2019 yılında Asya sinemasının film dünyasına 10 armağanı
2019 yılı Asya sinemasının en verimli yıllarından biri oldu denebilir. Parasite gibi tüm dünyada büyük beğeni toplayan filmlerin yanında sessiz sedasız hayatımıza giren ve bizi etkisi altına alan pek çok güzel film de oldu. Bunlardan 10 tanesini aşağıdaki listede görebilirsiniz.
LONG DAY’S JOURNEY INTO NIGHT
Çinli yönetmen Bi Gan’in geçen yıl Cannes Film Festivali’nde ilk gösterimini yapan ve özellikle 59 dakikalık 3 boyutlu bölümüyle büyük ilgi uyandıran “Long Day’s Journey Into Night şu ana kadarki izleyici sayısı ile Çin sinemasının en çok ilgi gören sanat filmi oldu. Bi Gan’in ilk uzun metrajlı filmi “Kaili Blues”dan sonraki filmi olan “Long Day’s Journey Into Night”, kayıp bir ruhun (Jue Huang) geçmişinden kaybolan bir kadını (Wei Tang) arayışını konu ediyor.
BURNING
Chang-dong Lee’nin yönetmenliğini üstlendiği filmin oyuncu kadrosunda Ah-in Yoo, Steven Yeun, Jong-seo Jeon gibi isimler yer alıyor. Ara sıra yazarlıkla uğraşan Jongsu aynı zamanda yarı zamanlı kuryelik yapmaktadır. Bir gün bir paket teslimatına giden Jongsu bu sırda eski komşusu Haemi’yle karşılaşır. İkisi arasında kısa zamanda bir çekim oluşsa da Haemi’nin hayallerindeki Afrika seyahatine çıkması gerekmektedir. Genç kadın seyahate çıkmadan önce Jongsu’dan bir ricada bulunur. Haemi, ülke dışında olduğu zaman zarfında Jongsu’dan kedisine göz kulak olmasını talep eder. Jongsu, bu vesile ile aralarındaki iletişiminin kopmayacağını düşünerek genç kadının ricasını kabul eder. Ne var ki Haemi’nin geziden Ben adında gizemli bir adamla dönmesi, Jongsu başta olmak üzere herkesin hayatını kökünden değiştirir.
THE LONG WALK
Yönetmenliğini Mattie Do’nun yaptığı filmin oyuncu kadrosunda Yannawoutthi Chanthalungsy, Por Silatsa, Noutnapha Soydara, Vilouna Phetmany, Chansamone Inoudom gibi isimler yer alıyor. Yaşlı bir adam, ücra çiftliğiyle hemen yakınlarındaki köy arasındaki tozlu yolları, elli yıl önce ölümüne şahit olduğu sessiz bir ruhun eşliğinde arşınlar. Annesini tüberküloza kurban veren adam, bu ölümün yarattığı pişmanlıkla, kurtuluşu olmayan hastaların acılarını sonlandırma konusunda neredeyse patolojik bir ustalık kazanmış, yıllar içinde sayısız hasta kadına sessizce ötenazi uygulamıştır. Şimdi yanındaki ruh, zamanı geri alma ve adamı, her şeyin başladığı vakte geri götürme gücüne sahiptir. Yaşlı adamın isteği, kendi genç halini, annesinin acılarını erkenden dindirecek sessiz müdahaleyi yapmaya ikna etmektir.
SHADOW
SHADOW, 2018 Venedik ve Toronto Film Festivalleri’ndeki gösterimlerinin ardından “nefes kesen” görselleriyle izleyenlerden büyük övgü topladı. “Yönetmenin şimdiye kadar çektiği en iyi film” olduğu da sıkça dile getirilen SHADOW, Çin ve Uzak Doğu’ya özgün görselleri, aksiyonu ve dövüş sanatıyla büyülüyor. Orta Çağ’ın bilinmeyen sırlarını gözler önüne seren SHADOW, bir kralın topraklarını koruma mücadelesini konu alıyor. Yönetmen Zhang Yimou tarihin en can alıcı dönemini anlatırken seyirciyi farklı karakterlerin bakış açılarına ortak ediyor.
