Pirinç Tarlalarının Muhteşem Manzarası
Çeltik tarlalarının ortaya çıkardığı muhteşem görüntü, çok güzel bir manzaradan daha fazlasıdır. Onlar, artık dünyanın en önemli ve en çok tüketilen yemeklerinden birinin kaynağı olan eski bir tarım mirasını temsil etmektedir: pirinç.
Bu basit hububat, şeker ve mısırın hemen arkasından gelen en büyük tarımsal ürünlerden biridir. Çoğunlukla Asya mutfağının vazgeçilmez bir parçasıdır ve bu da tarihi dikkate alınarak hiç şaşırtıcı değildir.
Çeltik tarımı hakkındaki yeni bir araştırmaya göre; bilinen en eski çeltik alanının, yaklaşık 9.400 yıl önce Çin’de olduğuna inanılıyor.
Shangshan adlı bir bölgede çalışan Çinli arkeologlar, bu temel ürünün insanlık tarihinde binlerce yıl öncesinde de beslenmemiz için düşündüğümüzden daha önemli olduğunu gösteren mikroskobik pirinç parçaları buldular.
Yüzyıllar sonra, bu tarım tekniği, halen Asya’da yaygın olarak kullanılmasının yanında Avrupa’da ve Amerika’da da yaygındır.
Çeltik yetiştiriciliği yüzyıllar içinde yoğun olarak sulama için büyük miktarda su gerektiren emek yoğun bir tarımsal operasyona dönüşmüştür ve ancak sahillerdeki sulak alanlar ya da tropik muson yağışları yaşayan yerler gibi yerlerden beslenebilir.
Pirinç, kuru topraklarda da yetiştirilebiliyor ancak yarı akuatik veya derin su ortamları zararlıların, hastalıkların ve otların yok olmasına yardımcı olduğundan pirinç yetiştiriciliği için genelde daha pratiktir.
Pirinç endüstrisinde kullanılan su, gezegenin yıllık tatlı su ihtiyacının üçte birini oluşturuyor. Neyse ki bu istatistiğin olumlu yönde değişmesine yardımcı olabilecek yeni bir tarım yöntemi var. Çeltik Yoğunlaştırma Sistemi olarak bilinen süreç, çiftçilerin önemli ölçüde daha az su kullanarak yüzde 50 daha fazla pirinç üretmesini sağlıyor.
Pirinç tarlalarının görüntüsüne baktığınızda, kendinizi çok büyük miktarda suyun yok olmasına destek verir gibi hissedebilirsiniz. Buna rağmen, topografik bir harita gibi toprağa kazınmış bu enfes tasarımların güzelliğini inkâr etmek imkânsız.
kapak fotoğrafı: LONGDI/Shutterstock
kaynak: mother nature network