Haftanın Kitaplığı – 30 Mart 2020

Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye bir göz atabilirsiniz.

KATRAN BEBEK – TONİ MORRİSON

Katran Bebek

Nobel ve Pulitzer ödüllüToniMorrison Katran Bebek’te, iki farklı kutuptan insanı birbirine yaklaştıran aynı tarihsel sömürü lekesini bambaşka bir perspektiften ele alıyor. Köleliğin bilinçaltına kazılı izlerini dokunaklı bir ilişkide doğan ihtiraslı krizler üzerinden okuyan Morrison, farklı sınıflardan siyahilerin yaşamın acımasızlığına karşı aldıkları gardın onları nasıl daha da savunmasız kıldığını büyülü bir dille aktarıyor.
Ne beyaz ne de siyahi, arafta kalmış insanların yaşama karşı dingin fakat dirençli duruşları kültürel kırılmalar ve sınıfsal çelişkilerle sarsılırken, bu heybetli yüklerin altında ezilen ama bir nefeste sırtlayıp yoluna devam eden yine kadınlar oluyor…

KIZLARIN ŞEHRİ – ELIZABETH GILBERT

Kızların Şehri

Hiçbir şey hayatını gerçek aşktan daha şiddetli bir şekilde sarsamaz…

O erkeklerden hiç bana âşık olan oldu mu diye merak ediyorsan, eh, bazıları oldu. Ama onları caydırmayı her zaman başardım. 

Az önce iyi bir seks yaşamış bir erkeğin âşık olduğunu düşünmesi kolaydır. Ben de hayatımın bu noktasında sekste gerçekten iyiydim Angela. Yeterince pratik yaptığım bir gerçekti.

Hayatımın geri kalanını iyi bir kız olduğumu kanıtlamaya çalışarak geçirebilirdim ama bu gerçek kimliğime ihanet olurdu. 

Böylece kendimi asıl isteklerimden mahrum bırakma fikrinden vazgeçtim ve kendimi mutlu etmenin yollarını aradım. Zaten bir kadın hayatının bir noktasında, sürekli utanç duymaktan yorulur. Bundan sonra, gerçek kimliği neyse o olmakta özgürdür.

Bir fenomen olan Ye Dua Et Sev kitabının yazarı Elizabeth Gilbert, sıradışı bir kadının sıradışı yaşamöyküsüyle 1940’ların New York’una götürüyor bizi. Daha on sekiz yaşındayken yüz karası notları yüzünden okulundan atılan Vivian Morris, bir tiyatro binasının sahibi olan halasının yanına, New York’a gönderilir. Yatılı kız okullarında geçen ergenlik yıllarının ardından kendini revü kızlarının, ateşli dansçıların, oyuncuların parıltılı dünyasında bulur. Ve o günlerde dünyanın kalbinin attığı şehir olan New York’ta aşkla ve şehvetle tanışmak için fazla beklemesi gerekmeyecektir. 

TOP SENDE, SANAT ÜZERİNE YAZIŞMALAR – JOHN VE YVES BERGER

Top Sende-Sanat Üzerine Yazışmalar

“Babam evimizin samanlığında benim için bir atölye yapmadan çok önce orada pinpon masası vardı. Birlikte oynamayı çok severdik. Ben ergendim, o altmışlarındaydı. Aşağı yukarı denk oyunculardık; bazı günler ben kazanırdım, bazı günler de o. Ama maçın sonucunun bir önemi yoktu, bizi oynamaya sevk eden başka bir şeydi: Esas arzumuz şansı ne kadar zorlayabileceğimizi görmek ve alıp verme oyununu bir lütufa çevirmekti. Elbette nadiren böyle oluyordu ama ara sıra oluyordu ve o zamanlarda her şey yerli yerine oturuyordu. Ritim, hareket ve jestler, zamanlama, hepsi tek bir edimin birliğinde toplanıyordu.

“İkimiz de çizimleri pinpon oynadığımızdaki aynı sevinçle ve umutla karşılardık.” —Yves Berger

TANRI KENT – JALE SANCAK

Tanrı Kent

Kalabalık. Birbirine benzemeyen milyonlarca yüz, öfke ve hayal kalabalığı. Yüzlerin değiştiği, öfkelerin bilendiği, hayallerin un ufak edildiği çürük dişlere benzeyen evlerin kalabalığı. Yüzyıllardır duyguları kamçılayan enstrüman sesleri gibi birbirine karışsa da kimsenin beraber duymaya heves etmediği kadim dillerin kalabalığı. Yokuşların, merdivenlerin, pazarların, vitrinlerin, yamaların ve marka etiketlerinin kalabalığı. Byzantion, Nova Roma, Stanpoli, Dersaadet, Asitane, Kostantinopolis, İstanbul. Tarih boyunca aldığı isimlerle dahi kalabalık olan bu kenti, onun karmaşasını, birbirini ne görmeye ne de anlamaya çalışan insanını, bizi de yanına alarak anlatıyor Jale Sancak Tanrı Kent’te.

“Adımlarım iyice ağırlaştı, hatırlamaktan nasıl yoruldum bilsen. Çoktan teslim olmuş, kömür kokan, sessiz, neşesiz sokaklar dağlıyor beni. O Hasköy, diyor kıyıya yüz süren dalgalar, susmuştur. Şiirinden Engin’in, hüzün kalmıştır geriye, bir de inmeli ruhunu sürükleyen kocamış meyhaneci. Beyaz çiçekli bahçeleriyle gecekondular, betonun iktidarına boyun eğmiştir. Bildiri dağıtan, afişe çıkan çocuklar… Onlar da.”

CLAUDE/ŞEHİRDE – ALEX T. SMITH

Claude-Şehirde

Sıra dışı köpek Claude ile tanışmaya hazır mısın?

O hiç sıradan bir köpek değil!

Şehirde gezerken bir müzeye girer, bir hırsızlığı engeller ve günü kurtararak bir kahraman olur!

What's your reaction?