9,500 yıllık sakız üzerinde çalışan bilim insanları yeni bulgulara ulaştı
O zamanlar, aletler ve silahlar için yapıştırıcı olarak kullanılırdı.
Eski İskandinavlar için, sakız zaman geçirmekten ya da nefesi ferahlatmaktan başka işlere de yarıyordu. Önemli bir araçtı. Arkeologlar, sakızların eski eşdeğeri olan huş ağacının çiğnenmiş parçalarının, insanlar tarafından bir yapıştırıcı olarak, alet ve silahları bir arada tutmak için kullanıldığına inanıyorlar.
Araştırmacılar İsveç’teki bir arkeolojik bölgede bulunan üç örnek üzerinde yoğunlaştı. Bu örnekler, üzerinde diş veya parmak izleri olan çiğnenmiş topaklar gibi görünüyor. Bu topaklarda, büyük olasılıkla, tükürükten gelen insan DNA’sının mikroskobik iplikçikleri korunuyor. Bu iplikler, Mezolitik insanların çevreleriyle nasıl etkileştikleri hakkında bir hikâye anlatıyor.
Son teknoloji ürünü genetik teknolojiyi kullanan. İsveç Uppsala Üniversitesi’nden Natalija Kashuba, ve birlikte çalıştığı ekip, sakız reçinesiyle kaplanmış insan DNA’larını analiz edebildiler. Kashuba, “Bunlar bir şekilde insanlar tarafından işlendi. Ya da DNA’nın bu materyal içerisinde kapsüllenmesi için yeterince uzun süre çiğnediler ya da elleriyle tuttular. Onu çıkarmalıyız,” diyor.
DNA dizilerini eski insan popülasyonlarının genetik kütüphaneleri ile karşılaştıran ekip, bu kabuğa dokunmuş insanların, bilinen en eski İskandinav avcı-toplayıcı grubundan olduğunu buldu. Bu bireyler, son buz çağında, yaklaşık 9.500 yıl önce, buzullarla kaplı İsveç’ten önce yaşamıştı.
Bulgular, aynı zamanda bu eski insanların toplumsal dinamikleri hakkında da bir fikir veriyor. Örneğin, her bir sakız parçası tek bir kişi tarafından çiğnenmişti ve hem kadınlar hem erkekler, topluluğun sosyal yapısına bir bakış açısı kazandırdı. Bu yapışkan topakları yapmak tek bir cinsiyetin işi değildi.
Kashuba, “Bu araştırma pencerenin boyutunu genişletebilir. Kemik ve saç gibi eski insan kalıntılarından DNA çıkarma olasılığımız var. Bu başka bir yol, tamamen yeni bir şey,” diyor.