı.
DHA’dan aktarılan haberlere göre, Vatikan Kütüphanesi, ‘Türk elyazmaları dijital koleksiyonları’nı bir süre önce internet üzerinden paylaşırken, bu konuda araştırmalar yapan Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Yeni Türk Edebiyatı Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Himmet Büke, halk ozanı Yunus Emre’ye ait olduğu değerlendirilen ve içinde 200’ye yakın şiirin yer aldığı yeni bir divan tespit etti.
Dijital olarak indirilen yazıtlar incelemeye alınırken, Doç. Dr. Himmet Büke, Eskişehir Valisi Erol Ayyıldız’ın yanı sıra Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Eskişehir Teknik Üniversitesi, Mihalıççık Kaymakamlığı, Mihalıççık Belediyesi, Türk Dünyası Vakfı ve Türk Ocakları Eskişehir Şubesi, Osmangazi Üniversitesi Yunus Emre Araştırma Merkezi (YUMER) temsilcilerinin de aralarında bulunduğu Uluslararası Yunus Emre ve Dünya Dili Türkçe Bilgi Şöleni çevrimiçi toplantısında yeni gelişmeyi paylaştı.
Bulunan divan iki kitap haline getirilecek
Online olarak düzenlenen toplantıda konuşan Doç. Dr. Himmet Büke, yeni nüsha bulmanın sevincini ve büyük heyecanını yaşadığını ifade etti. Bulunan divanın iki kitap haline getirilerek iki ay içinde yayımlanacağını anlatan Doç. Dr. Büke, şöyle konuştu:
“Akademik çalışmalarıma bağlı olarak yaptığım arşiv taramalarım esnasında Vatikan Arşivi’nde yeni bir Yunus Emre Divanı nüshası tarafımızdan tespit edildi. Bu nüsha daha önce gün yüzüne çıkmamış, tanıtımı yapılmamış ve incelenmemiş bir nüshadır. 196 varaktan oluşan Vatikan nüshasında Yunus Emre’nin her iki eseri önce Risaletün-Nushiyye daha sonra Divan-ı İlahiyat olarak kaydedilmiştir. Nüsha hicri 1038, miladi 1629 yılında günümüzden yaklaşık 400 yıl önce istinsah edilmiş olup içinde Yunus Emre’ye ait 200’e yakın şiir bulunmaktadır. Şiirler Eski Anadolu Türkçesi döneminin Türkçesine uygunluk arz etmekle birlikte arkaik ögeler de barındırmaktadır. Bu nüsha dil özellikleri ve söz varlığı bakımından değerlendirildiğinde eldeki nüshalar içinde en eski nüshadan istinsah edilmiş bir yazma olma ihtimali çok güçlüdür. Yaklaşık 5 aydır süren yoğun çalışmalarımız neticesinde nüshanın çalışması bitmiş, gerekli dil ve içerik çalışmaları yapılmış, sözcük dizini hazırlanmıştır. Bu çalışma hakkında Türk Dil Kurumu Başkanı Sayın Prof. Dr. Gürer Gülsev’in ile görüşülmüş, kurum yetkililerimiz konuyla yakından ilgilenmişler ve gereken hassasiyeti fazlasıyla göstermişlerdir. Çalışma 2 kitap halinde TDK yayınları arasından 1-2 ay içinde çıkacak ve okuyucusuyla buluşacaktır.”
‘Yunus Emre divanı ibaresi bulunuyordu’
Çalışmalarının genel itibarıyla eski Anadolu Türkçesi ve Klasik Osmanlı Türkçesi dönemleri olduğunu söyleyen Doç. Dr. Büke, “Çalıştığımız eserler genelde el yazması eserler. Türkçe yazılmış el yazması eserler üzerine çalışıyoruz. Daha önce Fransa Milli Kütüphanesi’ndeki el yazması eserleri taramıştık. Daha sonra Vatikan Kütüphanesi’nin erişime açılan dijital arşivine ulaştık. Bu arşivin Türkçe el yazmaları bölümünde yaklaşık 200’ün üzerinde eseri taradık ve eser taramalarım sırasında bir eserin de Yunus Emre’ye ait olduğunu fark ettik. Çünkü eserin alt kısmında ve giriş kısmında zaten ‘Yunus Emre Divanı’ ibaresi bulunuyordu. İçeriğine baktığımızda, şiirleri incelediğimizde bu divanın Yunus Emre Divanı olduğunu görmüş olduk. Bu yeni nüsha bu şekilde ortaya çıkmış oldu” diye konuştu.
