Paris Bir Film Setine Dönüşürse
Hiç çevrenizdeki dünyanın bir film setine dönüştüğünü hayal ettiniz mi?
1998’in hit filmi The Truman Show, oyuncu Jim Carrey’nin etrafında uydurma bir evrenin gerçeküstü olasılığında izleyiciye tedirgin edici bir dünyayı gösterdi. Filmin kahramanı, titizlikle düzenlenmiş, yüksek kontrollü bir dekorda yaşıyordu.
Film yapımcıları Clair&Max her yıl milyonlarca kişi tarafından ziyaret edilen, çağlar boyu sanata ve filmlere konu olmuş, dünya üzerindeki en sevilen yerlerden biri olan Paris şehrine de Truman Show’la benzer koşulları uyguladı.
Yakın zamanda tamamladıkları “Apprerences” adlı sinematik prodüksiyon, izleyenler için ilginç bir deneyim sunuyor. Ultra HD filmi izleyenler sanki filmin içinde yürüyor gibi hissediyor.
Kentin ikonik mimari yapıları iki boyutlu sahnelere dönüştü.
Eyfel Kulesi’nin yarım görünüşü, sanki bir film için yapılmış dekor gibi iskelelere yaslandı.
Paris’in sembol mimarisi, film setleri için yapılan desteksiz yapılar mimarisine dönüştü.
Ünlü Notre Dame, itinayla bağımsız duran birçok parçaya ayrıldı.
Paris caddeleri ürküten sersemletici bir efekte benzer bir şekle büründü.
Sahnede insan olmaması şehrin bir film setine dönüşmesinin etkisini güçlendirdi.
Paris’in genellikle dolu cadde ve kaldırımları, Clair ve Max’in filminde boştu.
Sahneler insanların algısıyla oyuncak gibi oynuyor ve gerçek yapılaşma ve çevreyle iç içe geçiyor.
Nehir boyunca uzanan binaların çehreleri kendi çevreleri içinde izole edildi.