3 Temel Hareketle Dünyada Fark Yaratabilirsiniz
İster inanın ister inanmayın gezegenimizin iklimi değişiyor. 1896 yılında İsveçli bilim adamı Svante Arrhenius insanlar tarafından fosil yakıtların yakılmasının teorik olarak dünyanın ortalama sıcaklığının yükselmesine neden olabileceği varsayımında bulunmuştu. Şimdi, 110 sonra sera etkisini ilk elden görüyoruz. Bu yüzden, özellikle gelişmiş bir yaşam süren bizler için bu kendi sorumluluğumuzdadır, sanayileşmiş ülkeler, çok geç olmadan küresel ısınmanın etkilerini tersine çevirmek için üzerine düşen neyse yapmak zorundadır.
Neyse ki küresel ısınmanın da içine dahil olduğu dünya çapındaki araştırmaların yapıldığı bir zamanda yaşıyoruz ve atmosferdeki karbondioksit oranını azaltabilir, hatta tersine çevirebiliriz.
Bireysel olarak yapabileceğimiz küçük şeylerin çevre üzerinde olumlu etki yaratabileceği görünüyor. Bunların tümü bir kişinin yapmasıyla bir fark oluşturmayacak kadar basit şeyler ama bu problemi çözmek için tek yol birlikte çalışmak ve zararlı alışkanlıklarımızı değiştirmek.
1 – Ulaşım
Daha çok Avrupa’nın batısı ve Kuzey Amerika’da hükümetler bisikletin ulaşım aracı olarak yaygınlaşması için insanları teşvik eden çalışmalar yapıyor. Bisiklete öncülük eden dünyanın ilk ülkesi Hollanda harika bir örnek. Hollanda’daki bu bisiklet kılavuzu bisiklet kullanımının halkın ruhuna nasıl kök saldığını gösteriyor. Diğer bir yerde İngiltere hükümeti halkı bisiklete binmeye teşvik etmek için Cycle To Work adını verdiği aktif bir plan ortaya koyuyor. Girişim, işe gidip gelirken bisiklet kullananların yeni bisikletleri için vergi ödememesini kapsıyor. Tesla ve Nissan gibi şehir içi kullanımlar için elektrikli araçlar da bir alternatif olarak üretilse de bisiklet hala en büyüktür.
2 – Barınma
Bu infografik evlerimizde enerji kaybına neden olan şeyler hakkında fikir verir. Geleneksel ev yaşamındaki bu problemler tespit edilmiş ve tanımlanmıştır ve evin mevcut yapısında büyük değişiklikler yapmak zorunda kalmadan çözülebilir. Tahmini olarak enerjinin %30’u evin çatısından kaybedilir, duvar yalıtımı ve çift camlı pencerelerde olduğu gibi fiberglas çatı kullanımı ile ısıyı içeride daha uzun tutulur.
Daha verimli bir ev yaratmak daha az enerji kaybetmeyi sağlayacaktır ve bu sayede ısıtmak için daha fazla güç gerektiren bir evden daha az çevresel etkiye neden olacaktır. Daha doğrusunu söylemek gerekirse, ısı kaybı sorunundan her ev mustarip değil. Güneş enerji panelleri güneş ışığına yüksek derecede maruz kalan yerlerde sıklıkla kullanılmaktadır. Hiçbir fosil yakıtı yakılmaz ve atmosfere karbon salınımı yapılmaz. Bu bir kazan kazan durumu ve yüksek güneş ışığının olduğu yerlerde yaşayan insanlar için bir avantaj olarak görülmelidir. Küresel ısınmanın etkilerini tersine döndürmek ya da büyük ölçüde azaltmak için bir şansımız varsa hepimiz yoğun çaba harcamalıyız.
3 – Beslenme
Yeme alışkanlıklarımız ve gıdalarla ilgili seçimlerimiz doğa ve çevre üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Çevreci bir bakış açısından, en zararlı şeylerde biri yediğiniz kırmızı et. Spesifik olarak kırmızı etin tanımının en olduğu evrensel değildir, bu yüzden bu yazıda referans dana eti olacak. Yoğun sığır cinsi büyük baş tarımı düşünüldüğünde, çevre üzerindeki negatif etkileri iki türlüdür. İlk olarak, sığır çiftlikleri için gereken arazi küçükbaş ve kanatlı hayvan çiftlikleri için gerekenden daha fazladır. Bunun bir sonucu olarak Güney Amerika’da yağmur ormanlarına ait geniş bir alan sığır çiftliği olması için “temizlendi”. Amazon yağmur ormanı içinde ormansızlaşmanın %80 oranında sığır çiftlikleri nedeniyle olduğu tahmin edilmektedir. Buna ek olarak, sığır çiftlikleri büyük miktarda zararlı metan gazını atmosfere bırakır. Önde gelen bazı araştırmacılar, kişilerin kırmızı etten vazgeçerek araçlarından daha fazla karbon salınımına neden olmaktan kurtulacağını iddia ettiler. Neyse ki Quorn gibi mevcut ve soya gibi yaygın olarak her zamankinden daha erişilebilir ürünler de vardır.
Birçok kişinin bireycilikle derdi mutlu bir şekilde arkasına yaslanılmasıdır ve bir şeylerin hızla düzelebilmesinin dünyanın bir köşesinden bir laboratuvardaki bulunan bir şeyle olacağının varsayılmasıdır ve sera etkisi artık endişe yaratmayacaktır. Gerçekse, iklime karşı sadece kolektif tutumla güçlü olunabileceği ve bu sorunla mücadele için bize gereken her birimizin göstereceği çabadır.
Dünyanın bu konuda uyanması gerekiyor, çünkü en büyük engelimiz uyurgezerliğimiz.