‘Eksiği olmayan nüshalardan biri’
Yunus Emre’nin bugüne kadar yurt içi ve yurt dışı nüshaları olmak üzere takriben 30’un üzerinde nüshası olduğundan bahseden Doç. Dr. Himmet Büke, şöyle devam etti:
“Bunların bir kısmı sağlam, bir kısmı ise daha az şiir var ya da eksik durumda. Bizim bulduğumuz nüsha ‘Müretteb’ dediğimiz sağlam şekilde duran yani eksiği olmayan nüshalardan bir tanesi. Yunus’a ait takriben 200 şiir var ve 196 varak yaklaşık 400 sayfaya yakın bir eser. İçinde Yunus’un olduğu kesin olan şiirler de var. Bazı şiirler de şu an için tartışmaya açık. Hangi şiirlerin Yunus’a ait olduğu da yıllardır süregelen bir tartışma. Dolayısıyla bu 200’e yakın şiir bugün ortaya konularak okuyucuların ve araştırmacıların takdirine sunuldu.”
‘Çalışmamız sonucu eser ortaya çıkmış oldu’
Yunus Emre ile alakalı Eskişehir’de bir sempozyuma katıldıklarını ve burada Yunus Emre nüshasını açıkladıklarını kaydeden Doç. Dr. Himmet Büke, “Bu nüsha yeni bir nüsha. Bu nüshadan daha önce sadece 1991 yılında Hollanda Leiden Üniversitesi Öğretim Üyesi Barbara Flamel bahsediyor, ‘Vatikan nüshası’ diyor ama eserin ne olduğu, kaç sayfa olduğu, içeriği, hangi şiirlerinin bulunduğu, yazı tipi, dil özellikleri açısından herhangi bir bilgi verilmemiş. Dolayısıyla bizim bu çalışmamız sonucu bu eser ortaya çıkmış oldu” dedi.
‘Yunus Emre’nin ölüm tarihi de 842 olarak biliniyor’
Yunus Emre ile ilgili pek çok çalışma olduğunu ve bunun ilk olarak Fuat Köprülü tarafından 1912 yılında yazılan makale ile başladığını anlatan Doç. Dr. Himmet Büke, şunları kaydetti:
“Devamında yine Fuat Köprülü’nün yazdığı ‘Türk Edebiyatı’nda İlk Mutasavvıflar’ isimli eserle devam ediyor ve bu 110 yıllık süre içerisinde Yunus’la ilgili sayısı binleri bulan yayın vardır. Yunus Emre’nin hayatı da bilinmezliklerle dolu. Ne zaman nerede yaşadığı, ailesi ve hayatıyla ilgili, doğum ve ölüm tarihi konusunda çeşitli bilgiler, farklı iddialar var. Biz bu arşiv taramalarımız sırasında bir yeni belgeye daha ulaştık. Bir el yazma eserde bir sayfalık bölümde önemli şeyhlerin, tarikat büyüklerinin vefat tarihleri verilmiş. Bu belgede Akşemseddin’in vefat tarihiyle Emir Sultan’ın vefat tarihi arasında Yunus Emre’nin de vefat tarihi de 842 olarak burada belirtiliyor. Tabii ki daha önce Adnan Sadık Erzi’nin Beyazıt Umumi Kütüphanesi’nde bulduğu belgede başka bir tarih var. Dolayısıyla bu belgeler de yeniden araştırmacılar tarafından yapılacak yeni araştırmalara kapı aralayacaktır. Burada bizim Yunus Emre hakkında ‘çok yeni, çok bilinmez bilgilere ulaştık’ gibi bir iddiamız yok. Mevcut bilgilerle devam ediyoruz ama bu yeni nüsha Yunus Emre Divanı ile ilgili çalışmalarda yeni, müracaat edilecek bir kaynak olarak bir iki ay içerisinde okuyucusuyla buluşacak.”