WEATHERING WITH YOU
Yaşadığı adayı terk edip Tokyo’ya taşınan Hodaka isimli bir lise öğrencisini merkezine alan film, bu karakterin şehir hayatına adapte olamayışını ve bir yazar olarak çalışmaya başladığı, büyülerle ilgilenen bir dergiyi konu ediyor. Filmin karakter tasarımları da Your Name filminde olduğu gibi yönetmen Masayoshi Tanaka tarafından yapıldı.
THE TRUTH
Geçen yıl Altın Palmiye’li filmi Shoplifters / Arakçılar Filmekimi’nde gösterilen Japon yönetmen Hirokazu Kore-eda yine bir aile dramına imza atıyor, üstelik bu kez başrolleri Catherine Deneuve, Juliette Binoche ve Ethan Hawke’a teslim ediyor. Aile dinamiklerini gözlemlerken oyunculuk mesleğine de şiirsel bir açıdan yaklaşan film, Deneuve’ün harika performansıyla canlandırdığı ünlü bir sinema oyuncusunun, anıları yayımlandıktan sonra kızıyla yeniden bir araya gelişini ve yüzleşmelerini anlatıyor. Karakterlerinin küçük dünyalarını “yalanları, gurur, pişmanlık, hüzün, neşe ve barışma çabalarıyla” gözlemleyen Kore-eda’nın Japonya dışında ve Japonca hariç çektiği bu ilk filmi, 2019 Venedik Film Festivali’nin açılışında gösterildi.
BELIEVER
Lee Hae-Young yönetmenliğinden hayat bulan film, Güney Kore’nin en büyük uyuşturucu baronunu yakalamaya çalışan bir dedektifin (Cho Jin-Woong) mücadelesini anlatmaktadır. Dedektif Won-Ho uyuşturucu baronunu yakalayabilmek için uyuşturucu şebekesinin bir üyesi olan Rak (Ryoo Joon-Yeol) ile birlikte çalışmak zorunda kalır.
EIGHT & A HALF
To yapımcılığında gerçekleşen “Baat Bou Bun”, 1940’lardan günümüze Hong Kong’da geçen ve sekiz ayrı bölüm içeren bir antoloji filmi. Bu yönüyle Fellini ismini akla getiriyor. Filmin farklı bölümleri To’nun kendisis ve Ann Hui, Ringo Sammo Hung, Ringo Lam, Patrick Tam, Tsui Hark, John Woo, Yuen Woo-Ping tarafından yönetildi.
PARASITE
Sinemaseverlerin Okja ve Kar Küreyici’yle tanıdığı Bong Joon-ho’nun gençliğinde para kazanmak için ders verdiği zengin evinden ilhamla çektiği Parazit bu yıl Cannes’da Altın Palmiye’yi alan ilk Kore filmi oldu. Kim ailesinin işsiz ama becerikli fertleri zengin Park ailesinin evine hile ve desiseyle teker teker İngilizce öğretmeni, resim öğretmeni ve hizmetçi olarak sızarlar, fakat belgede sahtecilikte ne kadar maharetli olurlarsa olsunlar, saklayamadıkları bir şeyler vardır. Sınıf farkı yaralarını büyük ustalıkla işleyen yönetmen filmi için, “palyaçosuz bir komedi, kötü adamsız bir dram” diyor.
PRISONERS OF THE GHOSTLAND
10. film yönetmeniyle kategoriye dahil olan ve dikkat çeken bir film. Japon yönetmen Sion Sono’nun yönetmen kolduğunda oturduğu Prisoners of the Ghostland, gizemli bir şekilde ortadan kaybolan bir kızı kurtarmaya çalışan bir suçlunun hikayesini konu ediyor. Kötü nam salmış bir suçlu olan Hero, doğaüstü bir evrene kaçırılan bir kızı kurtarmakla görevlendirilir. Kızın peşine düşen Hero, bunun için karanlık güçlerle zorlu bir mücadeleye girişir.
scene360.com